Türkiye Reklam Konseyi'nin "Alın verin, ekonomiye can verin" kampanyasını "Neoliberalizmin Gerçek 100'ü"kitabını da hazırlayan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bianet'e değerlendirdi.
"İnsanlar zaten gelirinin ötesinde harcıyor"
Krizin sebebini yurttaşların fazla harcama yapmamasına bağlamayı "yanlış bir anlayış" olarak değerlendiren Kozanoğlu'na göre Türkiye, bu anlayışın savunduğunun aksine "az tasarruf edip çok harcayan" bir ülke.
"Türkiye'de insanlar gelirinin üstünde harcama eğilimine sahip. Kredi kartlarıyla, tüketici kredileriyle, ev kredileriyle insanlar gelirlerinin karşılayamayacağı harcamalarda bulunuyorlar. İşsiz ya da düzenli geliri olmayan insanlar dahi kredi kartlarına sarılarak geçici bir şekilde kendi 'kriz'lerini ertelediklerini sanıyorlar."
"Çekinmeyin alın"
Türkiye Reklam Konseyi’nin “Alın verin, ekonomiye can verin” kampanyası, Basın Reklam Platformu Başkanı Ayşe Sözeri Cemal, Reklamcılar Derneği Başkanı Yiğit Şardan, Reklamverenler Derneği Başkanı Hakan Gören ve Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı Hidayet Karaca ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Murat Yalçıntaş’ın katıldığı bir açılış töreniyle geçtiğimiz hafta başlatılmıştı.
15 Eylül'e kadar süreceği açıklanan ve Ramazan, bayram ve okula dönüş dönemlerini kapsayacak biçimde topyekün seferberlik başlatıp iç tüketimi hareketlendirmeyi amaçlayan kampanyanın reklamlarında Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başanı Akın Öngör, İktisatçı Prof. Dr. Deniz Gökçe, İktisatçı Meliha Okur ve Merkez Bankası eski Başkanlarından Yaman Törüner yer alıyor.
Reklamda verilen mesaj şöyle:
"Sakız tüm ekonomik krizlere iyi gelir, sakinleştirir. Birisi bir sakız alır, bakkal kazanır. Bakkal eve giderken meyve sebze alır. Manav kazanır, yetiştiren köylü kazınır, ülke kazanır. Krizin son kalan etkileri de ortadan kalkar. İyisi mi sizde bir sakız alın. Ekonomik kriz sakinleşsin. Çekinmeyin alın verin ekonomiye can verin."
"Pastadan küçük dilim alanların gelirleri arttırılmalı"
"O halde Türkiye'de krizin atlatılması nasıl mümkün?" sorusunu Kozanoğlu şöyle cevaplıyor:
"İstihdam yaratan, üretimi artıran yatırımlara bağlı. En büyük sorun genel gelirin toplumun sınırlı bir kesiminde toplanması, geniş halk kitlelerinin harcama güçlerinin çok sınırlı olması. Harcama gücü sınırlı olan insanların sakız, simit almasıyla ekonomide kısa dönemde çok küçük bir canlanma yaşanabilirse de orta-uzun vadede ekonominin canlanması gelir ve servet dağılımının yeniden düzenlenmesiyle mümkün."
Kozanoğlu "pastadan küçük dilim alanların gelirlerinin artırılmasını" savunuyor.
"Bunun tek yolu servetin yeniden dağılımıdır. Servet sahipleriyse kriz dönemlerinde paralarının üzerine yatmak için daha çok geri çekilirler. Yani bu servetin 'sade vatandaşın' eline geçmesi gerekir."
"Gemisini yüzdürenlerin seferberliği"
"Ekonomiye can verin" kampanyasında; kriz döneminde gelecek korkusu arttığı için harcamayı kesen orta sınıftan insanların hedef kitle olarak görüldüğüne değinen Kozanoğlu "Halbuki krizden asıl muaf tutulması gerekenler en yoksul insanlar. Çünkü geleceği düşünecek lüksleri yoktur, o gün çocuğuna süt, ekmek almanın kaygısını yaşar. Bu nedenle gelirlerini artırmak isterler. Yani gelirin yoksullar lehine artırılması en makul çözüm" diyor.
Kampanya için "sadece bir yanılsama" diyen Kozanoğlu üstelik "sakız alın bakkal kazansın, piyasa hareketlensin" mesajının ardında "benim danışmanlık ücretlerim ve gelirim artsın" mesajı yattığını savunuyor.
"Krizden kendileri de etkilenen kesimlerin canhıraş bir şekilde servetlerine servet katmak gayretleri söz konusu. Kampanyanın ardındaki kişiler krizden en büyük nemalanma fırsatı bulan insanlar olarak seçilmiş. Sistem içinde gemisini yüzdürenler. Kendi dertlerindeler."
Kozanoğlu özetle "alın, verin ekonomiye can verin" sloganıyla yürütülen kampanyanın ekonomiye düze çıkarmakta başarı sağlamasını mümkün görmüyor. (EZÖ)