Hukukçular, 1991'de çıkarılan Terörle Mücadele Yasası'nın bugüne kadar hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyenleri ciddi şekilde mağdur ettiğini açıklayarak, yeni Ceza Muhakemeleri Kanununun (CMK) ağırlaştırılmasıyla bu yasaya gerek kalmadığını açıkladı.
Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, "3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununu ağırlaştırmak yerine tümüyle yürürlükten kaldırmanın ve uygulamanın temel yasaya bırakılmasının daha isabetli olacağı" görüşünde.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç da, TBMM Komisyonu'nda görüşülmekte olan TMY taslağının 6/2. maddesini genişleterek, kaldırılan "Bölücülük propagandası"na dair 8. maddeyi yeniden dirilttiğine inanıyor.
İnsan hakları ve ifade özgürlüğü savunucuları da görüşülmekte olan tasarının özgürlükleri kullanılamaz hale getireceği konusunda birleşiyor.
1996'da başlatılan Düşünce Suçuna Karşı Girişim kapsamında, yazar ve sanatçıların, 8. Madde uyarınca mahkum edilen metinlerin altına kendi imzalarını koydukları Düşünce Özgürlüğü Kitapçığı'nın yayıncılarından şair ve tiyatrocu Orhan Alkaya, TMY'nin yeni halinin büyük aldatmaca içerdiğini savunuyor: "Tasarı, yargının eline çok daha keskin bir giyotin veriyor."
Düşünce Suçuna Karşı Girişim Sözcüsü Şanar Yurdatapan , birbirinden farklı iki metne rastladığını ancak her ikisinin de yeni suç tipleri yaratan yeni Ceza Yasası ve CMK'daki bazı olumlu değişiklikleri geri aldığını söyledi.
İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (Mazlum Der) İkinci Başkanı Ayhan Bilgen de bu yönde düzenlemelere gitmenin güvenliğe katkı sağlamayacağı gibi toplumun geniş kesimleri için özgürlükleri de kullanılamaz kılacağını öngörüyor.
Tanrıkulu : Çözüm demokrasinin kurumsallaştırılmasında
TMY'nin neden olduğu insan hakları ihlallerinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) bir çok kez yargı konusu olduğunu ve yargılamanın Türkiye aleyhine sonuçlandığını hatırlatan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, yasanın önemli bir bölümünün yeni Türk Ceza Kanunu'nun ve CMK'da mevcut olduğunu da dikkat çekti.
Silahlı şiddetin yol açtığı sorunlarının şiddetle çözülemeyeceğini vurgulayan Tanrıkulu, açıklamasında "toplumsal barışın sağlanması ve sorunların çözümünün demokrasinin kurumsallaştırılması, özgürlüklerin yaygınlaştırılması ve eksiksiz uygulanması ile gerçekleşebileceğini" söyledi.
"TMY'nın 6 ve 7. madde kapsamı genişletildi"
TMY Tasarısıyla ilgili değerlendirmelerinde düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin kaygılarını da dile getiren hukukçular, basın ve yayıncılığı da kapsayan "terör örgütü propagandası" konusundaki 7. maddenin ceza sınırının tasarıyla ağırlaştırıldığını duyurdular.
Tasarıda, "Terör örgütünün meşru amaçlar için çalıştığı, amaçları doğrultusunda gerçekleştirilen fiillerin haklı olduğu veya en azından mazur karşılanması gerektiği yönünde kanaat oluşturmaya yönelik faaliyette bulunan kişi, örgütün üyesi olmasa da, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" deniyor.
Hukukçulara göre bu madde düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamına giren sonuçlar da doğurabilir.
Taslakta suç, dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde, öğretim kurumları, öğrenci yurtları veya eklentilerinde işlenirse ceza iki katına çıkarılıyor.
"Haklı gösterme, mazur gösterecek şekilde kanaat oluşturma" gibi tanımlamaların Ceza Hukukunun temel ilkeleri bakımından kabul edilemez olduğunu bildiren Diyarbakır Barosu tasarıda "örgütün renkleri"ne ilişkin yaptırımlarına ilişkin olarak da, "geleneksel olarak kullanılan giysi ve renklerin örgütsel faaliyet kapsamı içerisine alınıp, hapis cezası ile cezalandırılacak olması, yeniden 'yeşil-sarı-kırmızı' sendromuna dönülmek istendiğini ortaya koyuyor" tespitine yer verdi.
TCK'daki ifade özgürlüğü maddeleri terör kapsamında
Yabancı devlet ve kurumlara baskını da terör kapsamında değerlendiren ve "Türkiye dışında işlenen suçun Türkiye'de kovuşturulması"nda Adalet Bakanlığı'nı yetkili kılan tasarıda, yer alan "TCK'nın 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 316, 320. maddeleri ile 310. maddesinin 1. fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlarıdır" ifadesi de tepki çekiyor. Hukukçular, "5237 sayılı Yeni TCK'nın 'silahlı örgüt' kenar başlığı altında düzenlenen 314. maddesi bu ihtiyacı karşılıyor" diyorlar.
Tasarı ile "terör suçlusu" kavramının genişletildiği ve bir eylemin terör suçu sayılabilmesi için suçu işleyenin terör örgütü üyesi olması şartının da kaldırıldığını açıklayan avukatlar, terör örgütü üyesi olmayan kişilerin cezasının, yasanın 5. maddesine göre yarı oranında artırılacak olmasını "hukuka aykırı" buldular.
