Sürekli, "Hayatım hiç bir şekilde düzelmeyecek," psikolojisi içindeydim. Çünkü şiddet görmek, sürekli eve kapatılmak, o ortamda kalmak insanı köreltiyor. Bir destek göreceğimi bilmiyordum. Ta ki elime tesadüfen Aktüel dergisi geçene kadar.
-Ne yazıyordu dergide?
Benim gibi şiddet gören bir bayanla ropörtaj yapılmıştı, okudum. 118'den telefonu buldum, telefon ettim, fakat mutlaka yüzyüze görüşmemiz gerektiğini söylediler. Evden çıkmam mümkün değildi. Bir şekilde denk getirdim. Çocuğum yeni doğmuştu kırk günlüktü, "Kırk uçurmam gerekir, ablama gideyim," dedim, allahtan böyle şeylere inanırdı. Gitmeme izin verdi, sonra ablamın desteğiyle Mor Çatı'ya gittim.
-Ablanız dışında destek olan var mıydı?
O sırada sadece ablamla görüşebiliyordum.
-Mor Çatı'ya ilk gittiğinizde umduğunuzu buldunuz mu?
Umduğumun çok ötesinde şeyler buldum. Çok sıcak karşıladılar, görüşmeye başladığım zaman çok çekingendim, kendimi ezik hissediyordum yaşadığım olaylardan. Değer veriyorlardı, hiç tanımadığım insanlar, bir an önce yardım etmek için bir çaba içindeler, sıcaklar.
-Her şeyi anlatabildiniz mi?
Tabii, hem de ağlayarak, her şeyi anlattım.
-Peki bir güven duydunuz mu, sorumu halledebiliriz, diye?
İlk görüşmeden sonra değerlendirme yapacaktık, evde kapalı durduğum için sürekli bir güvensizliğim vardı.
-Evde nasıl kapalı duruyordunuz, kilitliyor muydu?
Kilitlemiyordu ama geliş gidiş saatleri belli değil. Bir keresinde yakalandım, tam kapıdan çıkarken geldi, kapıda karşılaştık. Aşıya gidiyorum, dedim. Aşı zamanı olduğunu biliyordu, "Neden beni beklemedin," dedi. Ben de evden ayrılmanın alt yapısını hazırlamaya başladım, dışarı rahat çıkabilmek için ona iyi davranıyordum. İnanır mısınız, sokağa yalnız çıkamazken, kendime ait eşyaları toplayıp, polis çağırdım, yardımcı oldular, rahatlıkla hem çocuğumu hem eşyalarımı alıp evden çıkabildim.
-Nasıl yapabildiniz, boşanma davası açmış mıydınız?
Hayır açmamıştım, çıkarken yakalanmayım diye, polisi aradım, eşimin alkol kullandığını, çocuğa ve bana şiddet uygulayabileceğini, evden ayrılırken yardım etmelerini istedim. Telefona çıkan kişi o kadar iyi davrandı ki, hani babacan kişiler vardır ya, öyle biriydi, çok büyük şans. Hemen sokağı çevirdiler. Bütün giysilerimizi aldım, çocuğum konusunda titiz olduğu için, küçük çamaşır makinemi bile aldım. Sığınağa gittiğimde ne ile karşılacağımı bilmediğim için tam teşekküllü ayrıldım evden. Eşyalarımı alıp doğru Mor Çatı'nın merkezine gittim. Onlar da şaşırdılar, "Bravo nasıl bu kadar çok eşya alabildin," dediler. İnanılmaz bir ortamdı, acayip coşkuluydum, mutluydum, hatta heyecandan yemek filan yememiştim.
-Peki, sığınağa gidince ne oldu?
Gittiğimde yedi kadın falan vardı, diğerleri çalışıyorlardı, akşam geldiler. Çok karışık duygular duyuyorsunuz, bir yandan kurtuldum diye mutlusunuz, bir yandan da evinizi terk ediyorsunuz, neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz, bunlar çok karışık şeylerdi. İlk duygularımı ifade edecek kelime yok. Ama en çok orada mutlu oldum. Özgürsünüz, size karışan yok. Herkes kendi işini hallediyor. Yaşadığım olayların etkisiyle, kendimi kötü hissediyordum, tek başıma sokağa çıkmaktan ürküyordum. Destek çok önemli bir şey. Orada hiyerarşi yok, ben görevli diyorum ama kesinlikle bizimle eşit. Sadece dışarıdan gelecek, eşlerimizden gelecek tehlikeler nedeniyle, ya da işleri organize etmek için orada birisi var, ama kesinlikle bizden birisi gibi. Kesinlike hiçbir şekilde hesap sorulmuyor, kendi kararlarını kendin veriyorsun. Dışarı çıkabilir miyim dediğimde, istediğin gibi hareket edebilirsin dediklerinde duyduğum mutluluğu anlatamam, özgürdüm artık, ilk defa bir özgürlük yaşadım.
