"Demokratik Özerlik Çalıştayı'nda, Türkiye'de çatışmayı bitirmeyi hedefleyen bir öneri ortaya çıktı. Öneriyi yapanlar bunu bir karar metni olarak değil bir tutum belgesi, bir tartışma zemini olarak sundular. Ve bu öneri, bütün eksiklerine ve eleştirilecek boyutlarına rağmen dikkate alınmalı."
Türkiye Barış Meclisi üyesi, gazeteci yazar Ayhan Bilgen, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) çağrısıyla geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır'da düzenlenen 1. Demokratik Özerklik Çalıştayı'nı ve Demokratik Özerklik taslağını bianet'e değerlendirdi.
"Köklü adımlar atmadan Kürtleri eleştirmek gerçekçi değil"
Taslağın masa başında hazırlanmış bir manifesto değil, hayatın içinde pratikle somutlaşacak bir süreç olarak tartışılması gerektiğini vurgulayan Bilgen'in görüşleri şöyle:
* Bir bütün olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve buna paralel seyreden özerklik ya da anadili tartışmasının bölünmeye değil birlikte yaşamanın yeni hukukunu inşa etmeye katkı sunacağını düşünüyorum.
* Ama Türkiye demokratik anayasa başta olmak üzere bu yönde köklü adımlar atmazsa dönüp Kürtlerin taleplerinden vazgeçmesini istemek artık kolay görünmüyor.
* Bir biçimde çatışmanın son bulmasını sağlayacak projeler geliştirmek sadece Kürtlerin değil hatta belki daha çok Türkiye'nin görevidir. Bu yönde hiçbir adım atmayıp somut proje ortaya koymayıp, sunulanları da tartışmamak bize mesafe aldırmaz.
"Özerklik, yeni buluşmalara zemin olabilir"
Bilgen'e göre, Türkiye'nin komşularıyla gireceği bölgesel işbirlikleri ve Ortadoğu halkları arasında gelişecek ilişkiler, özerklik tartışmasının bölünmeye değil tam tersine yeni buluşmalara zemin olmasını sağlayabilir. Kürtler, bu buluşmalar için bir köprü rolü üstlenebilirler.
"Farklı eğilimleri olan çevreler de sesini yükseltmeli"
Bilgen, özerklik ve anadil taleplerinin Türklerin geleceğine yönelik bir tehdit olarak algılanmasını önlemek için bu konuda farklı eğilimleri olan ama Kürt kimliğini ve dilini önemseyen çevrelerin sesini yükseltmesi gerektiği görüşünde. Bilgen bu çevrelerin alacağı tutumu önemsiyor, çünkü korku ve gerilimle verilen her tepki, özerklik ve anadil taleplerinin bir tehdide dönüşmesine yol açıyor. Bu da barışın ve demokratikleşmenin önünde önemli bir engel. (BB)