Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Şimdi dışarı çıkmak üzereyim, stopaj vergisini ödemeye gidiyorum. Dükkânı açalı bir ay olmuştu koronavirüsten dolayı kapamak zorunda kaldık. Biz dükkânı kapadık, bir kazancımız yok; ama devlet öyle bakmıyor. Vergilerini istiyor…”
Konuşan kişi Özlem Çalışkan.
Erkek kardeşi ile birlikte İstanbul Kağıthane’de “Helmeli” isminde ev yemekleri lokantasını yönetiyor. Bölge, daha çok beyaz yakalı çalışanların yer aldığı İstanbul’un çalışan nüfusunun yoğun olduğu yerlerden.
TIKLAYIN - "Daha Kapsamlı Bir Paketin Açıklanması Gerekirdi"
Kardeşi aşçılık üzerine eğitim alınca iki kardeş “Birimiz alaylı birimiz okullu” diyerek bu lokantayı açmaya karar veriyor.
Yıllarca başkalarının evlerine yardımcı çalışan olarak destek veren Çalışkan, “lokanta hayalinin” peşinden giderken kardeşini de yanına alınca kendisini daha güçlü hissettiğini söylüyor.
Destek çağrıları sonuçsuz bırakıldı
Lokantayı açmak için sermayeleri olmadığı için önce KOSGEB’e başvuruyorlar ancak KOSGEB’den destek göremiyorlar. Bankalara kredi başvurusu yapıyorlar, sonuç çıkmıyor.
“Bir kadın olarak kendi ayakların üzerinde durmaya çalışırken ev yemekleri yapayım satayım derken hiç destek görememek bu ülkede kadın emeğine bakışı özetliyor aslında” diyerek o günleri anlatan Çalışkan, sonrasında borç desteği alarak “Helmeli”yi açtıklarını söylüyor.
“Helmeli”nin “tam kıvamında yemek” anlamına geldiğini söyleyen Çalışkan, iş yapmaya başladıklarını ancak tam olarak müşterilere kendilerini tanıtamadan virüs nedeniyle lokantayı kapatmak zorunda kaldıklarını anlatıyor.
“Küçük esnaf desteklenmiyor”
“Kimsenin kadınlara desteği yok” diyerek sözlerini sürdüren Çalışkan, şunları vurguluyor:
“Televizyonlarda her gün esnafı destekliyoruz diyorlar ama bizi kimsenin desteklediği yok.
“Faturaları ötelemelerinin de bir anlamı yok. Şu an ödemek için parası olmayan insanların üç ay sonra parası olacağını nasıl düşünüyorlar ki.. Üstelik lokanta kapalı, iş yapmıyoruz. İş yapmadan kirayı, vergileri ödememiz mümkün değil.
“Bize esnaf değilsin diyerek destek olmuyorlar. Çünkü küçük esnafız ama vergileri esnaf yerine koyup alıyorlar. Nasıl anlatacağımı ben de bilmiyorum. Çok bunalmış durumdayız.”
“Küçük esnafın sonu gelecek”
Medyaya da tepki gösteren Çalışkan, şöyle diyor:
“Medya sürekli ev yemekleri yapan yerlere gitmeyin veya dışarda yemek yemeyin diye yayın yapıyor. Böyle giderse virüs bitse bile kimse dışarda yemek yemeyecek. Bence bizim gibi küçük esnafın sonu da böyle gelecek.”
“Kadın dayanışmasına inanıyorum”
Bu süreçten ancak kadın dayanışması ile çıkılabileceğini belirten Çalışkan, son olarak şöyle diyor:
“Benim gibi çok kadın var. Bizler birbirimize destek olmalıyız. Bir yerden sipariş mi vereceğiz? Mesela küçük de olsa miktar ben yapıp götürebilirim o yemeği. Böyle destekler olabilir. Kadın dayanışması olursa biz bu günleri atlatabiliriz…”
Kadın esnaf sayısı 298 bin 113
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) açıkladığı rakamlara göre Türkiye'de faaliyet gösteren kadın esnaf ve sanatkar sayısının şubat ayı sonu itibarıyla 298 bin 113. TESK açıklamasında şöyle denildi:
"Kadınların toplam esnaf ve sanatkarlar içindeki oranı yüzde 16,34 olarak kayıtlara geçti. 2016'da 252 bin 431 olan kadın esnaf ve sanatkar sayısı, bu yılın şubat ayı sonu itibarıyla 298 bin 113'e ulaştı. Kendi işinin patronu olan kadın esnafımızın her geçen gün artması teşkilatımız adına büyük önem arz etmektedir.
"Kadın esnaf ve sanatkarlarımız en çok bakkal, bayii ve büfe işletmeciliğine rağbet ediyor. 36 bin 376 kadın bakkal, bayii ve büfe işletmeciliği yaparken, 25 bin 87 kadın lokantacılık, 23 bin 339 kadın kuaförlük, 13 bin 226 kadın konfeksiyonculuk ve 10 bin 493 kadın servis aracı işletmeciliği yapıyor. Öte yandan, 10 bin 18 ile taksicilik, 9 bin 784 ile kara yolu yük taşımacılığı, 9 bin 618 ile kahvehane-kıraathanecilik, 8 bin 90 ile tuhafiyecilik ve 7 bin 203 ile minibüsçülük de kadın esnafımızın en çok tercih ettiği ilk 10 meslek grubu arasında yer alıyor." (EMK)