Ceza almak için örgüt üyesi olmak gerekmiyor
Baro, "Kaldı ki, örgüt üyesi olma şartı da aranmıyor. Düşüncelerini açıklayan yazar, haber yapan muhabir gibi kişiler de terör örgütü üyesi gibi yargılanabilecek ve ifade özgürlüğü ağır bir tehdit altına girebilecek" diye uyardı.
Diyarbakır Barosu, Adalet Bakanlığınca görevlendirilen Komisyonun oy çokluğuyla hazırladığı tasarı önerisiyle ilgili olarak, "Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ile Türkiye'nin taraf olduğu Uluslar arası Sözleşmeler ile Anayasa ve temel yasalar gözetilsin" mesajı verdi ve genel kapsamı itibariyle uyardı :
"Komisyonun oy çokluğu ile hazırladığı tasarı önerisi, bu özelliklerden yoksun olduğu gibi, yargısız infazların önünü açacak ve yaşam hakkını tehdit edecektir."
ÇHD : Tasarı hukukçulardan kaçırıldı
TMY Tasarısıyla değiştirilecek yasanın temel yasaları bay-pas edeceği uyarısında bulunan ÇHD İzmir Şubesi ise, ayrıca, düzenleme girişimlerinin kamuoyunun ve hukukçuların tartışmasından kaçırıldığını ve kapalı kapılar arkasından hazırlandığını savundu. ÇHD, "tüm ceza mevzuatı ayrı bir alan olarak tekrar yaratılıyor" diye açıkladı.
ÇHD ve Diyarbakır Barosu, "terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi" şartıyla da olsa, örneğin, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" başlıklı 216. madde, "Kanunlara uymamaya tahrik" başlıklı 217. madde, "Halkı askerlikten soğutma" başlıklı 318. madde ve "Askerleri itaatsizliğe teşvik" başlıklı 319. maddenin terör suçu sayılmasına da tepki gösterdiler.
"Terör açıklaması" yayımlamaya hapis geliyor
Açıklamada "beş milyon liradan on milyon liraya kadar ağır para" ibaresinin yer aldığı TMY'nın 6. maddesi için "bir yıldan üç yıla kadar hapis" öngördüğünü ve suç tanımının şu şekilde genişletildiğini bildirdiler :
"Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara veyahut örgütü veya örgüt yöneticisini veya üyelerini kamuoyunda hoş göstermeye yönelik yayın yapanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir."
Terör soruşturması avukatı ve sanığı kısıtlıyor
Ayrıca, hukukçular, TMY'nın 10. maddesinin de tartışmaya yol açacak şekilde değiştirildiğini savunarak "Soruşturma ve kovuşturma usulü" başlığındaki şu temel noktalara itiraz ettiler :
* Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise, Cumhuriyet Savcısının emriyle yakalanan veya gözaltına alınan veya gözaltı süresi uzatılan şüphelinin veya sanığın durumu hakkında belirlediği kişiye haber verilmeyebilir.
* Şüpheli, gözaltı süresince yalnız bir müdafiin hukuki yardımından yararlanabilir. Gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hakim kararıyla yirmi dört saat süre ile kısıtlanabilir, ancak bu süre içersinde ifade alınamaz.
* Şüphelinin kolluk tarafından ifadesi alınırken ancak bir müdafi hazır bulunabilir. Soruşturmanın amacı tehlikeye düşebilecek ise, müdafiin soruşturma evresinde dosya içeriğini incelemesi ve her türlü belgeden örnek alması, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hakim kararıyla kısıtlanabilir.
* Kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır.
Yurdatapan: "Geniş bir sivil itaatsizlik hazırlığımız var"
1995'ten bu yana ayırım gözetmeksizin her türlü düşünce suçuna ortak olarak bu düşüncelerin özgürce dillendirilmesi için mücadele verdiklerini ifade eden Yurdatapan, TMY tasarısının, yeni Ceza Yasası ve CMK'daki bazı olumlu değişiklikleri tamamen geri aldığını ifade etti Yeni ve daha geniş bir sivil itaatsizlik hazırlığı içerisindeyiz" dedi.
Bilgen, "keyfilik getirir"; Alkaya. "Mücadeleye devam"
Avrupa'da çıkarılan yeni "terörle mücadele" yasalarının örnek alınmaması gerektiğini savunan Bilgen, "Avrupa'da özgürlükleri korumak konusunda güçlü sivil toplum ve medya desteği var. " diyor. "Türkiye'de bu dengeyi sağlayacak kurumlar olmadığı için güvenlik güçlerinin yetkileri artırma keyfiliğini de beraberinde getirecektir".
Sanatçı Alkaya ise, tasarıyı hazırlayanların tasarının olası sonuçlarını ve yol açacağı olası felaketleri öngördüklerini zannetmediğini söyleyerek, "Zaten son dönemlerde Türkiye'nin en büyük problemi de bu öngörüsüzlüktür" diyor.
"Bizim açımızdan değişen bir şey yok. Bugüne kadar ne yaptıysak bugünden sonra onu yapmayı sürdüreceğiz." (EÖ/EK)