Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingleri”nin bu haftaki İstanbul ayağında Tuzla’daydı.
Özel, “Bugün 19 Mart darbesinden sonra 43’üncü kez bir meydandayız. Sokaktayız, eylemdeyiz. Hepiniz hoş geldiniz. Bir kez daha adalet için buradayız. Özgürlük için buradayız. Tersanelerde, fabrikalarda ter döken işçi kardeşlerimiz için, eli nasırlı emekçiler için buradayız. İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı Tuzla’dayız.“ dedi.
“‘Yazın ortasında olur mu? İstanbul boşaldı, olur mu? Millet memlekette, olur mu? Öğrenciler gitti, olur mu?’” diyerek mitinglere katılım olmayacağına ilişkin kehanetler savuran kötümserlere alanı dolduran büyük kalabalığı işaret eden Özel, Görüyor musun Tuzla’yı, olmuş mu?” diyerek nazire yaptı.
“Aadaletsizliklere isyan”
CHP Genel Başkanı bütün mitinglerde olduğu gibi alanda toplananlara Cumhurbaşkanı adayları, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarıyla dayanışma ve “kendi iradelerine sahip çıkmak için; bu büyük haksızlığa, adaletsizliğe isyan etmek için; kendi yaşadığında yalnız kalmayıp, yanında bir diğerini gördüğü için; o onun için, bir diğeri bir diğeri için; emekli işçi için, işçi memur için, memur işsiz, umutsuz gençler için, esnaflar çiftçiler için; hep birlikte mücadele için” bir arada olduklarını hatırlattı.
Erdoğan’ın 43 hafta önce eylemler başlarken “‘Bunlar bir ay sonra insan içine çıkamayacaklar. Birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ailelerinin bile yüzüne bakamayacaklar.’” sözlerini de hatırlatan Özgür Özel, İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya’yı gösterdi: “İşte Ekrem Başkan’ın emaneti, kız kardeşiniz burada. Ekrem Başkan onun, o Ekrem Başkan’ın yüzüne, gözünün içine bakmaya devam ediyor. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak Tuzla’dan Türkiye’nin gözünün içine baka baka söylüyorum ki arkadaşlarımız masumdur, Ekrem Başkan masumdur. Ancak karşımızda bir iftira çetesi vardır. Birazdan da onun maskesini düşüreceğiz Tuzla’da hep beraber.” diyerek yargı komplosu konusuna sözü getirdi.
“140 gündür tüm Türkiye’deyim, sen neredesin Erdoğan?”
“Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. ‘İnsan içine çıkamayacaksın 30 gün sonra’ dedin, 140 gün sonra ben Tuzla’dayım, Yozgat’tayım, Konya’dayım, Van’dayım, Mersin’deyim, bütün Türkiye’deyim. Sen neredesin Erdoğan? Sokağa çıkabilir mi? Aranıza gelebilir mi? Pazar gezebilir mi? Esnafın hatırını sorabilir mi? İşte bu yüzden artık o, salon adamı Erdoğan. Kendi atadıklarına kendini alkışlattıran, serin salonlarda oturan ama artık sokağa çıkamayan Erdoğan. Çık karşımıza, cesaretin varsa 2 Kasım’da sandığı getir. Sandıkta millet versin kararı. Diplomaya geleceğiz, hep beraber söyleyeceğiz. Ama önce şunu söyleyeyim. Sadece Genel Başkan çarşambaları İstanbul’da mitingde, cumartesileri - pazarları Anadolu’da mitingde, eylemde değil. Bakın bugün Cumhuriyet Halk Partisi, tüm milletvekilleriyle tam tamına 22 ilde, dört gün üst üste Anadolu’dayız. Bayburt’tayız, Gümüşhane’deyiz, Kilis’teyiz. Iğdır’dayız. Erzincan’da, Osmaniye’deyiz. Van’da, Tunceli’de, Sakarya’dayız. Edirne’de, Çorum’da, Bursa’dayız. Bolu’da, Bilecik’te, Ardahan’dayız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem Ağrı’dayız, hem Aksaray’da; hem Ankara’dayız, hem Adana’da, hem Adıyaman’da. Parti her yerde, örgüt her yerde. Mücadele, çalışma her yerde. Görüyor musunuz? İktidara yürüyoruz. Örgütümüze; çalışkan örgütümüze, grubumuza, Parti Meclisimize, YDK’ya teşekkür ediyorum. Ayrıca bizi meydanlarda yalnız bırakmayan, milletin derdinde ortaklaşan, mücadelede ortaklaşan tüm muhalefet partilerine, burayı şereflendiren tüm partilere ve bu iktidarın karşısında mağdurun ve mazlumun yanında duran, milletin yanında duran bütün kardeş partilere yürekten teşekkür ediyorum. Burada bir teşekkürü de Tuzla’ya etmeliyim. Tuzla, 1992 yılında kurulmuş bir ilçe. O günden bugüne yedi seçim gördü. Altısında yenildik, kaybettik. 