Altısı "genç kadın", 12'si çeşitli yaşlarda ama her daim "genç" erkek bisikletlerinin son kontrollerini yapıyorlardı.
Yeşiller'den Ümit Şahin saat 10'a doğru Formula 1 yarışlarını neden protesto ettiklerini ve yarış pistini neden istemediklerini de açıklayan ortak duyuruyu okudu.
Onlar, bisikletleriyle yeşil bir alternatif etkinlik gerçekleştiriyorlardı. Çünkü; "İstanbul'un en önemli su kaynağı olan Ömerli baraj gölünün yanı başında, ormanlık bir alanın göbeğinde ve su toplama havzası içinde yasalara aykırı biçimde inşa edilmiş bulunan Formula 1 yarış pistinde başlamak üzere olan otomobil yarışına karşıydılar".
Pistin metrekareleri
Hani o "Baba beni okula gönder" dedirtilen kız çocuklarının gideceği okulların yapılması için gerekli işle kıyasladım ister istemez. Okulları yapamadığını açıkça ilan eden hükümet toplumdan yardım istemişti".
Oysa burada yapılan ve yılda yalnızca bir kez kullanılacak 5 kilometre 378 metrelik pist için; "2 milyon 215 bin metrekare arazi kullanılmış, bu alan içinde 1 milyon.729 bin.425 metrekarelik tesis inşa edilmiş, 2 milyon 600 bin metreküp kazı, 2.milyon 900 bin metreküp dolgu yapılmış, 12 bin araçlık otopark inşa edilmiş, 1450 işçi çalışmış 140 iş makinesi ve kamyon günde 21 saat çalışarak bu alanı meydana getirmiş.
Bu pistin yapımı ve bu işin organize edilmesi için bir dernek ve iki yeni şirket kurulmuş ve bunlara İstanbul Ticaret Odası ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ortak olmuş.
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, Karayolları Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Kültür ve Tanıtma Fonu da destekleyenler kuruluşlar arasında yer alıyor.
Nüfusu 15 milyona yaklaşan İstanbul'un zaten yetersiz olan ambulanslarının yüzde 60'ı Formula 1'e ayrılmış.
Harcamaların kaynağı?
Peki, ne kadar harcandı? Harcamaların ne kadarı bizlerin verdiği vergilerden karşılandı? Belirtilmiyor.
Ama şu kadarını söyleyebilirim ki, piste gitmek isteyen İstanbulluları ücretsiz taşıyan çok sayıda İETT otobüsüne, normal hatlarda kullanılana benzer "F1 Formula 1 Pistine gider" yazısı konmuştu.
Dahası piste ulaşan tüm yollarda değişik aralıklarla özel tabelalar bedelleri kamu kaynaklarından karşılanarak yerleştirilmişti.
İki ek daha yapayım; Formula 1 güvenliği için bir kaç gün önce en yetkili ağız tarafından görevleri tüm topluma bir kez daha anlatılan erler yaklaşık 10 kilometrelik kırsal bölgeye her elli metrede bir yerleştirilmişti.
O kadar mı, bir akşam önce tesadüfen önünden geçtiğim ve içinde Formula 1 yarışçılarıyla, bu amaçla yurt dışından gelenleri korumak üzere Çırağan Sarayı'nı saran uzun namlulu ve dürbünlü tüfekli özel tim görevlilerinin de maaşları elbette benim de verdiğim vergilerden karşılanıyordu.
Bir "özel" etkinlik için devletin tüm imkânlarının böyle sınırsızca harcanmasının bir anlaşılır bir nedeni olmalıydı ve bu topluma bu neden herhalde açıklanmalıydı.
"Çarpıklıklara karşı" olmak
Aynı zamanda bir hekim olan Ümit Şahin Yeşiller adına yaptığı açıklamada şöyle diyordu:
"Karşı çıkma nedenlerimiz arasında pist yapılmadan önce de karşı çıktığımız pistin su havzasını kirletmesi ve yarattığı orman ve doğa katliamı kadar, Formula 1 yarışlarının hem simgesel olarak, hem de gerçekleştirilme biçimiyle işaret ettiği çarpıklıklar da önemli yer tutuyor."
