Lozan Antlaşması'nın imzalanmasının yıldönümü dolayısıyla Lozan'da 7 Mayıs 2005 ve Opfikon'da da 25 Mayıs 2005'te yaptığı konuşmalardan suçlanan Perinçek, İsviçre'de "Soykırımın İnkarı"nı cezalandıran yasa nedeniyle yargılanıyor. Benzer bir yasayı meclisinden geçiren Fransa'da, düzenleme Senato'da oylanmadığı için yürürlükte değil.
Le Temps: Duruşma tarihçileri karşı karşıya getirdi
İsviçre'de yayımlanan "Le Temps" gazetesi, Perinçek'in "Soykırım suçlaması onurum ve ülkeme bir hakarettir" sözlerine yer verdi; siyasi lidere destek vermeye gelenler ve onun ceza almasını isteyenlerin de davaya "tutku" ile sarıldıklarını, bu iki çevrenin birbirini tanıdıklarını, zaman zaman da selamlaştıklarını yazdı. Gazete, davayı izleyen az sayıda kişinin de, "intikam" değil uzlaşmadan yana olduklarını belirtti.
Gazete, Perinçek'in duruşmadaki ifadesinde Ermenilerin kitleler halinde açlık, hastalık ve anlık katliamlar sonucu öldüğünü inkar etmediğini, 1915 Nisan'ında Ermenilerin Anadolu'dan Mezopotamya Çölleri'ne doğru sürgün edilmesinin soykırım olarak kabul edilemeyeceğini, 200 bin kadar Ermeni'nin katıldığı Rus Ordusu'nun Anadolu'ya girişinde güvenlik sorunu yaşandığını, çok sayıda Müslüman sivilin de katledildiğini savunduğunu yazdı.
Duruşmanın tarihçileri karşı karşıya getirdiğini yazan gazete, "günümüzün hukuk enstrümanlarıyla bir yüzyıl önce yaşanmış olayları yargılayabilir miyiz?" sorusunu ortaya attıktan sonra, bir tanığın 1948 yılından kalma ve geniş tanımlı Soykırımla Mücadele Sözleşmesi'ni Pandora kutusuna benzettiğini de belirtti.
Yargılama 9 Mart'ta sürecek
İfadenin ardından tarihçilerin dinlenmesine geçilen duruşmada, Münster Üniversitesi öğretim üyesi Paul Leidinger, toplum kesimlerine dayatılan göçün geçmişte bir politik araç olduğunu, Rusya'daki Çerkeslerin de bundan elli yıl önce Türkiye'ye sürüldüğünü belirtti.
Louisville Üniversitesi öğretim üyesi Justin MacCarthy ise, soykırımdan söz edilecekse, bunun çoğul olarak kullanılması gerektiğini, Van ve Adana'da Türklere karşı, Trabzon ve Harput'ta da (Elazığ) Ermenilere karşı işlendiğini savundu.
Berlinli sosyolog Tessa Hofmann ve Fransız tarihçi Yves Ternon'a göre, mesele bundan daha basit ve "soykırım".
Perinçek lehine tanıklık yapanların "suçun cezalandırılması meseleyi çözmüyor, içinde çıkılmaz hale getiriyor" itirazları mahkemece dikkate alınmadı. Yargılamaya 9 Mart'ta devam edilecek.
Türkiyeli "akreditasyonsuz" basın izleyemedi
Perinçek'e destek olmak için Türkiye'den gelen 150 kadar Talat Paşa Komitesi üyesi, Perinçek'in avukatlarından Osman Aydın Şahin ve Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), "Sabah" gazetesi, "Yeni Çağ" gazetesi, "TGRT Haber" ve "Ulusal Kanal" muhabirleri duruşma salonuna alınmadı.
Adliye Sarayının güvenliğinden sorumlu bir sivil görevli, önceden yazılı akreditasyon yapılmadığı gerekçesiyle Türk gazetecileri ve Talat Paşa Komitesi üyelerinin salona girmelerine izin verilmeyeceğini açıkladı.
Duruşma sonrası bir basın açıklaması yapan Talat Paşa Komitesi Başkanı Ferit İlsever, Türkiye'den giden basın temsilcilerinin duruşmaya alınmamasına "Düzenleme kamuoyundan gizlenerek uygulanıyor" sözleriyle tepki gösterdi.
"Tüm yabancı basın mensuplarının alındığı duruşmada tek bir Türk gazetecisi yok" diyen İlsever, Perinçek'e destek vermek için Türkiye'den ve Avrupa'nın birçok ülkesinden Perinçek'e destek için Lozan'a gitmek isteyenlerin ise sınırda İsviçre polisinin engeliyle karşılaştığını ve dört saat sınırda bekletildiğini söyledi. (EÖ/TK)