-Diğer kadınlarla anlaşabildiniz mi, nasıldı orada hayat.
Belli kurallar var, kimse kimseyle bağırıp kavga edemez, bir sorun varsa, konuşarak halledeceksin. Herkes kendi işini yapıyor, çalışanlar bile kendi bulaşağını kendi yıkıyor. Orada müthiş bir adalet var. Yemeği ve temizliği sırayla yapıyorduk. Temizliği de sırayla yapıyorduk. Herkes kendi çocuğuna bakıyor, çalışan kadınlar Mor Çatı'nın desteğiyle çocuklarını kreşe veriyor. Ben düzenimi kurdum, ama hâlâ Mor Çatı'dan kreş desteği alıyorum.
-Çocuklar anlaşıyor mu?
Benimki bebekti. Daha büyük çocuklar, komşu çocuklarla nasıl anlaşırlarsa öyle anlaşıyorlardı. Tabii hepsi aynı ortamdan geldiği için birbirlerine soruyorlardı, "Senin baban anneni bıçakladı mı, dövdü mü," diye. Olgunluk vardı onlarda da. Öyle kelimeler, öyle cümleler kuruyorlardı ki, belki şimdi ben saatlerce anlatsam beceremem, onlar bir cümleyle durumu anlatıyorlardı.
-Sonra nasıl ayrıldınız?
Üç ay kaldım, sonra sezonluk bir iş buldum, gittim, iş bitince yine döndüm. Zaten son kalanlardanım. Sığınağımız maddi nedenlerle kapandı. Sigara dışında her şeyimiz karşılanıyordu. Şimdi çalışıyorum, ailemle kalıyorum.
Mor Çatı'ya birlikte hayatınızda neler değişti?
Hayatımda devrim oldu. Başka bir evlilik yapsaydım, hayatımda şiddet olmasaydı, belki boşanmak durumunda kalmayacaktım ama ayaklarımın üzerinde durmayı hiç bir zaman bilemeyecektim. Kocama bağımlı olacaktım. Şimdi özgürüm, kendi istediğim bir hayatı yaşıyorum, çalışıyorum, çocuğumla beraberim. Mor Çatı'da onlara teşekkür etmiştim, yardımları için. "Bu yardım değil, destek," dediler. Orada kendinizi eşit ve güvenli hissediyorsunuz.
-Eski günlerin anısı, izi yok mu?
Ben artık hayatımla dalga geçiyorum.
-Erkeklere bakışınız nasıl?
Artık başedebilirim. Bir erkekle birlikte olmak doğa kanunu. Kız çocukları genelde dışardaki hayattan habersiz oluyorlar, çok kötü bir şey. Eğitim çok önemli, hem okuldaki eğitim, hem hayata karşı eğitim. Bir de ekonomik özgürlük çok önemli. Siz her şeyden habersizsiniz, bir sürü şey geliyor başınıza. Eşim benim ilk flört ettiğim kişiydi. 21 yaşında evledim, kız meslek lisesi mezunuyum. Kendimi ifade etmeyi bilmiyordum. "Kadınlar çiçektir," filan derler, ben çiçeklik değil, insanca davranış istiyorum. İnsanları kadın erkek diye ayırmamak gerekir. Sürekli birilerine bağımlı yaşamak, onların kurallarıyla yaşamak çok zor. Ayağını uzatabilmen, çocuğunu isteğin gibi yetiştirmen, kendi istediklerini yapabilmen çok önemli. Kadınlara şunu söylemek istiyorum, evliliğin ne olduğunu bilmediğiniz için yanlış yapabiliyorsunuz. Yanlış yapmak her şeyin sonu değil, kendinize acımayın, kararlı olun ve hayatınızı değiştirin.