47 yıldır Türkiye’de ve kurulduğundan beri Tuzla’da kazanamamıştık. Küsmedik, darılmadık. Kabahati Tuzlalılarda değil, kendimizde aradık. ‘En doğru adayı bulmalıyız. Tuzlalının karşısına çıkarmalıyız’ dedik. Tuzla 1992’de kurulduğunda daha hayatta olmayan, 1993’te doğmuş, Tuzla’nın evladı, partinin evladı, gençlik kollarından gelen, ilçe başkanlığından gelen, o gün 30 yaşında, bugün 32 yaşında gencecik Eren Ali’ye biz güvendik, aday ettik. Tuzla güvendi, görevi verdi. Hepinize teşekkür ediyorum. Önce buradan bir sesimizi duyuralım bakalım Silivri’ye: ‘Cumhurbaşkanı İmamoğlu.’ Birbirine karıştı, Genel Başkan’a söylediler, söylersiniz ama gencecik Eren Ali için nasıl bağırıyorsun? ‘Eren Başkan.’”
"Bir yüzük gemicikler olurken vatan evlatları can veriyor"
Özel gemi yapım endüstrisinin merkezi olan Tuzla'da eşitsizliklere değinirken, ağır sömürü ve iş cinayetlerine değindi.
“Değerli Tuzlalılar hepiniz biliyorsunuz, Tuzla’nın dört bir yanı emek kokar. Ama bu işçi memleketi hep iş cinayetleriyle gündeme gelir. Bu bir yüzükle siyasete girip, daha sonra evlatlarının gemicikleri olan birisi, o bir yüzükle gemiler, gemicikler, servetler olurken, bir yandan Tuzla’daki vatan evlatları o gemileri yaparken can veriyor. Her gün ölümü soluyor, kanser oluyor, silikosize yakalanıyorlar. Can veriyorlar. 23 yılda 30 bin 200 işçinin hayatını kaybettiği; iş cinayetlerinin olduğu bu ülkede, bu yılın ilk yarısında 961 işçi iş cinayetlerine kurban giderken, yani ilk altı ayda üç tane Soma faciasını birden bu ülkede yaşamışken, Erdoğan, halen daha sermayeyi duyup, onların üretim hırsını baskılamamak için gerekli tedbirleri almayanlara karşı Tuzla meydanından söylüyoruz. İktidarımız, elbette zenginlik getirecek. Yoksulluğu bitireceğiz. İşsizliği bitireceğiz. Elbette ülke kazanacak. Patronlar daha çok kazanacak. Ama hem adil bölüşeceğiz, hem de bu ülkeyi kötü ölümler, ucuz ölümler, kolay ölümler ülkesi olmaktan çıkaracağız. Ant olsun ki çıkaracağız. Dünyanın pek çok ülkesinde artık iş kazalarından ölüm tarihe karışmaktayken işçinin canının bu kadar değersiz, alın terinin değersiz olduğu bir ülkeyi kabul etmiyoruz. Asla bunu hazmetmiyoruz. Birileri fildişi kulelerinden, saraylarından, o serin salonlarından kibirli kibirli yukarıdan bakarken, buradan bütün Türkiye’nin gözü önünde bu düzeni kuranlara, yürütenlere sesleniyorum. Sizinle meselemiz var. Emekçiler ezilecek, sömürülecek değil; kıymetleri bilinecek, emeklerinin karşılığı verilecek, örgütlenmelerine saygı duyulacak insanlar. Onlara tepeden karınca gibi gören bu rejime sesleniyorum. Karıncanın kardeşi var, o da Cumhuriyet Halk Partisi’dir.” dedi. ,
Özel’den sert çıkış: “İBB davası borsaya dönüştü, elimde kanıt var”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Tuzla’da düzenlediği mitingde bugüne kadarki en sert konuşmalarından birini yaptı. Önceki haftalardaki konuşmalarında adalet, eşitlik ve demokratik direniş vurgularını öne çıkaran Özel, bu kez doğrudan isim vererek yargı içindeki “çeteleşme” iddialarını dile getirdi ve belgelerle Hakimler Savcılar Kurulu’na başvuracağını ilan etti.
