Türkiyeye ziyaretler
Bu takvimin en önemli kilometre taşları şunlar: 16 Ocakta Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodinin İstanbul ve Ankara ziyareti. Milanolu Katolik Profesör, Magrep ve Maşrek ülkeleri dahil bütün yakın coğrafyayı ziyaret etti, Türkiye hariç. 1 Kasımda da görevinden ayrılıyor. Bu ziyaret yine de önemli. Zira, Türkiye ile ilgili 2003 İlerleme Raporunu başında bulunduğu Komisyon hazırlayacak.
Arkadan, ay sonunda Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischerin ve Şubat sonunda Şansölye Gerhard Schröderin Türkiye ziyareti var. Yıl sonunda müzakerelere başlama kararını verecek olan dört Avrupalı yetkiliden ikisinin ziyareti elbette fevkalade önemli. Ancak, diğer ikisini de yani Fransız Cumhurbaşkanı Chirac ve Dışişleri Bakanı de Villepini de unutmamamız gerekiyor.
Yunanistanda seçim, Kıbrısın AB üyeliği
Mart ayının başında, 7 Mart Pazar günü, Yunanistanda seçim var. Bunun önemi şu; ne Pasok ne de Yeni Demokrasi Partisinin Kıbrısta Türkiyenin Annan Planında talep edeceği önemli değişiklikleri kabul etmeleri mümkün. Kıbrıs konusunda çalışan bürokrat ve siyasilerin bu tarihi katiyen gözden kaçırmamaları lazım.
Cumartesi-1 Mayıs 2004te ise, Kıbrıs dahil 10 yeni ülke fiilen AB üyesi olacak.
Avrupa Parlamentosu seçimleri, Hollandanın dönem başkanlığı
Yılın ilk altı ayı, pek Avrupacı sayılmayan İrlandanın dönem başkanlığı ile geçecek. Zirve, 18-19 Haziranda. Hemen zirve öncesinde 13 Haziranda Avrupa Parlamentosu seçimleri var.
Bu seçimleri büyük ihtimalle, Avrupanın daha fazla federalleşmesini istemeyen ve hatta bugünkü federal yapılardan dahi taviz isteyen butikçi ve Ortak Pazarcı Avrupa taraftarı olan partiler kazanacak. Bu gelişme elbette ne Avrupanın derinleşmesi ne de genişlemesi süreçleri açısından hayırlı bir gelişme olacaktır.
Yılın ikinci yarısının dönem başkanlığı, Hollandanın. Hollandaya çok iş düşüyor. Muhtemelen ilk altı ay boyunca İrlanda, geçtiğimiz ay İtalyanın bir türlü kotaramadığı Avrupa Anayasası hakkındaki ortak kararı çıkartamayacak ve iş Hollandaya kalacak.
Aynı esnada, yeni Komisyonun tayin edilmesi gerekiyor ve Bulgaristan, Romanya ile birlikte Türkiyenin İlerleme Raporları bu dönem başkanlığı esnasında sonuçlandırılacak.
Yeni Komisyon, Kasım başında göreve başlayacak. Hollanda Dönem Başkanlığını bitirecek olan ve Türkiye ile müzakerelere başlanıp başlanmayacağı konusundaki kararın verileceği zirve de 10-11 Aralıkta yapılacak.
Türkiyenin ödevleri
Türkiyenin hedefi, 3 Ocak 2005 Pazartesi günü tam üyelik müzakereleri sürecine başlamaktır. Bu amaçla yıl içersinde yapılması gereken işler kabaca Aralık 2003teki Zirvede Türkiye paragrafında yazıyor:
Yargı bağımsızlığı; din, ifade ve dernekleşme özgürlükleri; siyasette sivil asker dengesi; Güneydoğu sorunları; kültürel haklar.
Bunlar, Türkiyede demokrasi ve özgürlük için kavga veren herkesin bildiği eksiklikler. Avrupa Birliği kurumları, Kopenhag Siyasi Kriterine uyum amacıyla Türkiyeden bunları yerine getirmesini bekliyor.
Aynı paragrafta bunlara ilaveten, Kıbrısta kalıcı bir çözümün üyelik sürecimizi büyük ölçüde kolaylaştırabileceği söyleniyor.
Avrupanın Türkiye algısı
Bilmemiz gereken iki şey var: Diğer adaylar müzakere sürecine dahil olmak için Türkiyeden istenenlerden çok daha azını gerçekleştirdiler. Onlardan bu kadar çok şey talep edilmedi. Elbette bunları gerçekleştirmek, bu eksiklikleri tamamlamak bütün Türkiyelilerin yararına. Ama genişleme teknikleri ve teamülleri açısından, Türkiyenin farklı algılandığının da simgeleri.
Kıbrısa gelince, her ne kadar müzakerelere başlamak için ön koşul veya koşul olarak geçmiyorsa da, artık bunun öyle olduğunu hepimiz biliyoruz. Kıbrısın bu yıl içerisinde çözümü ve belki sadece Kıbrısın değil; Türkiyenin Avrupalı ortakları ile olan tüm sorunlarının çözümü, ülkenin geri dönüşsüz bir biçimde AB üyeliği perspektifine sahip olmasından geçiyor.
AB bugün itibariyle bu garantiyi bir türlü veremiyor. Esasında Türkiyenin üyelik müzakerelerine başlaması için engel Kopenhag Siyasi Kriterindeki eksiklikler ve Kıbrıstaki çözümsüzlük değil; Avrupanın Türkiyeyi 21. yüzyıldaki siyasi ufkuna bir türlü yerleştirememiş olması.
2004 yılı içerisinde yukarıda adını ettiğim eksiklikleri elbette tamamlamaya gayret sarf etmemiz gerekiyor, bunu yurttaşlarımızın esenliği ve özgürlüğü için yapmamız lazım. Ama esas, Avrupalı siyasilere yönelik son derece ciddi, gerçekçi, derin bir siyasi diyalog zemini oluşturmamız gerekiyor. Bu olmadan Kopenhag Siyasi Kriterindeki eksiklikleri de tamamlasak, Kıbrısı da çözsek, müzakere sürecine başlamamız garanti değildir. (CA/BB)