Aslında tarihi kentin Yahudilere ait olan kısmı her gün ve her dakika Ağlama Duvarı ile açık bir ibadethane halinde ama ibadet edenler Hıristiyanlar ve Müslümanlar olunca durum değişiyor. Bu yıl da tarihi Kudüs'ün Hıristiyanları geçtiğimiz hafta Paskalya'yı kutlarken İsrail polisinin her yıl artan şiddetiyle karşı karşıya kaldı.
Paskalya'dan bir gün önceki Işık Ayini Kudüs'teki hacılar için en önemli gün sayılıyor. Şehrin tüm Hıristiyan grupları; Rumlar, Ermeniler, Latin Katolikler, Kıptiler, Etiyopyalılar, Suryaniler ayrı ayrı kortejlerle, izcilerinin öncülüğünde müzik eşliğinde Yeniden Diriliş Kilisesi'ne geliyor.
Hac ziyaretine gelenler ise bu kortejleri takip ederek kalabalık gruplar halinde kiliseye varıyor. Ermeniler de tarihi kentin kendilerine ait kısmından önde izciler arkada Türkiye Ermenileri Patriği II.Mesrop Mutafyan'ın öncülüğünde din adamlarıyla Yeniden Diriliş Kilisesi'nin önüne kadar vardı.
300 ziyaretçi kiliseye alınmadı
Ben ilk grupla içeri girebilen şanslılardandım. Kilisenin içindeki Ermenilere ait olan bölüm diğer bölümlere kıyasla çok kalabalık değildi, çünkü Ermenilerin kilise içindeki yeri oldukça büyük. Ancak ilk gruptan sonra İsrail polisi kalan ziyaretçileri ve din adamlarını kiliseye almadı. Böylece yaklaşık 300 kişilik bir Ermeni grubun kiliseye girmesine izin verilmedi.
"İsa gelse yolu açmam"
Kiliseye girmesine izin verilmeyenler arasında iki din adamı da vardı. Olay yerinde bulunan ve kiliseye alınmayanlardan bir kişinin anlatımına göre, din adamları kiliseye gitmeleri gerektiğini, çünkü ayinde görevli olduklarını söylediklerinde İsrail polisinin şu sözleriyle karşılaştılar "Sizin kim olduğunuz önemli değil, buraya İsa gelse yolu açmam, polis şefim yolu aç demedikçe".
Polis din adamlarını dövdü
Görgü tanıkları, İsrailli polislerle din adamları arasında çıkan tartışmanın sonucunda polislerin din adamlarını dövdüğünü ve nezarete götürdüğünü aktardı. Polis 300 kişiyi kiliseye almadı ve grubu içeri bırakmamasının sebebinin kilisenin kalabalık olmasını, Ermenilerin Rusları ittiğini sorun çıktığını bu yüzden iki tarafı ayırmak için araya girdiklerini iddia etti.
"Ermenileri tarih şehirden sileceğiz"
Son yılların en meşhur olaylarından Ortodoks Yahudilerin haç görünce yere tükürmelerinden dolayı çıkan olaylara bu yıl da bir benzeri eklendi. Ermeni izcilerin yürüyüşünü engellemeye çalışan bir Ortodoks Yahudi ile izciler arasında çıkan kavga sonucu Ermeni izciler emineyete alındılar. Emniyette polisin kendisine "Kendinizi ne zannediyorsunuz. Siz Ermenileri tarihi kentten sileceğiz" dediğini aktaran izci Levon Deldelian (17), İsrail polisinin kendisine sürekli hakaret ettiğini ifade etti.
Işık Ayinin'in ardından Türkiye Ermenileri Patriği II.Mesrop Mutafyan kortejle Ermeni Manastırı'na dönerken Emniyet'in önünde korteji durdurarak polisin nezarete aldığı Ermenileri bırakmadan yola devam etmeyeceğini söyledi. İzciler, din adamları ve hacca gelen Ermeniler hep birlikte polis karakolunun önünde durarak eylem yaptı ve yarım saat sonra nezarete alınanlar serbest bırakıldı.
İsrail Rumlar arasında gerginliği körüklüyor
Bu arada Işık Ayini öncesi bir başka gerginlik daha yaşanıyordu. Geçen yıl tarihi şehirde Rumlara ait binaları sattığı için aforoz edilen eski Rum Patriği İrineos I'in ayine katılacağına ilişkin haberler dolaşıyordu. İsrail Kudüs'ün yeni Rum Patriğini hâlen resmen tanımadı. İsrail yeni Patrik Theofilos III'ü tanımayarak Rumlar arasında sorunları körüklemeyi amaçlıyor, çünkü böylece eski patriğin mal satma yetkisini kullanabileceğini umuyor.
Ayin başlamadan önce İrineous I'in Kudüs'te İsrail polisi tarafından korunan evinin önünde göstericiler toplanarak İrineos'un konutundan çıkmasına izin vermediler. Böylece büyük bir fiyasko engellenmiş oldu. Işık Ayini yeni seçilen Rum Ortodoks Patriği Theofilos III tarafından sonlandırıldı. Ayin sırasında kilise içinde ve etrafında silahlı, farklı timlerden toplam 3000 polisin görev yaptığı düşünüldüğünde olağanüstü bir beklenti içinde olunduğu tahmin edilebilir.
İsrail polisi kilisenin içine barikatlar kurarak, elinde hoparlör, belinde silahla ve yangın söndürücü tüplerle görev yaptı. Işık Ayini 1200 yıldan beri yapılıyor. Yeniden Diriliş Kilisesi ise tüm Hıristiyanların hak sahibi olduğu bir kilise olarak, savaş zamanı bile gün ve gece boyu dini törenlerin hiç aksatılmadan gerçekleştirildiği bir kilise.