Dr. Şahin'e göre; Formula 1 hızı, otomobilli yaşamı, küresel ısınma ve diğer ekolojik sorunların en önemli nedeni olan petrol uygarlığını ve küresel şirketlerin ve onların markalarının egemenliğindeki aşırı tüketime endeksli yaşam biçimini yüceltiyor.
"Bu yarışlar bir spor değil, işadamı Bernie Ecclestone'un 'Dünyayı dolaşan sirki'nin gösterisidir. Toplumda 'spor' olduğu izlenimi verilen bu olayda bir grup ve otomobil takımına yılda en az 1 milyar dolar kazandırıyor. "
Yeşiller, bu işin spor olarak pazarlanmasını spora da ihanet olarak gördükleri için yerine; "gerçek bir spor olmanın yanı sıra doğaya uyumlu, çevreyi kirletmeyen, yeşil, insani bir ulaşım biçimi de olan bisikleti" alternatif olarak öneriyor.
Bisikletler ilerliyor
Yeşiller, sözlerini eylemleriyle yaşama geçirdiler. Planladıkları parkurun ilk iki bölümünde toplu bir şekilde ve şiddetli yağmur altında 15 kilometre yol kat ettiler.
Pendik önlerine gelindiğinde verilen molada bisikletlilerden sekizi "buraya kadar" dedi. Ama kalan onu 25 kilometrelik en güç parkura doğru pedal çevirmeye başladılar.
Polis bölgesinden jandarma bölgesine geçildiğinde bisikletlilerin önleri jandarmalarca kesildi.
Komutanla görüşme sonucu varılan mutabakatla bisiklet turu Formula 1 pistinin beş kilometre yakınına kadar kesintisiz sürdü.
İzleyenlerin şaşkınlığı
Sayılarının elli bini aştığı belirtilen izleyiciler bisikletlileri görünce ne yapıldığını anlamaya çalıştılar. Medyada da görmezlerse ne yapılmaya çalışıldığını hiç anlamayacaklar.
Biz tekrarlarsak, Yeşiller;
* Hız tutkusuna karşı doğayı savunmak için,
* bisiklete, yürümeye ve toplu taşımaya dayanan yeşil ulaşım politikaları için,
* Küresel ısınmaya yol açan petrole karşı, yenilenebilir uygarlığa geçiş için,
* Rekabete, yarışmacılığa dayanışma, işbirliği ve gerçek spor ruhu için,
* Su havzasını işgal eden yasadışı yarış pistine karşı, su havzalarının işgal ve kirletilmesine dur demek için,
* Küresel markalara karşı yeşil bir gelecek için,
* Bisiklet yolları istiyoruz, demek için 40 kilometre pedal çevirdiler.
Yeldeğirmenleri
Açık radyoda perşembe akşamları yayınlanan Donkişot programında sürekli yinelenen bir ibare var: "Her ülkeye, her topluma her zaman bir Donkişot gereklidir."
Elf, Mobil, Shell ve Petrol Ofisi gibi petrol şirketleri, Renault, Mercedes, Toyota ve Ferrari gibi otomobil şirketleri, Dunlop ve Bridgestone gibi lastik şirketleri ve hepsinden önemlisi Marlboro gibi sigara şirketlerinin oluşturduğu yeldeğirmenlerine karşı Rozinante'leri yerine "yeşil bisikletleri"yle ve duyarlı "Sancho Panza"ların desteğiyle karşı çıkacak Yeşillere her yerde ve her zaman gereksinim gerçekten var.
Dünyanın Donkişotlarına
2005 yılında İstanbul'dan sonra yapılacak olan İtalya, Belçika, Brezilya, Japonya ve Çin Grand Prix'leri için bu ülkelerin "Donkişot"larına duyurulur. Yoksa bu gidişle bu dünyayı gerçekten el birliğiyle tüketeceğiz.
Yeşiller pistin kapısındaki açıklamadan sonra bu defa açan güneşin altında bir 40 kilometreyi daha pedal çevirerek geri döndüler. Yarışın sonu mu? Tabii ki biz kazandık. Tarih bunu hep böyle gösteriyor. (MS/BA)