“Şu anda bazı savcılar ve avukatlar eliyle İBB davası üzerinden kurulan bir rüşvet ağı var. Bu bir duyum değil. Elimde dekont var, saat var, tarih var, ses kaydı var. Yarın HSK’ya teslim ediyorum.”
Konuşmasında avukat Mehmet Yıldırım’ın ismini vererek bir “dava borsası” kurulduğunu iddia eden Özel, bu sistemin tutukluların aileleriyle “ifade karşılığı para pazarlığı” üzerinden çalıştığını öne sürdü: “M.Y. isimli avukat, savcı adına şirketleri geziyor, para karşılığı sahte tanıklık teklif ediyor. Dekontlar elimizde. Bu savcılara ve avukatlara göz yuman herkes suç ortağıdır.”
Sahte diploma skandalında yeni belgeler

CHP genel Başkanı, son haftalarda kamuoyunu meşgul eden sahte diploma skandalına ilişkin de yeni belgeler sundu. 2022 yılında CHP milletvekili Mehmet Güzelmansur’un Meclis’e sunduğu araştırma önergesinin AKP oylarıyla reddedildiğini hatırlatan Özel, bu ihmalin sorumluluğunun artık açıkça ortaya çıktığını söyledi.
“Bu ülkede torbacıya sahte diplomayla narkotik müdürlüğü verdiler. 400 akademisyen sahte sınav sonuçlarıyla doçent, profesör olmuş. Bu sistemin adı çürümüşlük, bu rejimin adı yolsuzluk rejimidir.” dedi.
Kadın cinayetlerine sert tepki
Konuşmasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görevli bir emekçinin, Saliha Akkaş’ın öldürülmesine de değinen Özel, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilenlerin kadın cinayetlerinden doğrudan sorumlu olduğunu ifade etti: “Kadın cinayetleri politiktir. Bugün Saliha Akkaş katledildi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlar, nafaka hakkını hedef alanlar bu cinayetlerin sorumlusudur. Hesap soracağız." dedi.
Erdoğan’a “Trump korkusu” eleştirisi
Filistin meselesine de değinen Özel, Erdoğan’ın “Filistin hassasiyetim sorgulanamaz” çıkışına yanıt verdi. Bu bağlamda ilk kez Erdoğan’ın ABD eski Başkanı Donald Trump’a karşı sessizliğini gündeme taşıdı: “Sende Filistin hassasiyeti yok, sende Trump korkusu var." diyen Özel, "Mescid-i Aksa saldırıya uğradı[ğında], Erdoğan'ın ağzını açmadı[ğını]"haırlattı. "Bu halk samimiyetsizliği görüyor.” dedi.
“Sert kayaya çarptınız”
Mitingin finaline doğru sesini yükselterek Erdoğan’a ve yargıdaki çeteleşmeye seslenen Özel, tarihi bir hesaplaşma çağrısında bulundu:
“Sert kayaya çarptınız oğlum. 56 milyonluk villalarda oturup bu halka adalet dersi veremezsiniz. Bu savcıları, bu çeteleri dağıtacağız.”
“Bir adım geri atarsak 100 yıl geriye gideriz”
Tuzla mitinginde “halk iradesine sahip çıkma” vurgusu önceki haftalarla paralellik taşırken, bu kez konuşmanın tonu daha sert, söylemi daha doğrudan ve belgeli iddialar üzerinden şekillendi.
“Bir adım geri atarsak, bu ülkeyi 100 yıl geri götürecekler. Ama biz teslim olmayacağız. Erdoğan’a açıkça çağrı yapıyorum: Çete merkezli değil, adalet merkezli siyasete gel!”
(AEK)







