Fotoğraf: AA
Sığınmacılar Platformu, mültecileri siyaseten hedef haline getirme çabalarına karşı bir açıklama yayınladı.
"Gündelik hayatı ve siyaseti hak temelli biçimde dönüştürelim" başlığıyla yapılan açıklama özetle şöyle:
"Suriye 2011'de başlayan savaş ile korkunç bir dram yaşanıyor. Katliamlar, kullanılması yasak silahlar dahil işlenen savaş suçları, sistematik tecavüz, işkence, zorla kaybettirme dahil dehşet verici hadiseler BM ve sivil kuruluşlarca rapor edildi. Bu vahşet karşısında her yaştan Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve komşu ülkelere sığındı.
"Yasal olarak koruma altındalar"
"Bugün çatışmalardan, iç savaşlardan, şiddet ve zulümden dolayı ülkelerinden ayrılmak durumunda kalan milyonlarca insan var. Bu insanların bir kısmı da Türkiye'de.
"Türkiye'ye de sığınan Suriyeli sığınmacılar, hukukun temel ilkeleri ve mevcut normları ile yasal olarak koruma altında olmalarına rağmen, özellikle siyasi partiler, ırkçı veya ayrımcı çevreler ve sosyal medya üzerinden sürekli olarak saldırıya ve nefret söylemlerine maruz bırakılıyor.
"Basında, medyada, sosyal medyada sürekli sığınmacılarla ilgili olumsuz haberler yer alıyor.
"Linç girişimlerine varan olaylar"
"Görülen odur ki, genel seçimler yaklaştıkça siyasi partilerin çoğu, başta Suriyeliler olmak üzere tüm sığınmacılara dönük negatif söylem kampanyalarının yörüngesine girmiş durumda.
"Bu negatif söylem ve tutumlar gündelik hayatın içinde ayrımcılık, ırkçılık ve şiddete, hatta yer yer linç girişimlerine varan ürkütücü hadiselere sebep oluyor; sokakta sığınmacılara dönük daha fazla saldırı anlamına geliyor. Kamu görevlilerinin bile bu negatif dilden etkilendikleri görülüyor.
(...)
"STK'lara sorumluluk düşüyor"
"İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, bütün insanların eşit doğduğunu ve birbirlerine karşı kardeşlik duygularıyla hareket etmeleri gerektiğini söyleyen ifadelerle başlar. Sığınmacılar konusunda da her insanın alması gereken tavır bellidir: Anlamak, adil olmak, her türlü zulüm ve kötülüğe karşı sığınmacı haklarının yanında durmak, onlarla dayanışma ve kardeşlik duygularıyla hareket etmek.
"Endişemiz şudur ki, seçim sürecine doğru çok daha vahim hadiseler ve sonuç olarak da telafisi imkânsız zararlar ortaya çıkabilir. Bunun olmaması, gündelik hayatın anlama ve adalet temelinde dönüştürülmesi için, Türkiyeli ve Suriyeli STK'lar olarak bizler ağır bir sorumluluk yüklenmiş durumdayız.
"Bu çerçevede hak ve adalet duygusuna sahip herkesi bu konuda inisiyatif almaya, sığınmacılarla dayanışmaya, onları siyaseten hedef haline getirme çabalarına birlikte karşı durmaya davet ediyoruz."
(AÖ)