Ertesi gün çıkan gazetelere göz attım, onlar da "tarihe" tanıklık ediyorlardı, onlar da hikaye anlatıyorlardı. Şimdi bu hikayelerin (Hürriyet versiyonu) yorumuna geçelim.
Hürriyet: Saddam'ın heykeli Kudüs'ü gösteriyor
Hürriyetin hikayesindeki başlıklar: "Bağdat Düştü" , "Heykel Saddam'dan daha fazla direndi", "Irak'tan ilk resmi tepki: Oyun bitti," "3 Ülkeye Uyarı: Irak'tan ders al", "Bağdat'ın sesi El Sahaf da sustu". "Bağdat Düştü borsa çıktı", "Hilmi Özkök'ün en zor kararı", "Yağma linç ve sevinç", "Bir diktatör daha devrildi" ve hikayenin asıl tertipleyicilerinden iki başlık. Ertuğrul Özkök Bey, şöyle buyuruyor "Nerede o Uday", sanırsınız mahalle kahvesinde kendini pataklayanları arıyor.Oktay Ekşi bey daha usturuplu, ağır bir havayla "Hulagu Han'ın torunları"ndan bahis açıyor.
Şimdi efendim Hürriyet gazetesinin kurgusunu şöyle özetleyelim:
Hikayemizin başlığı Bağdat Düştü olsun... "Savaşın 21. gününde ABD, TV'lerden canlı yayınlanan görüntülerle kesin bir zafer" elde etmiştir. Böylelikle "24 yıllık Saddam rejiminin sonu Iraklıların Amerika Amerika sesleriyle" sona ermiştir.
"ABD tankları Firdevs Meydanı'nda eliyle Kudüs'ü işaret eden Saddam heykelini yıkmış, heykelin başını ayaklar altına almış, bu arada rejimin fedaisi sandıkları insanları da sopayla dövmüşlerdir".Heykel Saddam'ın 65.doğum günü münasebetiyle İtalya'da bronzdan yapılmıştır. Bu arada Iraklılar kendi aralarında heykel Saddam'dan çok direndi yorumları yapmaktadır.
"Bağdat'ın düşmesinden sonra halk sevinç içinde sokaklara dökülmüş, yönetimin çökmesini fırsat bilerek kentte büyük bir yağma başlatmışlardır, kamu binaları iğneden ipliğe yağmalanırken, ABD askerleri de olayı yalnızca seyretmişlerdir."
Kafa koparma operasyonu
"Bağdat'taki bir binada görüldüğü ihbarı üzerine düzenlenen ikinci kafa koparma operasyonunu ardından Saddam Hüseyin ve oğullarının ölüp ölmediği aydınlığa kavuşmamış," bir rivayete göre "Saddam Rusya'ya kaçmıştır."
"2.Hafif Tank Bölüğü'nden 28 yaşındaki Samantha Sheppard'a bir delikanlı pembe bir gül sunarken,heykeli yıkan vince Bush Bush diye bağıran Irak halkının üzerine ateş açılmasıyla 6 kişi ölmüştür."
Şimdi de hikayenin asıl yazarına kulak verelim malum eskiler "hekimden sorma çekenden sor" diyerek asıl meselenin adresine göstermişlerdir. Ertuğrul Bey (Dedem Korkut) der ki; "Nerede O Uday şeref için bir kurşun atsaydı, Vietnam'a döner diye korktuğunuz o şanlı direniş 21 gün sürdü. Yani bizim tezkereyi kabul edip etmemeyi tartıştığımız sürenin üçte biri zamanı.
Ya o yenilmez denen anı şanlı Medine tümenleri, Cumhuriyet muhafızları, Nabukadnezar tugayları (bilcümle kefere takımı neredesiniz hey) Meğer hepsi zalim diktatörün uydurduğu yalan dekorlarmış. (Şimdi eski bir hikayede anımsattığım) çölün ortasındaki küçücük siperlerde ellerinde beyaz bayraklarla tek başına bırakılan o garibanları hatırlıyorum da öfkem daha çok kabarıyor.
Meğer ne kadar süflilermiş. Nerede o futbol takımına efelenen Uday ve kardeşi. Yahu insan şerefi için bir tek kurşun atar. Ne yazık ki Türkiye yanı başındaki bu tarihi olayın aktörü değil, açık tribünden izleyicisi oldu. İslamcılar cihat dedi, solcu takımı anti-amerikancılığa gömüldü.
Arkadaşlar söyleyin biz hangi büyük ideal uğruna bu rejimi yıkan koalisyonun fasulyeden orağı haline getirildik. (sorarım arkadaşlar bendimden taşmamı engelleyen nedir?) Irak'ta savaşa sadece insani sebeplerle karşı olan samimi insanlar, içiniz rahat olsun o halk Saddam zulmünden kurtuldu.
Şimdi içimize çöreklenen Saddamcılıktan kurtulma zamanı. (Ey Türk evladı birinci vazifen içindeki Saddamcı ruhu terk etmektir) Irak'ta yıkılan BAAS heykelleri Türkiye'nin önünü açabilir"( perde kapanır, doğruları söyleyen bir insan edasıyla kalkılır, yazının temizi gerekli yerlere gönderilir...)
Ertuğrul Bey'in gözleri çakmak çakmak yanıyordu o gece
Ertuğrul Bey'i bıraksanız Bağdat'ın üzerine bir küheylan gibi atlayıp, çakmak çakmak olmuş gözlerindeki alevle Irak'ı zulümden titreten Saddam'ın üstünde bir öfke topu olacak. Ertuğrul Bey, baştan aşağıya öfke, baştan aşağıya erdemle donanmış, ruhundaki bağımsızlık ve isyan ateşiyle yalnız Bağdat'a değil bütün bir Mezopotamya üzerine (petrol bölgeleri tercih sebebidir) dalga dalga esmektedir.
Onun bu ulvi duygularına set çekmeye kalkan dahili ve harici bedbahtlar bir gün gerçeği anlayacaktır, ama o gün kafalarını hangi taşa vuracağıyla meşgul oyan bu zavallıların kulağına Ertuğrul Bey'in sözleri uzaktan bir sada gibi gelecektir.
Efendim hikayemiz de Hürriyet'in haberi de burada bitiyor. Hikayemizden çıkaracağımız ders; habercilik yalnızca haber vermek değildir, onun kurgulamaktır. Kurgu habercilik gerçekleri daha farklı göstermeye yarar, tıpkı hayatın içerisinde olduğu gibi trajedi, dram, komedi ögeleriyle bir haberi beslerseniz daha inandırıcı olur. Naçizane düşüncelerimi arz ettikten sonra huzurdan ayrılıyorum sayın kariler.(NK)