Bakan Yılmaz'ın açıklamasını bianet'e değerlendiren Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar, yetkililerin ezbere konuştuğunu ve yaraların üstünü örtmeye çalıştıklarını söyledi.
Sevag Balıkçı'nın annesi Ani Balıkçı ise "Bakan devekuşu gibi başını kuma gömüyor. Bu ölümleri geçiştirmesinler; şüpheli asker ölümleri devam ediyor" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sebahat Akkiraz'ın şüpheli asker ölümleriyle ilgili soru önergesini yanıtlayan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bugüne kadar kayıtlarında ölümü şüpheli olan, müsebbibi belli olmayan, kayıt altına alınmayan, soruşturma ve araştırma yapılmayan hiçbir vakanın bulunmadığını söyledi.
"Oğlum 24 Nisan'da öldürüldü"
Ermeni soykırımının 96. yıldönümünde askerlik yaptığı Batman'da Kıvanç Ağaoğlu'nun silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Ermeni yurttaş Sevag Balıkçı'nın annesi Ani Balıkçı, Milli Savunma Bakanı Yıldız'ın açıklamalarına tepki gösterdi.
"Sevag, bir Ermeni yurttaş olarak 24 Nisan'ın yıldönümü ve Paskalya Bayramı'nda askerdeyken öldürüldü. Bundaki şüpheyi göremiyorlar mı?"
Ani Balıkçı, diğer şüpheli asker ölümlerinden de bahsederek, "Bir insan kendisini ensesinden vurarak nasıl intihar edebilir veya alnından iki kurşun sıkarak nasıl intihar edebilir?" dedi.
Bakanın açıklamalarına "devekuşu" benzetmesi yapan Balıkçı, "Böyle geçiştirmesinler, şüpheli asker ölümleri devam ediyor" dedi.
"Neden hep askerde intihar ediyorlar?"
Kuzey Kıbrıs'ta askerlik yaparken "disko" olarak tabir edilen disiplin koğuşunda gördüğü yoğun işkence sonucu hayatını kaybeden Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar da daha yeni bir arkadaşının kendisine telefon ettiğini ve kardeşinin Kıbrıs'ta intihar ettiğini söylediğini aktardı.
Bu gençlerin neden sivilde değil de asker de intihar ettiğini soran Aydın Kantar, yetkililerin hep ezbere konuştuğunu söyledi.
"Biz bu yaraların üstüne gitmedikçe bunlar hep üstünü örtüyorlar. Oğlumun ölümüyle ilgili 20 ifade var. 20'si de işkence yapıldığını söylüyor. Bir mahkeme bir cezaevi müdüründen hesap soramıyor."
Geçen ay TBMM Cezaevleri Alt Komisyonu'nun Kuzey Kıbrıs'a gittiğini hatırlatan Kantar, yetkililerin Uğur'un öldürüldüğü cezaevine değil başka cezaevine gittiğini söyledi.
"Oğlumun işkenceyle öldürüldüğü cezaevini değil, Girne Askeri Cezaevini ziyaret etmişler ve bir sorun olmadığını söylüyorlar. Oğlumun öldürüldüğü cezaevine gitseler belki tanıklar yaşananları anlatacaktı."
"TSK Moralini halktan alıyor!"
Sebahat Akkiraz, İsmet Yılmaz'ın cevaplaması istemiyle verdiği soru önergesinde, şüpheli asker ölümlerinin istatistiğini sordu.
Radikal gazetesinin haberine göre, soru önergesini yanıtlayan Yılmaz, ölümle sonuçlanan tüm olaylarda adli soruşturmanın yanı sıra idari soruşturma da yapıldığını belirterek, şüpheli ölüm olmadığını söyledi ve ekledi:
"Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personelinin her koşulda görevini en iyi şekilde yapmaya, moral ve motivasyonunu kaybetmeden vatanına hizmet etmeye devam etmekte."
"TSK moral gücünü halkın sevgisinden, vatanına ve milletine olan bağlılığından almaktadır."
Milli Savunma Bakanı, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan tüm personelin, etnik köken, din, mezhep ayırımı yapmadan vatan ve millet sevgisi, silah arkadaşlığı duygusuyla hizmet ettiğini ifade ederek, "Hiçbir kademe tarafından kesinlikle inancına göre bir tasnif veya ayırıma tabi tutulmamaktadır" dedi.
Gerçekten şüphe yok mu?
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) 28 Haziran 2010 tarihli "Şüpheli asker ölümleri" raporuna göre 1991-2001 arasında 815 şüpheli asker ölümü yaşandı.
2001-2010 arasında ise 527 asker şüpheli şekilde hayatını kaybetti. 2000-2009 arasında sadece jandarmada yaşanan şüpheli asker ölümü sayısı 401.
BDP eski milletvekili Fatma Kurtulan'ın şüpheli asker ölümleriyle ilgili verdiği soru önergesini yanıtlayan dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, son beş yılda 408 şüpheli asker ölümü gerçekleştiğini söylemişti.
2012'nin ilk üç ayında ise 14 şüpheli asker ölümü gerçekleşti. (EKN)