Pera Müzesi, Portekizli ressam Paula Rego'nun resimlerinden oluşan "Paula Rego: Hikâyelerin Hikâyesi" ve on bir fotoğrafçının eserlerini kapsayan "Zamane İstanbulları" isimli iki sergiye ev sahipliği yapıyor.
Sergiler için bugün düzenlenen basın toplantısında Pera Müzesi Sergiler Sorumlusu Begüm Akkoyunlu, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü M. Özalp Birol, "Zamane İstanbulları" Sergisi Küratörleri Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler, Ressam Paula Rego'nun oğlu Nick Willing, Paulo Rego sergisinin küratörü Alistair Hicks yer aldı.
Sergiler yarından itibaren 30 Nisan 2023'e kadar ziyarete açık olacak.
"Paula Rego bizi çok destekledi"
Begüm Akkoyunlu sergilerin temalarını ve ortaya çıkış süreçlerini şu sözlerle aktardı:
"'Zamane İstanbulları' sergisi inceliği, kırılganlığı, naifliği, hırçınlığıyla bugünün İstanbul'unu görüntüler aracılığıyla anlatmaya çalışıyor. Bu sergi sayesinde çok değerli Serdar ile birlikte çalışma fırsatını bulduk. "On bir sanatçının katılımıyla çok titiz bir çalışma yürüttük. Hepimizi kucaklayan kime ait olduğu belli olmayan İstanbul'u fotoğraflarla seyirciye taşıdık.
"Paula Rego'nun eserlerinden hareketle hazırladığımız ikinci projemize ise büyük bir heyecanla 2019 yılında başladık. O zaman başımıza neler geleceğini bilmiyorduk. Uzun bir pandemi dönemiyle baş ederken sergiyi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimizi bile bilmiyorduk ama çok yüksek bir heyecanla çalıştık. Bir sürü şeyle baş etmemiz gerekti. Pandemi, enerji krizi, savaş... Tüm bunların sergiyle ne ilgisi olabilir diyebilirsiniz ama çok etkilendik.
"'Hikâyelerin Hikâyesi' sergisini hazırlamaya başladığımızda Paula Rego hayattaydı. Ve bizi çok destekledi. Bizlerle yorumlarını paylaştı. Birkaç eserinin bu sergide olmasını çok önemsedi. Birebir katkıda bulundu. İstanbul'da bir sergisinin olacağını bilmekten büyük bir heyecan duyuyordu."
Ressam ve sanatçı Paula Rego'nun oğlu Nick Willing ise annesinin yaptığı çizimlerle Portekiz'de kürtaj yasalarının yeniden düzenlenmesine katkı sunduğunu ve eserleriyle toplum ve siyasetçiler üzerinde büyük etkiler uyandırdığına değindi.
"Hikâyelerin Hikâyesi"nin küratörü Alistair Hicks ise Rego'nun eserleriyle çok fazla şeye değindiğini ve yapıtlarının antifaşist, antikolonyalist olduğunu da ekledi.
"Uluslararası bir sergi açmak fedakârlık gerektiriyor"
Pera Müzesi Genel Müdürü Özalp Birol ise artan sergi maliyetlerine, ekonomik koşulların kültür sanat kurumlarını nasıl etkilediğine dikkati çekti:
"Uluslararası sergiler açmak gerçekten ciddi fedakarlıklar gerektiriyor artık. İşin operasyonel, manevi vesaire boyutları bir tarafa yalnızca sergi maliyetleri üç katına çıktı. Son on ayın faturalarına baktığımızda doğal gazda, elektrikte üç kat veya bir buçuk kat artışlar görüyoruz. Bunlar gerçekten bu tür işleri yapan bütün kurumları zorlayan faktörler. Ama buna rağmen sizlerin ve diğer özverili paydaşlarımızın da destekleriyle el ele vererek bu süreci devam ettiriyoruz. Ve nitelikli uluslararası sergiler açmaya devam ediyoruz."
"İstanbul'daki dönüşümü dert edinen eserleri seçtik"
"Zamane İstanbulları" sergisinin küratörlerinden Serdar Darendeliler ise şehrin dönüşümünü kendine dert edinmiş sanatçılardan bir seçki ortaya koymaya çalıştıklarını belirtti:
"İstanbul'da bugün nasıl farklı kentler yaşanıyor? Sanatçılar kentle nasıl hemhal oluyorlar, nasıl deneyimliyorlar? Birçok sorun var, bu sorunları nasıl ele alıyorlar? Bunu böyle farklı açılardan ele alan çalışmalar var. Sergimizin ana teması tabii ki İstanbul. Ana başlık altında ise fotoğrafçıların her gün karşısına çıkan ama artık olağan da gelmeye başlayan sorunlar var ve İstanbul teması altında toplanıyor.
"İstanbul bugüne kadar birçok sanatçıya ilham olmuş bir şehir. Yüzyıllardır birçok fotoğrafçıya da ilham oldu. Kısaca İstanbul'u konu edinen birçok özel iş var. Bu nedenle on beş, yirmi yıl ya da çeyrek yüzyıldaki İstanbul'daki dönüşümü kendine dert edinen eserler ve bunu fotoğraflarına yansıtan isimlerden bir seçki yapmak istedik."
"Değişimin hem iyi hem kötü yanları var"
Serginin diğer küratörü Refik Akyüz yalnızca kentin değil, fotoğrafçılık anlayışının da değiştiğini vurguladı:
"Son yirmi, yirmi beş yılda kentin yaşadığı değişimin iyi yanları da var, kötü yanları da var. İstanbul'un 2010 yılında kültür başkenti olmasıyla daha umutlandığımız dönemler oldu. Fakat çok da uzun sürmedi. Biz de kısa zamanda fotoğraf alanında çalışırken kültür başkentini küçük de olsa bir projeyle ele almıştık.
Fotoğrafın kimliğinde de yavaş yavaş bir değişim olduğunu görüyoruz aslında. Yirmi, yirmi beş yılda yeni yetişen bir fotoğrafçı kuşağı var. Daha önceki yıllarda amatör yaklaşım biraz daha yaygındı. Bugün ise yaptığı işi daha fazla sahiplenen, ona yönelen fotoğrafçılar var. Bu yaptıkları işleri de uluslararası standartlarda üretiyorlar."
(ED/AÖ)