"Pandeminin başlangıç noktasını ve virüsün ülkeye giriş yaptığını biliyor olsak da okullar tatil edilince şok olduk. Virüse yakalanan ve tedavisi ölümle sonuçlananların sayısı giderek artıyor, önlemler çeşitleniyordu ve süreç belirsizdi. Eğitime ara verilmesi bence isabetli bir karar olsa da her gün okula ve işe giden insanlar olarak ilk günlerde yaşadığımız şok, süreç içerisinde düzene oturdu. Ama bu düzen benim açımdan yorucu, tüketici ve yıpratıcı oldu" diyor arkadaşımın kızı Yıldız.
37 yaşında, evli, Ankara'da yaşayan, kamuda çalışan, 6 yaşındaki -online- anasınıfı öğrencisi Dünya'nın annesi Yıldız anlatıyor; pandemi sürecindeki hal-i pürmelalini:
Pandemide evde olmak
Çalıştığım kurum, ilk etapta evden çalışmamıza yönelik düzenlemeler yaptı. Günlük işlerimin büyük bir kısmını, evrak sistemi üzerinden yapıyor, özel durumlarda işe gidiyordum. Evdeydim ama 09 – 18 arası, yani tam zamanlı mesaideydim. İşyerinde nöbet sistemi uygulansa belki arada nefeslenirdim. Kızımla beraberdik evde. Özel sektörde çalışan eşimin her gün işe gidip gelmesi hepimiz için riskliydi. Evimizde kaygı ve korku hakimdi. Temizlik ve hijyen işleri hiç bitmiyordu. Çamaşır ve ütü hiç bitmiyor, alış-veriş torbaları balkonda bekletiliyor, paketli gıdalar sabunlanıyor, kapı kolları ve elektrik düğmeleri günde birkaç kez siliniyordu. Aşırı çamaşır suyu ve dezenfektan kullanmaktan ellerim yara oldu. Zamanla bu önlemleri biraz gevşetince ellerim eski haline döndü.
Pandemide evlat olmak
Aile büyüklerimiz de Ankara'da, bize uzak semtlerde oturuyor. Yaşları ve kronik hastalıkları nedeniyle onlara hastalık taşımak en büyük korkum(uz) oldu. Özellikle 70 yaşında ve yalnız yaşayan annem çok etkilendi. Bizi kucaklayamamak, öpememek, eve kimseyi kabul edememek, arkadaşlarıyla görüşememek, dışarı işlerini yapamamaktı onu üzen. Mevcut sağlık sorunlarına yenileri eklendi. Ben ve eşim yetişemediğinde akrabalarımız market alışverişini yaptı, eczacı ilaçlarını eve getirdi, apartman görevlisi anlık eksiklerini sağladı, komşularımız hatırını sordu. Müteşekkirim hepsine. Eşimin ailesi en çok evde olmak ve sosyal yaşamlarından uzak kalmaktan olumsuz etkilendi. Bu arada süreğen hastalığı olan bir yakınımızı kaybettik. Kısıtlamalar nedeniyle cenazeye gidememek, kapıdan başsağlığı dilemek çok acıydı. Pandeminin bu tür izleri kolay silinemeyecek.
Pandemide anne olmak
Kızım Dünya, pandemi başlangıcında okullar kapanınca, (anasınıfı) eğitimini evden online alan milyonlarca çocuktan biri oldu. Halen eğitimini okula dönen evimizde online sürdürüyor. Başlangıçta etkilenmesin diye televizyon haberlerini yanında izlemeyip, telefondan takip etmeye çalıştık. Hayatımızdaki ani değişikliği anladı, bir şekilde. Bir gün koşarak geldi mutfağa "28 kişi hayatını kaybetmiş, anneeeeee" dedi. Televizyondan duymuş olmalı. Bazen de bazı canlı yayınları ona fark ettirmeden izlemeye çalıştık.
Pandemi sürecinin benim için tek güzelliği Dünya'yla uzun zaman geçirmek oldu, niteliği tartışılsa da... Çalışan anneler genellikle, çocuklarıyla kısıtlı zaman geçirdikleri için hep eksik hisseder ya kendini. Biraz onu tamamladık. Birlikte olduğumuz saatler arttı, ev içindeki taşkalamız daha çok arttı.
Pandemide ev işlerine gark olmak
Evden çalışan ve evde çocuğuyla birlikte olan anne-babalar gibi ben de kendimi güvende hissediyorum. Bu bir ayrıcalık zira. Evde olmanın da getirdiği zorluklar var. Biz sıkça dışarıya yemeğe giden, eve paket getirten bir aileydik. Sevmenin de ötesinde pratikti bu çözüm. Aile büyüklerimiz de sık sık yemeğe davet ederdi.
