Yaratıcılığın tehlikeli addedilip sanatçı ruhunun hapsedilmesi bir insanlık ayıbı.
Muhalif seslere tahammülü olmayan baskıcı rejimlerden İran'da altı yıllık hapsin yanısıra, 20 yıllık yurtdışına çıkma ve film çekme yasağıyla da cezalandırılan Jafar Panahi'nin "Pardé" (Closed Curtain) adlı son kaçak eseri, bir villanın içinde saklanan bir yazarın hikâyesini anlatıyor.
63. Berlin Film Festivali'nin yarışma bölümünde yer alan eser, 12 Şubat Salı sabahı dünyanın çeşitli ülkelerinden Almanya'nın başkentine akın eden sinema eleştirmenlerine görkemli Berlinale Palast salonunda gösterildi.
Villaya hapsolmak
Filmin başında kamera bulutlu bir havada Hazar Denizi'ne nazır bir terasa sabitlenmiştir. Fakat manzarayla aramızda akordeon şeklinde açılıp kapatılan eski tip demir parmaklıkların siyah silueti vardır.
Derken bir arabadan inip çantalarıyla villaya gelen bir adamı fark ederiz; orta yaşlı erkek kapıdan içeri girdikten sonra büyükçe bir çantanın fermuarını açar, içinden de sevimli köpek Boy çıkıverir.
Bir şeylerden saklandığını tahmin ettiğimiz kahramanımız önce evin üç katındaki tüm perdeleri sıkıca kapatır, sonra da iç mekânı dışarıdan tamamıyla yalıtabilmek için pencereleri kalın kumaşlarla da örter.
Televizyondan duyulan haberler sayesinde İslami kurallara göre köpeklerin memlekette artık serbestçe dolaşamayacaklarını anlarız, fakat kendini dış dünyadan koruması gereken sadece Boy değildir. Yazar olduğunu tahmin ettiğimiz kahramanımıza bir süre sonra kıyıda düzenlenen gizli bir eğlencedeyken güvenlik kuvvetleri tarafından kovalanan bir genç kız ve abisi de katılır. Villanın korunaklı ortamı dışarıdan gelen sesler ve müdahaleler yüzünden gittikçe gerginleşir...
Daralan Panahi
Çok geçmeden olayların gerçek mi yoksa yazarın, dolayısıyla Panahi'nin hayal dünyasının eseri mi olduğu konusunda kuşkuya düşeriz. Zaten yapımın iki yönetmeninden biri olan başroldeki Kamboziya Partovi'ye bir süre sonra yasaklı sinemacının ta kendisi de katılır.
Dar alana hapsedilmiş olmanın tedirginliği ve yarattığı iç sıkıntısı sanki gerçeklik algısının kaymasına sebep olmuştur. Panahi'nin taşkın yaratma gücü kapalı mekânda sıkışıp patlamalara sebebiyet vermekle kalmayıp, çıkış yolu görünmediğinden kendine zarar verme dürtülerini de tetiklemiştir. Artık bir şeylerin değişmesi, kırılıp dökülmesi ve taşması kaçınılmaz olur.
İran'ın en önemli yönetmenlerinden 1960 doğumlu Panahi dünyanın çeşitli festivallerinde ödüller almış başarılı bir sinemacı. 2011 yılında jüri üyesi olduğu Berlin Film Festivaline katılması engellenen yönetmen sisteme karşı propagandayla suçlanmış, aynı yıl "Bu Bir Film Değil" (In Film Nist) adlı eserle içine düştüğü absürt durumu sinemaya aktarmıştı.
Senaryosunu şahsen yazdığı Pardé'yi tiyatro kökenli sinemacı Kamboziya Partovi'yle çekmiş. 1955 doğumlu Partovi Panahi'nin 2000 yılında Venedik'te ödül alan Daire (Dayereh) adlı yapımının senaryosunu yazmış, ayrıca kendi filmi Café Transit 2007 yılında Partovi'ye Oscar adaylığı getirmiş.
Fakat Pardé'nin esas yıldızının Berlinale Palast'ı dolduran gazeteci ve eleştirmenleri kahkahalara boğan Boy adlı köpek oyuncunun olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
Jafar Panahi ve baskı altında tutulan tüm insanların bir an önce hürriyetlerine kavuşması dileğiyle... (MT/HK)