Uluslararası PEN Yazarlar Derneği, CVK Park Bosphorus Hotel de “Türkiye’de ifade özgürlüğü” basın toplantısı düzenledi.
Beş gün boyunca Türkiye’deki temaslarını paylaşan PEN heyetinde Uluslararası PEN Başkanı Jennifer Clement, Uluslararası PEN Direktörü Carles Torner, Uluslararası PEN Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Sönmez, Uluslararası PEN Eski Başkanları John Ralston Saul, Per Wästberg, Uluslararası PEN Başkan Yardımcıları Eugene Schoulgin ve Joanne Leedom-Ackerman, PEN Sırbistan Başkanı Vida Ognjenovic, PEN Lübnan Başkanı Iman Humaydan, Norveç PEN Başkanı William Nygaard, Alman PEN Yöneticisi Thomas Rotschild, İsveç PEN’den Elisabeth Olin, Bask PEN Başkanı Urtzi Urrutikoetxea, gazeteci Mari Peegel, yayıncılar Ronald Blunden, Eva Bonnier, yazar Peter Schneider, International Commission of Jurist Norway’den Grunde Almeland ile Mari Gjefsen, Norveç Yargıçlar Derneği’nden Heidi Heggdal, Kalem Telif Hakları Ajansı’ndan Nermin Mollaoğlu ve Uluslararası PEN Avrupa Program Kordinatörü Aurelia Dondo yer aldı.
Heyet, Türkiye’de ifade özgürlüğünün durumunu ve hapishanede bulunan gazeteciler ile yazarlar için endişe duyduklarını aktardı.
Hükümet ve muhaliflerle görüşüldü
Toplantıda Clement, Saul, Schoulgin, Sönmez ve Torner konuşmacı olarak yer aldı.
PEN heyeti, ziyaretler kapsamında yazar, gazeteci, insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütü temsilcileri ve Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve farklı milletvekilleriyle, ayrıca Cumhuriyet, BirGün, Agos, Evrensel ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerine dayanışma ziyareti gerçekleştirdiklerini aktardı.
Toplantıda PEN tarihini kısaca aktaran Torner, özellikle son bir yıl içerisinde Türkiye’deki basın özgürlüğü konusunda, Kürt kentlerine yönelik ablukalara dair çalışmalar yaptıklarını ve raporlar hazırladıklarını söyledi. 151 gazetecinin cezaevinde olduğunu söyleyen Torner, "Türkiye'de haber verme özgürlüğünün ve ifade özgürlüğünde yaşanan ihlali raporladık. Barış bildirisine imza atan akedemisyenlere uygulanan ihlalleri raporlaştırdık" dedi.
Sönmez: Pasaportlarımız üç defa kontrol edildi
Sönmez de, gazeteci ve yazarların tutuklanmadan yargı sürecinin izlenebileceğini belirtti. Sönmez, dün Silivri Hapishanesi'nde bulunan gazeteci ve yazarları ziyaret için Silivri'ye gittiklerini fakat otobüslerinin üç kez durdurulduğunu, pasaportlarının üç defa kontrol edildiğini aktardı.
Schoulgin ise yaptıkları çalışmalara dair değerlendirmelerde bulunarak, Türkiye’ye dair endişelerini yetkililer ile paylaştıklarını kaydetti.
Schoulgin: Gücün onlarda olduğunu hatırlattılar
Schoulgin, özellikle Kürt meselesine yönelik endişelerini Ankara ile paylaştıklarını söyledi. Schoulgin, “Bize negatif yaklaşım sergileyen de oldu pozitif de. Özellikle Adalet Bakanı ile görüşmek istediğimizi çok önceden iletmiştik ama yardımcısıyla görüştük. Yani bir yanda toplantı yapabileceğimizi gösteriyorken bir yanda da gücün onlarda olduğunu vurguluyorlardı. Bir şekilde bizi sınırlandırmaya çalışıyorlardı” diye konuştu.
Saul: Referandum adil ve demokratik olmalı"
Saul de referandum sürecine ve ifade özgürlüğü ihlallerine değindi. Referandum sürecinde muhalif seslerinin kısılmasına yönelik baskıların referandumun meşruluğunu tartışmaya açacağını belirten Saul, Demokratik bir referandum sürecinde yetkililerin adil olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Hiçbir olay karşısında politik bir pozisyon almadık, muhaliflerin sesini kısarak seçime gidilemez. OHAL sürecinde yapılacak olan bir referandumun meşruiyeti olmayacaktır."
Uluslararası PEN Başkanı Jennifer Clement, Bakan Avcı ile yaptıkları görüşmeye değinerek, “Her şey normale dönecek” dediğini söylediğini kendilerininse “Bu şekilde normale dönemez” dediklerini aktardı.
Öneriler
Uluslararası PEN ayrıca Türkiyeli yetkililere ve uluslararası kamuoyuna da önerilerde bulundu.
Türkiyeli yetkililer için şu öneriler sıralandı:
* Türkiye hükümeti OHAL ve onunla ilgili Kanun Hükmünde Kararnameleri insan hakları ihlalleri ve muhalifleri, susturmak için araç olarak kullanmamalı.
* OHAL ile getirilen 30 güne varan gözaltı süresi, beş gün boyunca avukat ile görüşememe, avukat-müvekkil görüşmelerinin kaydedilmesi gibi insan hakları yükümlülükleri ile uyuşmayan uygulamalar kaldırılmalı.
* İfade özgürlüğü nedeniyle tutulan tüm mahpuslar serbest bırakılmalı.
* Yargılama öncesi hapis istisna olarak tutulmalı.
* Yetkililer bağımsız medya organlarına, editöryel kararlara, gazeteci ve editörlerin işe alınıp alınmayacağına müdahale etmemeli, eleştirel gazeteci ve medya kuruluşlarına baskı uygulanmamalı.
* OHAL kapsamında bir medya kuruluşunun kapatılması sadece bağımsız bir otorite tarafından, gerekçe ve kanıt sunularak son tercih olarak uygulanmalı.
* Özel medya kuruluşları üzerinde ceza kanunun yanlış kullanımı engellenmeli.
* Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu insan hakları yükümlülükleri ile uyumlu olarak kullanılmalı.
Uluslararası PEN, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerine ise şu önerilerde bulundu:
* Türkiye ile ilişkilerinizi ifade özgürlüğüne saygının önemi belirtilerek şekillenmeli, Türkiyeli otoriteler ceza kanunun insan hakları yükümlülüklerine uygun olarak reforme edilmesi için cesaretlendirilmeli.
* Türkiyeli otoriteler, derhal gazeteciler ve medya kuruluşları üzerindeki baskıyı sona erdirmek için adımlar atılması konusunda her fırsatta teşvik edilmeli. (EA)