Covid-19 salgını, sağlık kaygısından başlayıp geçim derdine, eğitimden çocukların geleceğine uzanan bir yaşam tahribatına neden oluyor. Özellikle krizin yarattığı ekonomik sorunlarla birleşmesinin sonuçları çok daha derin. Eve kapanmak bir yana, insanlar yaşam alanını dahi değiştirmek zorunda kalıyorlar. Neredeyse bir Covid-19 göçü de yaşanıyor.
35 aile köye taşındı
Hakkari’de de merkezden köylere doğru gözle görülür bir göç dalgası var. Henüz resmi istatistiklere, raporlara yansımasa da bölgedeki muhtarlar, pandeminin başından beri en az 35 ailenin kentten köye taşındığını söylüyorlar
İşte bunlardan biri de Hakkari kent merkezinden, Doğanca (Orite) köyüne göç eden Kaya ailesi. Tüm aile fertleri bu süreçten ayrı ayrı etkilenmiş. Aziz Kaya, pandemiden önce Hakkari’de servisçilik yapıyormuş. Salgın dönemi yasakları başlayınca geliri kesildiği için servis aracını satmış. Bir süre küçük ticaret işleriyle uğraşmış ancak yine salgın engel olmuş. Elinde kalan son parayla koyun satın alıp köyüne geri dönüş yapmış. Ailenin diğer üyeleri ise zaten işsiz durumda.
Aziz Kaya, "Ben 72 yaşındayım. Koronavirüs salgının yarattığı sağlık ve ekonomik sıkıntılardan ötürü köye yerleşme kararı aldık. Burada küçükbaş hayvancılıkla uğraşıyorum” diyor.
"Hiç destek almadım"
Köyde yaşamanın hem sağlık hem de ekonomik açısından daha avantajlı olduğunu belirtiyor Kaya:
"Pandemi sürecinde şehirde kalsaydım, muhtemelen çökerdim. Her sabah saat 06.00’da kalkıyorum, güne dinç başlıyorum, organik besleniyorum. Koyunlara, kış ayı olduğu için bahçede 3 öğün kuru saman veriyoruz. Samanlar torbaların içinde, ben ve oğlum torbaları taşıyoruz. Ben ve eşim 65 yaşının üstündeyiz. Şehirde olsaydık, kısıtlamalar sebebiyle hareket özgürlüğümüz olmayacaktı. Köyde herhangi bir yasak ve kısıtlama yok, zaten çok fazla insan olmadığı için bir yasağa gerek de yok.
"Pandemi sürecinde devletten herhangi bir sosyal yardım ve destek de alamadım, tek gelir kaynağım hayvancılık, çocuklarım da işsiz, hayvanlarım olmasaydı bu süreçte çok zorluk çekerdik."
6 ay önce virüse yakalandığını anlatan 65 yaşındaki Sıdıka Kaya ise hastalığı hafif bir şekilde atlatmış. İlk başta çok tedirginlik yaşadığını dile getiren Sıdıka Kaya, köyde kendisini izole edip, sağlıklı beslenerek ve temiz hava sayesinde rahat atlattığını ifade ediyor.
Yazın köyün yaylasından toplayıp, muhafaza ettiği faydalı otları tükettiğini belirten Sıdıka, “Şehirdeyken çocuklarım yaşımdan ötürü pek iş yapmama izin vermiyordu; haliyle şehirde sürekli oturuyorum, hareketsiz kalıyorum. Köyde ise; koyunları sağıyorum, yoğurt, kaymak ve peynir yapıyorum. Köy tabiri ile 'Berivanlık' yapıyorum. Köyde kendimi daha dinç hissediyorum" diyor.
“Artık hiç iş imkanı yok”
Ailenin ortanca çocuğu 28 yaşındaki Hakan Kaya da ortaokulu bitirmiş ve işsiz. Bir yıl önce İşkur’a başvurmuş ama herhangi bir cevap alamamış:
"Adım listeye dahi alınmadı. Ben de ailemin yanında, köyde yaşıyorum. Babamla birlikte koyunlara bakıyoruz, köy yaşamı daha avantajlı. Eskiden insanlar şehre giderdi olanaklardan dolayı şimdi ise köylere geri dönüyorlar."
(SO)