AKP ve MHP’nin hazırladığı TBMM İç Tüzük teklifi muhalefetten tepki topluyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Garo Paylan “Zamanın ruhunu yansıtıyor” dediği iç tüzüğü bianet’e yorumladı.
Paylan, iç tüzüğün “Meclisten geçici çıkarma” başlıklı 161. maddesinde yapılmak istenen değişikliği eleştirdi.
TIKLAYIN - HDP'Lİ PAYLAN'A "SOYKIRIM" CEZASI
Söz konusu madde milletvekillerinin halihazırdaki düzenlemeye şu eklemelerde bulunuyor:
“Türk Milletinin tarihi ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamlar ile Anayasanın ilk dört maddesine aykırı beyanlarda bulunmak, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa ve kanunlarda düzenlenen idari yapısı ve yerleşim birimlerine ilişkin Anayasa ve kanunlara aykırı isim ve sıfatlar kullanmak;”
Daha önce Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada Ermeni Soykırımı’nı andığı için üç birleşimden çıkarılma cezası verilen Paylan ise soykırım ve katliamlara ilişkin yüzleşmeyi engelleyen bu öneriye tepki gösterdi.
“Parlamento noter gibi işliyor”
Paylan’ın değerlendirmeleri şöyle:
“Bu iç tüzük önerisi zamanın ruhunu yansıtıyor. Otoriteryen bir dönemden geçiyoruz. Bu tüm gücün Saray’da [Atatürk Orman Çiftliğine kurulan, “kaçak” olduğu iddia edilen, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi] toplandığı; Parlamento, yargı ve basının etkisizleştirildiğini bir dönem.
“Parlemanto uzun süredir noter gibi işlem görüyor. Artık çok da zaman kaybetmek istemeden, noter gibi mühür basarak Saray’dan gelen talimatları geçirmek için bu iç tüzüğü önümüze getirdiler.
“Suç burada işlendi bu parlamentoda konuşulmalı”
“Öneriye ‘Türk milletine ve tarihine ithamda bulunmak’ ifadesini de getirmişler. Son yıllarda bebek adımlarıyla ilerleyen, geçmişle, Ermeni Soykırımı’yla, Dersim Katliamı’yla, Sivas’la yüzleşme, pek çok suçu konuşabilme imkanı olmuştu. Bu öneri ise tüm bu kazanımların geri dönmesi anlamına gelir.
“70’ye yakın parlamento Ermeni Soykırımı’nı tanımıştır. Her zaman söylerim. Soykırım başka parlamentoların değil TBMM’nin konuşması gereken bir konu. Suç burada işlendi, burada konuşulmalı. Ama siz bunu konuşturmazsanız başkaları konuşur.
“En büyük suç Türk kimliği adına suç işlemek, üstünü örtmek”
“TBMM’nin bir üyesi olarak benim istediğim atamın başına gelen soykırımın konuşulabilmek, daha eşit bir gelecek kurmak. Geçmişle yüzleşmezsek aynı hatalar tekrarlanır ve tekrarlanıyor da. Türk milletine en büyük hakaret onun adına suç işlemek ve üstünü örtmektir; Türk kimliğinin itibarını tüm dünyada yerle bir etmektir. Bugün yapılan bu.
Cumhurbaşkanına hakaret maddesi hakkında
“Artık Cumhurbaşkanına ‘diktatör’ demek de belki bu maddeye sokulmak istenecek. Cumhurbaşkanı bugün aynı zamanda AKP Genel Başkanı. O benim genel başkanıma ‘terörist’ diyebilecek, ama biz diğer partinin genel başkanını eleştiremeyeceğiz.
“Bu demokrasiye yönelik skandal bir darbedir.”
Öneride ne var?Değişiklikte, * İç tüzüğün "İlk toplantı ve andiçme" başlıklı 3. maddesi şu şekilde değiştirilmek isteniyor: “MADDE 3- Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, milletvekili genel seçimi kesin sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca ilanını takip eden üçüncü gün saat 14.00’te çağrısız olarak toplanır. Bu birleşimde, önce milletvekillerinin andiçme töreni yapılır. “Andiçme, her milletvekilinin Anayasadaki metni kürsüden yüksek sesle aynen okuması suretiyle olur. “Milletvekilleri, seçim çevresi, soyadı ve adlarının alfabe sırasına göre andiçerler. “Andiçme töreninde bulunmayan milletvekilleri veya ara seçimde milletvekili seçilenler, katıldıkları ilk birleşimin başında andiçerler. “Milletvekilleri andiçerek göreve başlarlar. Andiçmekten imtina eden milletvekilleri, milletvekili sıfatından kaynaklanan haklardan yararlanamazlar.” * İç tüzüğün "Kınama" başlıklı 160. maddesine şu bend eklenmek isteniyor: “6. Genel Kurulun çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz, pankart ve benzeri materyali getirmek ve kullanmak.” * İç tüzüğün "Meclisten geçici çıkarma" başlıklı 161. maddesi 3. bendi şöyle değiştirilmek isteniyor: “3. Görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanına ve Başkanlık görevini yerine getiren Başkanvekiline hakarette bulunmak, sövmek veya onları tehdit etmek yahut Türkiye Cumhuriyetine veya onun Anayasa düzenine sövmek, Türk Milletinin tarihi ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamlar ile Anayasanın ilk dört maddesine aykırı beyanlarda bulunmak, Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa ve kanunlarda düzenlenen idari yapısı ve yerleşim birimlerine ilişkin Anayasa ve kanunlara aykırı isim ve sıfatlar kullanmak;” |
Kürsü kısıtlamaları
TIKLAYIN - ZANA'NIN KÜRTÇE SÖZLERİ MECLİS TUTANAĞINA (X) OLARAK GEÇTİ
1 Kasım 2015'te yapılan seçimlerde Ağrı'dan milletvekili seçilen HDP'li Leyla Zana yemin etmek için kürsüye çıktığında konuşmasına Kürtçe "yaşasın barış" anlamına gelen "Biji Aşiti" demiş, yemin metninin sonunda yer alan "Büyük Türk milleti" ifadesini de "Büyük Türkiye milleti" olarak değiştirmişti. Bunun sonucunda Zana'nın yemini geçersiz sayılmıştı. "Yeniden yemin etmeyeceğini" açıklayan Zana hakkında “Genel Kurul, komisyon, Başkanlık Divanı ve Danışma Kurulu çalışmalarına cezası süresince katılmamak” hükmü uygulanmıştı.
HDP’li Paylan ise Anayasa değişikliği teklifinin 11. maddesinin görüşmelerinde yaptığı konuşmada Türkiye tarihinde yok sayılanların sessizliğe büründüğünü veya isyan ettiğini belirterek “1913-1923 yıllarında Ermeniler, Süryaniler, Rumlar ve Yahudiler kaybedildi. Büyük katliam ve soykırımlarla bu topraklardan ya sürüldüler ya mübadelelere uğradılar” demişti. Paylan’a "soykırım" ifadesi nedeniyle TBMM’den üç birleşim boyunca çıkarılma cezası verilmiş, sözlerinin TBMM tutanaklarından da çıkarılacağı belirtilmişti.