3 Aralık Dünya Engelliler Günü öncesinde “Ne Pembe Ne Mavi Ne Beyaz Ne Siyah Ne Kırmızı Ne Yeşil” isimli GENÇ SESLER 2015 projesi kapsamında engelli çocukların sorunları yuvarlak masa toplantısında konuşuldu.
İstanbul İsveç Başkonsolosluğu, İsveç Sanat Konseyi, İsveç Enstitüsü, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) ve Yüksek Öğrenimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (YÖRET) işbirliği ile düzenlenen toplantıda engelli çocukların nasıl ötekileştirildiği, onların yaşam, sağlık, eğitim, kültürel katılım hakları üzerinden tartışıldı.
Toplantı öncesinde engelli çocukların videosu izletildi. Ortopedik engelli bir çocuk şöyle diyor: “Ben parka gittiğimde salıncağa binemiyorum. Sadece parkta oturabiliyorum.”
İsveç Ulusal Engelli Çocuk ve Gençler Derneği Genel sekreteri Henrik Petrén de tam buna dikkat çekiyor:
“Çocuklar için hayata katılımın başlangıç noktası parklar. Eğer çocukken parklara erişemezlerse, hayatları boyunca hiçbir yere erişemezler.”
Ailelere psiko-sosyal destek şart
Toplantıda Türkiye’de engelli çocukların durumuyla ilgili genel bir çerçeve çizildi.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Engelliler Merkezi’nden Prof. Resa Aydın, engelli çocukların sağlık alanında yaşadığı sıkıntıları anlattı.
Engelli çocukların rehabilitasyonunun büyük bir ekiple çok kapsamlı bir süreci içerdiğine dikkat çekerek ailenin bilgilendirilmesinin önemini vurguladı.
“Aileler mevcut hizmetler, onları nasıl alacağı konusunda bilgilendirilmeli. Ailelere psiko sosyal destek verilmeli, bu kendi ruh sağlıkları, çocuğun bağımsız bir birey olarak yetiştirilmesi, aile bütünlüğünün sağlanması, eşler arası ilişkilerin düzenlenmesi için şart.”
Türkiye’de hala bir çocuk hastanesi olmadığını hatırlatan Aydın, sağlık raporlarında büyük sorunlar yaşandığını, bunun yanında hem hekim hem de terapist anlamında yeterli uzman olmadığını ifade etti.
Çözüm için öğretmenler odağa alınmalı
Eğitimde Reformu Girişimi’nden Yaprak Sarıışık, engelli çocukların sadece yüzde 3’ünün okul öncesi eğitime ulaşabildiğini, yüzde 65’inin liseyi terk ettiğine dikkat çekti.
Sarıışık, kaynaştırma okullarındaki sorunlarda çözüm için öğretmenlerin odak noktası haline getirilmesi gerektiğini belirtti.
“Kaynaştırma okullarında yönetim, öğretmen ve veli üçgeninde engelli çocuklar mevzuatta zorunlu olmasına rağmen okula alınmak istenmiyor. Çocuk okula alınsa da öğretmenler hizmet içi eğitim almadığı için yani engelli çocuğa nasıl davranacağını bilmediği için çocuğa faydalı olamıyor. Engelli çocukların bireyselleştirilmiş eğitim programlarına ihtiyaçları var, ancak öğretmenler bunları ya yapmıyor, ya da internetten indiriyor. Özetle öğretmenler iyi niyetli olsa bile nasıl yapacaklarını bilmiyorlar ve desteğe ihtiyaçları var.”
Zihinsel engelli çocuklar cinsel şiddete maruz kalıyor
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) Başkanı Süleyman Akbulut ise engelli çocukların yaşadığı cinsel taciz, darp ve şiddet vakalarına dikkat çekti.
“2 yılda medyadaki haberlere göre en az 58 engelli çocuk cinsel taciz, darp ve şiddete uğramış. Bunun 45’i cinsel taciz ve tecavüz. 52’si zihinsel engelli. Birçoğunda da ensest vakası var. Bunların birçoğu da vasi ya da kurum gözetimi altında. Bir bölümüne dava bile açılmıyor. Bakanlık bu konuyla ilgili ya veri tutmuyor, ya da bizimle paylaşmıyor. Çünkü bilgi edinme başvurularımıza yanıt vermedi.” (NV)