Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül darbeleri, 12 Mart muhtırası ve 28 Şubat süreciyle ilgili olarak, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü dinledi. Gazeteci Mehmet Ali Birand da 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu'nda konuştu.
Meclis Haber'in haberine göre, Özkök, ülkede demokrasi geliştikçe müdahale ortamının kalmayacağını, Türkiye'de halkın siyasetçiye güvenini kaybetmesi halinde ordudan bir şeyler beklediğini söyledi, "Tarihe baktığımızda siyasetçilerin bizden yardım istediği olmuştur" dedi.
Özkök, Türkiye'de "Gladyo" tipi bir yapılanma olmadığını, Özel Harp Dairesi bulunduğunu, bunun da "Gladyo"ya karşılık gelmediğini ifade etti. Özkök, Özel Harp Dairesi'nin soğuk savaş döneminde bir ülkenin işgal edilmesi halinde oradaki halkı çete savaşları için organize etme görevi olduğunu söyledi.
Özkök, "12 Eylül darbesi için şartların olgunlaşmasının beklenmesini, silahlı kuvvetler için zamanlamanın başarıda çok önemli olmasına" bağladı.
"Darbelerin önlenmesinde en etkili unsur siyasettir" diyen Özkök, 27 Mayıs darbesini doğru bulmadığının altını çizdi.
12 Mart 1971 muhtırasıyla ilgili olarak da "Şantaj yaparak, 'Şöyle yapmazsan böyle yaparım' demek çok ağır. Zorlayarak bunu yapmak doğru değil" dedi.
Wikileaks belgelerinde iddia edildiği gibi 1 Mart 2003'teki Irak tezkeresi oylaması için devreye girip girmediği sorulan Özkök, "O dönem MGK da dahil çeşitli toplantılar yaptık. Tezkerenin geçmesi ve geçmemesi halinde neler olabileceğini değerlendirdik. Ne basına konuşarak hükümete baskı yaptım ne de ABD'lilerle görüştüm'' diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin kaldığı sürece darbe tehlikesi olup olmadığına dair görüşü de sorulan Özkök, "35. madde, bence dışarıdan önemsendiği kadar büyük bir madde değil'' değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) üyelerin Balyoz Planı ve Ergenekon davalarıyla ilgili sorularını da şöyle yanıtladı:
"Balyoz Planı diye bir darbe hazırlığını duymadım, bu konuda düzenlenen seminerde 'ileri giden' ifadelerin kullanıldığını duyunca, konuyu, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'a incelemesi için ilettim."
"Talimat verilmedi, gerek yoktu"
Üyelerin sorularını yanıtlayan Gazeteci Birand da 28 Şubat döneminde medya patronlarının yazı işlerine hiçbir zaman "Askeri destekleyeceksiniz" diye talimat vermediğini belirterek, "Gerek de yoktu. Biz hazırdık zaten" dedi.
Birand, 28 Şubat sürecini "postmodern darbe" olarak niteleyerek o dönemde askerin yargı, medya ve sivil toplum gibi zaten kullanılmaya hazır mekanizmaları kullandığını dile getirdi.
Kendisinin o dönemde tutumunu değiştirmediğini, programına başörtülü öğrenci çıkardığı için acımasız eleştiriler aldığını anlattı. (AS)