Sekiz yıllık evliliğimizde ev, temizlik ve çocuk işlerini eşimle paslaşarak yaptık hep. Ayda bir aldığımız temizlik desteğini virüs yüzünden artık alamıyoruz. Ben sürekli evde olunca işler değişti. Bu süreçte evimizde yıllardır olmadığı kadar yemek pişti, bulaşık yıkandı, temizlik yapıldı. Restoranlar artık açık ama ev yemeği zorunlu tercihimiz. Evde düzenli yemek pişmesi için market alışverişi yapmak, alınanları hijyenik hale getirmek şart. İşe giden eşimin giysilerinin dezenfekte etmek, ha bire çamaşır yıkayıp ütülemek ve hep evde olduğumuzdan çabucak kirlenen evi temizlemek... Ve elbette bu arada çalışmak...
Pandemide evden çalışmak
Evin içinde sıkışıp kaldım. Çünkü ev işleri zaman alıcı ve çok yorucu. Koşullar görmezden gelmeyi engelliyor. Bir evin içinde yemek yapmadan ne kadar süre yaşanabilir? Evde kalma süresi uzayınca, önceden yapmadığımız yemekleri yapmaya başladık, canımız istediğinden. Pide, mantı, hamburger filan. Yemek güzel, harcanan emek fazla.
Gündüz kızım ve evle ilgileniyor, işime de vakit ayırmaya çalışıyorum. Akşam yemeğinden sonra kızımı uyutup gece mesaime başlıyorum. Yaptığım iş dikkat ve odaklanmayı gerektiriyor. Masa başında olmak, klasör içi dosyalardaki belgeleri incelemek, doğru ve objektif karar vermeyi gerekiyor. Dünya online dersteyken ya da sizinle oynamak isterken yapılacak bir iş değil, maalesef. Gece saatlerinde çalışmak yeni rutinim.
Pandemide çocuk olmak
Şu anda kızımın isteyip de yapamadığı her şeyin nedeni korona, ona göre. Mesela kızımdan "Koronavirüs bittiğinde şunu yapabilir miyiz anne?" cümlesini duymak istemiyorum. Kendimden ziyade, çocukların bu cümleyi bir an önce unutmasını diliyorum. Bize sarılıp öpmesi yaşı itibarıyla mümkün değil. Tüm çocuklar, sevdiklerine gönüllerince sarılabilsin istiyorum. Özellikle de mesleği nedeniyle doya doya kucaklaşamayan herkes, sarılsın sevdiklerine yavrularına.
1 Haziran itibariyle normal çalışma düzenine dönünce Dünya'yı, eşimin ailesinin yanına, onların sakin bir beldedeki yazlığına gönderdik. Virüs tehdidinin göreli az olduğu bu çözüm bizi rahatlattı. Güven içinde denize girdi, özgürce oynadı. Dünya büyüklerimize, büyüklerimiz Dünya'ya iyi geldi. Bana da işe gitmek, kendime zaman ayırmak ve eşimle baş başa kalmak iyi geldi.
Unutamayacağım anlar var. Çocuklara ve yaşlılara sokağın yasaklandığı dönemde, geç bir saatte Dünya'yı anneanne, babaanne ve dedeye el sallamaya götürmüştük. Sadece arabanın camını açtık, el salladı, öpücük gönderdi, geri döndük eve. Anneanne ve babaannesinin pencerede ağlaması çok fenaydı. Dünya, anneannesinin evimize gelmemesine çok içerliyordu. Aylar sonra bize geldiğinde çok mutlu olduk, hepimiz. Birbirlerinin bacaklarına sarılmaları çok fenaydı. Bir gün hava alıp oynaması için dışarıya çıkmayı teklif ettik kızıma. Direndi, "benim sokağa çıkmam yasak" diye tutturdu. Meğer sokağa çıkmanın yasak ve kontrollerin yoğun olduğu günlerden birinde sitenin bahçesinde bisiklet sürerken bir polis arabası geçince, bisikletini ortada bırakıp kaçmaya başlamış polis geliyor diye. Eşimle çok üzüldük geliştirdiği bu korkuya. Yine bir akşam salon halısını havuz yaptı. Mayosunu giydi, bone ve gözlüğünü taktı. Yüzme derslerini özlemişti, yüzme oyunu oynayarak kendince çözüm bulmuştu.
Maske takmaya direnmiyor kızım, evden çıkarken takıyor ama bir süre sonra çıkarmak istiyor; terlediği ve sıkıldığı için. Bu denli maskeyi solumanın, dezenfektan kullanmanın sonuçları ne olacak, bilmiyoruz. El yıkama da çocukların hayatında takıntıya dönüşmez umarım.
Pandemide okula gidemeyen öğrenci olmak
Dünya'nın okulunda yüz yüze eğitim başladı ama henüz cesaret edip gönderemiyoruz. Geçen gün online eğitim sırasında okulundaki zil sesini duyan kızım, "Bu sesi çok özlemiş olabilirim anne" deyince canım sıkıldı. Mecbur kalmadıkça göndermeyeceğiz okula. Okula göndermeye mecbur kalmayı düşüneceğim hiç aklıma gelmezdi.