Tarafların birbirine karşı son derece hassas olduğu ve neyin nasıl olması gerektiğini çok iyi bilen bir yönetime sahip kilise. Hal böyleyken İsrail polisinin aldığı abartılı önlemlere, ziyaretçileri kiliseye sokmamasına, din adamlarını dövmesine, kilise içinde silahla ve hoparlörle gezmesine, kendilerine sorulduğunda "çatışan grupları ayırdıklarını" iddia etmesine anlam vermek kolay değil. Eğer İsrail polisi tüm dünyaya, "bakın Hıristiyanlar sürekli kendi aralarında çatışıyor, biz olmazsak birbirlerini yiyecekler" gibi bir imaj vermeye çalışmıyorsa.
İsrail'in Kudüs'ü ele geçirmesinden önce Paskalya ve Işık Ayinlerinin nasıl yapıldığını soruyorum Kudüslülere. Ürdün polisinin sembolik bir sayıyla kilise ve çevresinde görev yaptığını ancak kilisenin kurallarına uyduklarını silahla, hoparlörle içeri girmediklerini anlatıyorlar.
Ve ayin
Bütün bunlara rağmen ayin aksatılmadan, 15 bin kişinin katılımıyla gerçekleştiriliyor.
Tüm ziyaretçiler saat 13:30'da kilisenin kubbesindeki bir pencereden Hz. İsa'nın mezarı olduğuna inanılan, kilisenin ortasında bulunan bölüme sızıp, mumu yakmasını bekliyor. Her ziyaretçinin kendi dini mezhebine ayrılmış yerde durması önemli çünkü kilise kalabalık. Ben dahil birçok kişi sütunların kaidelerine çıkmış kalabalıkta neler olduğunu görmeye çalışıyoruz. Süryaniler kiliseye davulla zurnayla, sevinç çığlıkları içinde giriyorlar.
Kalabalık içinden her gruptan ayrı sesler yükseliyor. En heyecanlı an ise, mezarın içinden çıkacak ışığın mumlarla her bir Hıristiyan mezhebinin bölümüne götürülüşü. Mucizevi olduğuna inanılan bu ışığı ilk kimin alacağı çok önemli. Işığın alınmasından önce kilise tam bir stadyuma dönüşüyor. Her mezhep kendisinin ışığı ilk alan olmasını istediği için, kendi ülkesinin ya da etnik grubunun ismini haykırıyor.
Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi ilk Ermeniler alıyor ışığı, Ermenilerin bulunduğu bölümden sevinç çığlıkları yükseliyor. Saniyeler içinde kilisenin içindeki herkesin elindeki büyük mum demetleri yakılarak olağanüstü bir görüntü ortaya çıkıyor.
Kilisenin çanları çalıyor, herkes büyük bir mutluluk içinde dualar okuyor. Ve Kudüs'ün yeni Rum Patriği tüm kortejiyle kalabalığı yararak, mezarın etrafında hacca gelenleri kutsamaya başlıyor.
Aynı günün gecesi Kudüs'ün uyumadığı bir gece. Tüm dükkanları kapandığında tanınmaz hale gelen şehrin Hıristiyan kısmında dükkanlar gece boyunca açık. Rumlar kiliseden dönüyor gece yarısı. Pastaneler, ortasında boyalı yumurtaların bulunduğu çörekleri sabah için fırınlardan çıkartıyor. Kudüs'ü gece bu kadar hareketli görmenin ne kadar ayrıcalıklı olduğunu hissediyorum.
İsrail'in kilidini değiştirdiği manastır
Paskalya'dan bir gün önce Cumartesi günü yapılan Işık Ayini'nin akşamında bugün Etiyopyalıların kullandığı Deir El Sultan Manastır'ında bir başka Işık Ayini var. Etiyopyalıların Paskalya'dan önce 55 günlük oruçlarının son gününde yapılan ayinde manastırın bahçesinde ellerinde meşalelerle, dans ederek, yerel enstürmanlarını çalarak dualar ediyor Etiyopyalılar.
Ancak Deir El Sultan Manastırı etrafında da politik tartışmalar daha az değil. Deir El Sultan, Mısırlı Kıptilere ait olmuş bir manastır tarih boyunca. İsrail'in Mısır'la savaş halinde olması manastırın kaderini belirlemiş. 1970 yılındaki Paskalya ayini sırasında İsrail askerleri manastırın kilidini değiştirip Etiyopyalılara teslim etmiş. O tarihten bu yana İsrail yüksek mahkemesinin manastırın Kıptilere geri verilmesine hükmetmesine rağmen, manastır halen Etiyopyalıların elinde. İsrail bunun yargısal değil politik bir süreç olduğunu kabul ediyor.
Bö-lün-me ve dayanma
Batı-Doğu diye bölünmüş, tarihi şehir içindeki Hıristiyan, Ermeni, Yahudi, Müslüman Mahalleleri'ne bölünmüş, özel günlerde kontrol noktalarıyla bölünmüş, birbirinin mahallesinden geçmemeye özen gösteren insanlarıyla bölünmüş, İsrail'in yeni ilhak planlarıyla yeni bölünmelere gebe bir şehir Kudüs.
İsrail, tarihi kentin Hıristiyan unsurları arasındaki dengelerle oynamak için elinden geleni yapıyor. Tarihi kentteki Hıristiyanlar ise günlük bazda maruz kaldıkları politik oyunlara, hakarete ve kimi zaman da şiddete alışkın bir hayat yaşamak zorundalar. Çünkü Hıristiyanların Kudüs'teki varlıkları tüm bu bö-lün-müş-lüklere ne kadar dayanıklı olduklarına bağlı. (TS/KÖ)