Çalıştırılan çocuklar, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) İşveren Bürosu (ACT/EMP) tarafından organize edilen ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) ev sahipliğinde düzenlenen “Çocuk İşçiliğiyle Mücadelede Deneyimlerin ve Alınan Derslerin Paylaşılması Konusunda Bölgesel Konferans”ı protesto etti.
Dün İstanbul Dedeman Otel'de başlayan iki günlük konferansta TİSK, "çocuk işçiliğiyle mücadele deneyimini" 12 ülkenin işveren örgütlerinin temsilcileriyle paylaşıyor.
Yurtsever Cephe'nin organize ettiği ve onlarca çocuğun katıldığı protestoda konuşan 17 yaşındaki metal işçisi Osman Erçok, “Konferansın Türkiye’de yapılma nedeni çocuk işçiliğini önlemede örnek ülke olmamızmış. Resmi kayıtlara göre 4 milyon gerçekte ise çok daha fazla çocuk işçi çalıştırılan bir ülke nasıl örnek bir ülke olabilir” dedi.
“Bu yaşta okula gitmemiz gerekirken çalışmayı hayatın ağır yükünü sırtlamayı bizler istemedik. Bu ülkedeki yoksulluk, ana babalarımızın işsizliği, köylerimizden göç etmek zorunda kalışımız bizleri çalışma zorunluluğuyla karşı karşıya bıraktı.”
Konferans bugün sona erdi.
"Başarı"nın boyutu
Erçok haklı, verilere bakıldığında Türkiye'nin çocuk işçiliğiyle mücadelede örnek gösterilecek bir yanı yok. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2006 verilerine göre, 6-14 yaş grubunda 12 milyon 477 bin çocuğun 320 bini sanayi, ticaret ve tarımda 4 milyon 448 bini de ev işlerinde çalıştırılıyor.
Bunların 182 bini tarım işçisi olarak çalıştırılan çocuklar. Tarımda çalıştırılan çocuklar arasında kız-oğlan ayrımı gözükmüyor. Yine 2006 Çocuk İşgücü Anketi'ne göre, aynı yaş grubunda okula devam etmeyen çocuk sayısı 945 bin ve bunların 576 bini kız çocuğu.
Çocuklar korumasız
ILO, Türkiye'de çocuk işçiliğine karşı hem devlet kurumlarını, hem işveren hem de işçi örgütlerini bir araya getiren Çocuk İşçiliğini Önleme Uluslararası Programı'nı (IPEC) uyguluyor. Türkiye 1992'de başlayan projenin uygulandığı ilk altı ülkeden biri.
Bugüne kadar IPEC kapsamında, çocukları eğitim sitemine geri kazandırmaktan psikolojik desteğe kadar 100'den fazla proje uygulandı. Bununla birlikte ne çocuk işçileri hatırlamayan işçi sendikalarının, ne uluslararası anlaşmalara çekince koyan, imzaladığı anlaşmaların da hayata geçmesini sağlayamayan hükümetlerin, ne de aslında çocukların çalıştırılmasın da yanlış bir şey görmeyen TİSK'in "başarısı"ndan söz etmek mümkün.
Çocukları sermayeye emanet etmek
İki sene önce konuştuğumuz TİSK'ten Zübeyde Çelebioğlu, "çalışmak zorunda olan" çocuklar olduğunu, onların sadece daha iyi şartlarda çalıştırılmasını sağlamanın yeterli olacağını söylemişti. Doğan Keskin, bu bakışın neden değişmesi gerektiğini; örneğin "çocuk işçiliğinin" yeni anayasaya neden girmemesi gerektiğini geçtiğimiz günlerde yazdı.
Tüm süslemelere rağmen bu bakış hakim oldukça çocukların sömürülmesinin önüne geçmek mümkün değil. Çelebioğlu'nun bakışını savunanlar, ekonomik göstergelerden dem vurup refah artıkça sorunun çözüleceğini, "gerçekçi" olmak gerektiğini söylüyorlar.
Oysa, uzun zamandır gerçekçi olmak imkansızı istemek demek. 18 yaşından küçük herkesin çocuk olduğunu ve çalıştırılamayacağını kabul edip yola böyle çıkmak zorundayız. Bunu, küreselleşme çağında ucuz işgücü olarak çocukları sömüren, 15 yıllık IPEC tarihinde sadece Pendik Sanayi Sitesinde bir "çalışan" çocuklar bürosu kuran TİSK'ten, sermayeden beklemekse safdillikten öteye gitmeyecek.(EÜ)