Pandeminin ilk döneminde online eğitime uyum sağlamakta zorlandı kızım. Bu dönem alıştı. Ama yüz yüze eğitimin, sınıf ortamının yerini hiçbir şekilde tutmuyor, elbette. Bazen sıkılıp "Kaç ders kaldı anne?" diye sorduğunda üzülüyor, çaktırmadan motive ediyorum. Bazı çocukların ekran karşısında oturamaması, ayağını ekrana uzatması, yerlerde yuvarlanması bana normal geliyor. Kolay değil, 6 yaşındaki çocukların evde okul moduna girmesi.
Yaz sonunda çalıştığım kurumda artan Covid-19 vakaları nedeniyle uzaktan çalışmaya geçildi. İşyerine gittiğim günlerde büyükanne-baba desteği alıyoruz, online eğitim alan torunlarına yardımcı olmak onları epeyce zorlasa da... Online eğitim sadece öğrenci ve velilere değil, eğitimciler için de çok zor zaten.
Pandemide çocuğunun eğitimine ilişkin kaygılanan ebeveyn olmak
Dünya'nın gelecekteki eğitim yaşamına ilişkin bizim de kaygılarımız var, doğal olarak. Sayıları, harfleri öğrenemeyecek diye değil, okul ortamına uyum sağlamakta zorlanırsa diye. Çünkü anasınıfı kendi işini kendi yapmayı öğrenmesi, tuvaleti yardımsız kullanması gibi konularda çocuklar için bir geçiş süreci. Mesela çocuk tuvaleti kendi kullanıyor, ama yardımcı öğretmen ihtiyaç olursa yardım ediyor. Seneye okula başlayabilirse eğer, bu destek sürecini yaşayamadan kendi kendine uyum sağlaması gerekecek. Kaygılarım bu tür genelde. Çocukların akademik kayıpları da var. Ve dijital hayattan uzak tutmaya çalıştığım kızımın, şimdi tablet/bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmesi beni kaygılandırıyor.
Bazı veliler 6 yaş grubu için online eğitimi faydasız bulduğu için kaydını aldı çocuklarının. Öğretmenle etkileşimin olmaması, derslerin masa başında olması, çocukların akranlarıyla yan yana gelememesi eğitimin faydasını çok çok azaltıyor. Mekân olarak okuldan uzak kalmak da sıkıntılı. Pandemi, hayatımızda her mekânın, mesela işyeri, okul, sokak ve parkın ne denli önemli olduğunu hatırlattı.
Okuma-yazma bilmeyen, kızım yaştaki çocukların alacağı online eğitimde, yetişkin desteği şart ve bu durum beni zorluyor. Dersin büyük bölümünde Dünya'ya eşlik etmek, benim kendi işime ayıracağım süreden çalıyor. Tabii, o süreyi ben gece herkes uyuduğunda çalışarak tamamlıyorum.
Online eğitimde öğretmenler programı biraz hareket katmak için dersi mutfağa taşıyor. Hamur yapmak, gülen suratlı sandviç yapmak gibi oyunların organizasyonunu yapmak da kolay olmuyor. Yine ders için gerekli karton kutuyu bulmak, yapıştırıcı hazırlamak, hamuru renklendirici madde bulmak. Saymakla bitmez sıkıntılar, yaşayanlar anlayacaktır beni. Mesela ilk ders mutfakta ama ben daha kahvaltı masasını toplayamamışım. İngilizce dersinde öğretmeni "odanı göster" diyor ama yatak dağınık, çünkü çocuğu derse anca yetiştirmişim. Ev içinde zaten artan iş yükünün yanında bunlar da bonus.
Okuldan bazı velilerle iletişim halinde olmak, çocuklarımıza dair kaygılarımızı paylaşmak, birbirimize destek olmak iyi geliyor bana. Çocuklar birbirlerine videolar göndererek özlem gideriyorlar.
Tetikte bir hayat yaşamak
Eski hayatımızı özlüyorum, o günlere dönmeyi çok istiyorum ama ben de baskın olan şey; hasta olma ve hastalığı yayma endişesi hâlâ. Birimiz hasta olursak evi nasıl kullanacağız? Hepimiz virüsü alırsak evi nasıl kullanmalıyız? İçimizden biri izole edilecek olursa hangi odada olmalı?
Ben çok sakin biriyimdir aslında ama şimdi sürekli tetikteyim. Belirti var mı diye sürekli sorguluyorum evdekileri, en ufak bir şüphede sürekli ateş ölçmeler, sorular... Kızım geçen gün "Bir şey yok anne! Normal hapşırık işte" diyerek beni sakinleştirmesinden belli ki, sıkmışım onu.
(ŞD/AÖ)