"Beyaz altın diyarı" olarak bilinen Aydın'a bağlı Söke ilçesinde tarıma dayalı bir ekonomi hüküm sürüyor, Menderes nehrinin beslediği verimli Söke ovasında insanların çoğu ya kendi toprağını, ya da kiraladığı toprakları ekerek geçimini sağlıyor.
Kendi toprağının yanı sıra, kiraladığı toprağı ekenlere de rastlanıyor; İsmet Korkut da bunlardan biri.
Ticaret ve Sanayide yüzde 10, Tarımda yüzde 20-25
"Ticaret ve sanayideki yıllık gerileme yüzde 10 diyorlar, oysa tarımda güç kaybı yüzde 20-25. Enflasyon yüzde 30-35 iken maliyetlerde yüzde 40 artış var: Fiyatlar ise yüzde arttı."
Korkut, sıkıntılarını hemen artık ezberledikleri rakamlarla anlatmaya başlıyor.
"TARİŞ'in Pamuk Üreticileri Kooperatifi, serbest piyasadan daha fazla fiyat veriyor ama TARİŞ'in yüzde 8-9'luk sermaye ve tesis kesintisi, stopaj ve diğer vergilerin yanında ödemeyi de geciktirmesi çiftçinin belini büküyor. "
Korkut, fiyat artışı olarak ilan edilen yüzde 20'yi, fiyatların düşüş oranı olarak değerlendirmek gerektiği görüşünde. Çünkü; üretici geçen yıl 556 bin liraya aldığı bir litre mazota bu yıl 1 milyon 253 bin lira ödüyor. Sübvansiyonun kaldırıldığı gübre ise yüzde 100 pahalandı.
Destekleme primi çiftçinin zararını karşılamıyor
"Destekleme primi ise maalesef çiftçinin zararını karşılamıyor. Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Yunanistan ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde çiftçiye neredeyse piyasa fiyatı kadar destekleme primi ödenirken bizde devletin banka batıranlar ve hortumculardan çiftçiyle ilgilenecek hali kalmıyor herhalde. "
Bu durumda, bir kilo pamuk kaça satılmalı? Üretici, girdi artışı yüzde 40 olduğuna göre, geçen yıl 700 bin lira olan pamuğun kilosunun bu yıl en azından 1 milyon liraya satabilmeyi bekliyor.
Pamuk üreticisi Korkut, "oysa, biz pamuğumuzun sadece 550 bin liradan sattık" diyor.
Toplanamadı, toplanamayınca ıslandı
Birim fiyattaki bu düşüşün bir nedeni de pamuğun sürekli yağmurlar nedeniyle toplanamayışı oldu, üstelik, toplanamayan pamuk ıslandı ve kalitesi de düştü.
"Biz bu yıl , önceki yıllarda ürettiğimiz en kaliteli 41 - 42 randıman olan "Standart 1" denen pamuk yerine bu yıl bir, iki ya da üç benekli daha kalitesiz pamuk üretmiş olduk. "
Öte yandan, hasat zamanı, "boğazına kadar borçlanan" üretici faiz ödememek için pamuğunu satmak zorunda kalınca piyasayı da satıcı değil alıcı belirliyor.
Yatılı işçi avantajlı
Korkut, son zamanlarda basında da haberlerine rastlanan mevsimlik işçilerle ilgili sorunun da üreticiyi etkilediğini anlatıyor.
Aslında, Bergama ve Tire gibi çevre ilçelere göre Sökeli çiftçi kendisini daha şanslı görüyor. Yörede, "amele" denen mevsimlik işçiler konusunda Söke'de pek bir sıkıntı olmamasının nedeni işçilerin yatılı olarak istihdam edilmesi.
"Yatılı işçi" sisteminde, işçilerle önceden sözleşiliyor, Haziran ayında itibaren işçilere avans gönderilmeye başlanılıyor. Sisteme göre; işçiler pamuk toplamak üzere 14 Eylül'de otobüslerle, eşyaları da kamyonlarla geliyor, 25 Kasım'da işlerini bitirip dönüyorlar.
İşveren, bu işçilerin çadır, yiyecek, yakacak ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü.
"Yatısız işçi" ve makineli tarım
Yatılı işçi barındıramayan üreticinin işi daha zordur, çünkü yatılı olmayan işçi yağmur gibi olumsuz hava koşullarında çalışmak istemezler. Oysa, yatılı çalışan, çoğu Güneydoğudan gelenler işlerini bitirip dönmek istedikleri için hava koşullarına aldırmaksızın çalışırlar.
Bu yıl pamuk ürünün toplanmasında işçi bulamamakla bağlantılı sorunlar da yaşandığına göre, makineli tarım işçi sorununu bir ölçüde çözmüyor mu?
Çiftçi İsmet Korkut, makineli tarımın toplama sırasında pamuğun kalitesini bozabildiği gerekçesiyle pek de tercih edilmediğini söylüyor.
Yüksek rekolte beklerken
"Üstelik Söke'de bu pamuğu işleyebilecek sadece 2 çırçır fabrikası olması fırsat eşitsizliği ortaya çıkarıyor, ayrıca bugünkü kriz koşullarında yeni işsizler yaratıyor. ".
Bu yıl pamukta yüksek rekolte beklenirken yağışların hasadı 15-20 gün geciktirmesi üzerine iki elde toplanacak ürün tek elde toplanınca verim azaldı. Dönüm başına ortalama 350 kg olması gerekirken bu yıl "Nazilli 84 cinsi" tohum ekenlerin 100 kg kayıpları oldu, çünkü pamuklar yağmurda yere döküldü. "Beyaz altın" ya da "Carmen" cins tohum ekenler daha şanslıydı.
Söke'ye sadece tohum parasının bir kısmı
Bir başka şans da, geçen yıl görülen beyaz sinek zararlısının bu yıl olmaması için çiftçinin önlemini alıp geçen daha fazla ilaçlama yapmasıydı.
Korkut, pamuk üreticisinin sıkıntılarını aktarırken "ilaçlama" bahsiyle de bağlantılı olarak ilçenin ekonomisine de değiniyor.: "Gübre ve ilaç parası, ithal eden firmaya dışarı giderken tohum parasının bir kısmı Söke de kalıyor."
"Ama, genelde bizim sıkıntılarımızı tarıma dayalı ekonomisi olan Söke'yi çok etkiledi. Para kazanamayan çiftçi alışveriş yapmayınca esnaf bundan olumsuz etkileniyor, ev satışları bile durma noktasına gelirken Sökeli tümüyle kan .ağlıyor. "
Hükümetten beklenti
Bir başka toprak sahibi Niyazi Şencan da Korkut gibi dertli: "Ben ihracat işiyle uğraştığım için babamdan kalan toprağımı dönüm başına belli bir kilogram karşılığı kiraya veriyorum. Üretici bana ilk el pamuktan verir. Ancak bu yıl yağışlar nedeniyle kalite bozulunca fiyatlar da düştü, ben de zarar ettim."
Şimdi üreticinin dileği aynı noktada buluşuyor: Yeni gelen hükümet çiftçiyi düştüğü durumdan kurtaracak olumlu adımlar atsın. (LÖ/NM)
* Latife Özgörgülü, sosyolog ve pamuk üreticisi.