Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan önceki kanun tasarısı yerine; öncelik alan bu kanun tasarısı ayrıca 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda ve 2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda değişiklik yapılıyor.
Kanun tasarısının asıl amacının ne olduğu ilk maddesinde yazılı: "Elektronik ortamda işlenen belirli suçların içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden önlenmesine ilişkin ilke ve yöntemleri düzenlemek." Uygulamada "Bakanlık" denilince anlaşılması gereken; Ulaştırma Bakanlığı ve "Başkanlık" denilince de; Telekomünikasyon Kurumunda bulunan "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı" anlaşılacak. Ulaştırma Bakanlığı "taslak tasarısında" bu Başkanlığın adı; "Bilişim Güvenliği Başkanlığı" idi. Demek ki vazgeçildi.
Bu kanunla verilen görevleri, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı yerine getirecek. Tasarının gerekçesine göre "Elektronik ortamda yapılan", yani İnternet'te yayınlanan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilebilecektir: Bu suçlar; a) Türk Ceza Kanunu'nda yer alan; 1) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, fıkra 1), 2) Müstehcenlik (madde 226), 3) Fuhuş (madde 227), 4) İntihara yönlendirme (madde 84), 5) Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (madde 228), 6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), suçlarıdır.
İnternet'te yukarıda sayılan yazılı suçların işlenmesinin önlenmesi amacıyla erişimin engellenmesine sulh ceza hakimi karar verecektir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise erişim, yetkili ve görevli kolluk kuvvetlerinin talebi üzerine veya doğrudan doğruya Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın "yazılı emriyle" engellenebilecektir.
İçerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa dahi, yayın içeriği TCK'nin; çocukların cinsel istismarı (madde 103, fıkra 1), müstehcenlik (madde 226) veya fuhuş (madde 227) suçlarını oluşturan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı, doğrudan doğruya Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın tarafından verilebilecektir. Bu karar, erişim sağlayıcısına bildirilerek gereğinin derhal yerine getirilmesi istenecektir.
Hakim veya anılan Başkanlık tarafından verilen karar gereği yapılmak üzere içerik, yer veya erişim sağlayıcılarına tebliğ edilecek, hakim tarafından verilen erişimin engellenmesine ilişkin kararların bir örneği de bilgi için Başkanlığa gönderilecektir. Başkanlık tarafından verilen erişimin engellenmesine ilişkin karara, içerik, yer veya erişim sağlayıcıları veya bu karar dolayısı ile yasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren kişiler tarafından kurum merkezinin bulunduğu yer sulh ceza hakimine itiraz edilebileceklerdir.
Yani; itiraz mercii Ankara Sulh Ceza Hakimi olacaktır. Çünkü Telekomünikasyon Kurumu Ankara'dadır. Koruma tedbiri olarak hakim tarafından verilen erişimin engellenmesine ilişkin karara ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir. Yani önce kararı veren Ankara Sulh Ceza Hakimi'ne kararın düzeltilmesi veya kaldırılması için yedi gün içinde başvurulacaktır. Eğer Sulh Ceza Yargıcı kararını değiştirmezse veya düzeltmezse; üç gün içinde Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderecektir. Erişimin engellenmesi kararının konusunu oluşturan yayını yapanların kimliklerinin belirlenmesi halinde, anılan Başkanlık tarafından, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır. Eğer TCK'nin sayılan suçları oluşturan içeriğin yayından çıkarılması halinde, erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden hükümsüz kalacaktır.
Eğer bu yasaya göre verilen erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmemesi halinde, anılan Başkanlık tarafından erişim sağlayıcısına, üç günden fazla olmamak üzere belirlenen bir süre zarfında kararın yerine getirilmesi hususunda yazılı uyarıda bulunulacaktır. Uyarıya ve belirlenen süreye rağmen kararın yerine getirilmemesi halinde, Başkanlık tarafından erişim sağlayıcısına 10 bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilebilecek ve eğer buna rağmen, karar yerine getirilmezse, Başkanlığın talebi üzerine Telekomünikasyon Kurumu tarafından yetkilendirmenin iptaline karar verilebilecektir. Ayrıca yine bu yasa gereğince verilen erişimin engellenmesi kararını yerine getirmeyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bu kanunla verilen görevlerin yerine getirilmesi kapsamında, Bakanlıkça; ilgili mevzuat hükümleri uyarınca; Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, çocuk, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ile ihtiyaç duyulan diğer bakanlık, kamu kurum ve kuruluşları ile İnternet servis sağlayıcıları ve ilgili sivil toplum kuruluşlarından birer temsilcisi katılımı suretiyle teşkil edilecek İnternet Kurulu ile gerekli işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli olacaktır. Kurulca izleme, filtreleme ve engelleme yapılacak sitelerin tespiti ve benzeri konularda yapılacak öneriler ile ilgili gerekli her türlü tedbir veya kararları alacaktır.
Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin esas ve usuller, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlıklarının görüşleri alınarak Başbakanlık tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenecektir. Bunun için süre; kanunun kabulü ve Resmi gazetede yayınlanmasından sonra 6 aydır. Dolayısıyla yukarıda açıklanan düzenlemelere göre kanunun 1. maddesindeki "Amaç ve kapsam", 2. maddesindeki "Tanımlar" ve 3. maddede düzenlenmiş olan "Erişimin engellenmesi kararı ve yerine getirilmesi" hakkındaki düzenlemede 6 ay sonra yürürlüğe girecektir. Acaba bu Yönetmelik nasıl düzenlenecektir? Bu adı duyulan, ama şu an TBMM gündeminde olan tasarı.
Bir başka taslak/tasarı ise "Ulusal Bilgi Güvenliği Yasa Tasarısı". Bilişim STK Platformu bileşeni TBV, TBD, TUBISAD, TUBIDER, TELKODER, TEDER, TUTED, TID, YASAD, BIYEM, YESAM, TESID, BMD ve INETD, "Ulusal Bilgi Güvenliği Yasa Tasarısı" ya da "taslak" hakkındaki görüşlerini açıkladılar.
Kuruluşlar; taslağı, ülkemizin ulusal bilgi güvenliği politikasının kapsamını ve çerçevesini belirlemesi açısından olumlu olarak değerlendiriyorlar. Ancak; kişisel hakların korunması, "ulusal güvenliğin" tanımı ve sınırı bakımından kaygıları var. Hatta Anayasal haklara zarar verme tehlikesi bulunduğuna işaret ediyorlar. "Ulusal Bilgi Güvenliği Kurumu" olarak kurulacak yapının, yetki ve görev tanımlarının çok geniş olduğunu belirtiyorlar.
İnternet ile ilgili olarak elde üç Tasarı var. Üçü de ayrı ayrı kurumlar kuruyor. Her üçünün ortak paydası ise olaylar karşısında panikleyen zihniyetin; "özgürlükleri" kendi anladıkları "güvenlik" kavramına terk etmiş olmalarıdır. İnternet'i denetleyecek olan mantık; kendi zihniyetine bağımlı olarak oluşturacağı "kurullarla" iş yapmak istiyor. Devletin aklı sadece buna eriyor. Acaba "bizim" aklımız neye eriyor? Konuşmak gerekmiyor mu? (Fİ/KÖ)