Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve TTB, sağlığa erişimde eşitsizliğin yanı sıra, Türkiye'ye yaygın sağlık sorunları da getireceğini savundukları yasa tasarısının halka sorulmasını ve referanduma gidilmesini istiyor.
Kuruluşlar bu amaçla, yasal bağlayıcılığı bulunmayan, ama bütün ülkeye yayılan GSS referandumunu düzenlediler. 31 Mart'a kadar sürecek referanduma, herkes katılabiliyor ve tasarı için olumlu ya da olumsuz oy kullanabiliyor..
Referandumda, İnternet üzerinden de oy kullanmak mümkün.
Aydın: Hükümete ve meclise mesaj olacak
|
"Bu her şeyden önce, toplumu aydınlatmaya yönelik bir çalışma. Herkesi SSGSS'nin getirdiklerini görmeye ve referandumda oy kullanmaya çağırıyoruz."
Sağlık emekçileri, toplumun büyük bölümünün yasa tasarısının neler getireceğinden haberdar olmadığını, bu bilginin "saklandığını" söylüyor. Bu nedenle, bu tasarıyla ilgili kararı da, yasalaştığında asıl etkileneceklerin, yani yurttaşların vermesini istiyorlar.
Yasa tasarısının yaklaşık 60 maddesi, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmüş durumda. Görüşmeler bu hafta yeniden başlıyor.
Aydın, tasarının TBMM Genel Kurulu'na nisanın ilk yarısında gelmesini beklediklerini söyledi.
Sağlığa erişim: İkinci kez vergilendirilen hak
Aydın, SSGSS'nin, özetle, "sağlık hizmetlerinin prim adı altında yeniden vergilendirilmesi" olduğunu söyledi.
"Sağlık hizmetlerinden bu primi ödeyenler yararlanacak, ödemeyenler yararlanamayacak. Bu şartlardan 18 yaşın altında olanlar, yani çocuklar muaf kalacaklar. Bir de, aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olanlar."
Bu sınır, bugünün asgari ücretiyle 127 YTL ediyor. "Ancak" diyor Aydın, "gelirinizin düşüklüğünü belgelemek zorundasınız. Bu çok zor. Yeşil kart uygulamasında da aynı sorunlarla karşılaşıldı."
Aydın'ın söylediğine göre, tasarı yasalaşırsa, aylık geliri 127 YTL olanlarsa, 64 YTL prim ödemek zorunda kalacaklar.
"Zaten yeterince vergi ödüyoruz, böylece sağlık hizmeti ikinci kez, acımasızca vergilendirilmiş olacak."
"Üstelik" diyor Aydın, "bu primlerle bütün sağlık hizmetlerine erişme olanağınız da olmayacak. Hizmetin kapsamını sağlık kurumu belirleyecek. Oysa hizmetin sınırlandırılması, sağlığın tanımına aykırıdır."
İlk sonuçlar: Salgın hastalıklar ve kitlesel ölümler
Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu (SPF) , Türkiye'de sağlık hizmetlerini sosyal politika bağlamında ele alan bir çalışma yürütüyor.
SPF, bu çalışmayla ilgili ilk bulgularını açıkladığı, geçen yıl yayınlanan yazısında, şöyle diyordu:
"Prime dayalı bir sistem çeşitli eşitsizliklere yol açacak, geliri düşük ve belirsiz olan ancak devlet tarafından belirlenmiş yoksulluk kriterlerinin de üzerinde kalan nüfusun büyük bir kısmını sağlık hizmetlerinden yoksun bırakacak. Oysa arzu edilen, sağlık hizmetlerinin tüm vatandaşlara verilen bir hak haline gelmesi ve gerçek anlamda herkesi kapsayan bir sistemin hayata geçirilmesidir."
Aydın'sa, bu durumun somut sonuçlarının "vahim" olduğunu söylüyor.
"Eşitsizliğin artması, sağlık hizmetlerine erişimin zorlaşması ve aile hekimliği, koruyucu sağlık hizmetleri ihmal edilecek. Böylece salgın hastalıklar artacak.
"Paralı ve pahalı sağlık hizmetleri nedeniyle de kitlesel ölümler yaşanabilir. Bunun örnekleri, Rusya'da ve Ukrayna'da görüldü. Önlenebilecekken, insanlar öldü."
Sağlık hizmeti vergilerden sağlanmalı
Aydın, "Biz sağlık hizmetinin ana bütçeden karşılanmasını, herkese eşit ve ücretsiz sunulmasını istiyoruz" diyor.
Aydın, bu sistemin kurulmasının mümkün olduğunu, Avrupa Birliği ülkelerinin de bu sistemden eşitsizlik ürettiği için vazgeçtiğini vurguluyor.
"Önerimiz gerçekçi. Yeter ki böyle bir sistem oluşturulmak istensin. Hükümete bunu bilimsel olarak kanıtlamaya da, yöntemlerini anlatmaya da hazırız."
SPF de, söz konusu yazısında, "Tüm vatandaşların eşit bir biçimde yararlanabileceği bir genel sağlık hizmeti verilmesini istiyorsak, bu sigortanın primlerden değil devletin genel bütçesinden, yani vergilerden finanse edilmesi bir zorunluluk" diyor.
Aydın da, sürdürülebilir, bütüncül bir sağlık hizmeti sistemi için, sağlık çalışanlarının iş güvencesinin de vazgeçilmez olduğunu ekliyor.
"Yasa uluslararası sağlık sermayesi için hazırlanıyor"
Aydın, yasa tasarısının kökeninde, uluslararası finansa kuruluşlarına verilen sözlerin ve uluslararası sağlık sermayesinin olduğunu söylüyor.
"Amaç, sağlık hizmetlerini bir tüketim pazarı haline getirmek. Hekim merkezli, piyasacı bir bakış bu. Bu pazar, ilaç ve teknoloji tüketimine endeksli.
"Hükümet, piyasayı alternatif olarak sunmaya çalışıyor ve piyasanın ihtiyaçlarını önceliklendiriyor. Oysa, birkaç yıllık pilot uygulama deneyimi, Sosyal Sigortalar Kurumu'ndaki maliyet artışlarını ve son dönemde karşılaştığımız salgın hastalıkları yarattı." (TK)