Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA) derslerine devam ediyor.
Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyenler tarafından her hafta (10 Kasım 2016) Eğitim Sen şube binasında gerçekleştirilen dayanışma akademisi Aynur Özuğurlu tarafından verilen “Acımız ve Öfkemiz üzerine: Neoliberalizm, Savaş ve Din Karşısında Feminizm” dersiyle devam etti.
Feminizm ilham vericiydi
Derste feminizim üzerine değerlendirmelerde bulunan Aynur Özuğurlu, “Acı ve öfke metafordur; kadının acısı ve öfkesi ise gerçektir, neden? Sorusu üzerinden ele alıyorum. Bir teori olarak feminizm verili gerçekliğin sınırlarını gösterdiği için çok ilham vericiydi. Bu teori tanımını önemsiyorum. Geçmiş yıllarda bu ‘kaderim kendi ellerimde’ demekti” ifadelerini kullandı.
Acı bir kopuşu temsil eder
Acı ataerkil toplumlarda kadın deneyiminin içsel bir durumudur diyen Özuğurlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herhangi bir ataerkil toplum kadınlara, kendilerine hep bir kusuru bulunduklarını vazediyor. Bu tek başına yeterince acıdır. Kadınlar böyle bir toplumda insan olarak kendini var edememektedir. Kadınların acısı her zaman görülebilen bir şey değildir. Acılar aynı zamanda hakikate de en yakın olduğumuz zaman. Hakikat bize kendisini kolayca sunmaz. Acı bir kopuşu temsil eder. Acının bir müdahaleye ihtiyacı vardır. Feminizm kadının acısını mücadeleye dönüştürür”.
Öfkesini kuşanmış kadınlarız
Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İktisat Bölümü’nden mezun oldu; yüksek lisansını Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü’nde tamamladı; aynı bölümde 2005 yılında doktora derecesini aldı. 2001- 2002 yılları arasında İngiltere’de Bristol Üniversitesi, Towsend Center for International Poverty Research’te misafir araştırmacı olarak bulundu. Temel ilgi alanlarını oluşturan emek, yoksulluk, sosyal politika, feminizm, kentselkırsal mekan konularında yayınları bulunuyor. Ayrıca, feminist bir sokak tiyatrosu grubu olan Ankara Kadın Tiyatrosu’nun üyesi. (Kaynak: Notabene Yay.) |
Özuğurlu 1960-1970 döneminin feminist hareket için adeta bir şenlik dönemi olduğunu vurgulayarak, “Öfke acıyı bilgiye dönüştürür çünkü kadınların öfkesi yakışıksız görülür. Bu hor görmeye rağmen kafası atan kadınlar varsa bunlar cesareti kuşanmış kadınlardır. İstisnai bir dönem vardır. Kadın öfkesinin şenliğe dönüştüğü dönem 1960 ile 1970 arası dönemdir. Uzun zamandır öfke kadınların direnişlerini ortaya koyan bir form olmaktan çıktı. Bizler artık öfkesini kuşanmış kadınlarız. Feminist harekette 1980’lerden sonra öfkenin geri planda kalmasının nedenlerinden birisi de acının gerçek olan bir statü haline gelmesidir. Kaygılar acıyı öfkeye taşımanın önüne engel olmuştur” şeklinde konuştu. (DÇ/HK)
KODA dersleri:
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ruhi Demiray: Sartre'ı Anlatmanın Tam Zamanıydı