Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu'na giden dördüncü yargı paketinde özel yetkili mahkemelerle ilgili bir düzenleme olmadığını açıkladı.
Arınç, Meclis'te yaptığı basın toplantısında, "Birinci, ikinci, üçüncü yargı paketlerinde Bakanlar Kurulu'ndan tasarı olarak giderken bahsedilen konu üç paketin içinde de yoktu" dedi.
"Dördüncü yargı paketinin içeriği hakkında size detaylı bilgi vermeyeceğim ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye aleyhine verdiği kararların önlenmesine yönelik, aynı zamanda insan hakları alanındaki standartlarımızı yükseltme amaçlıdır."
"Taslak da yok tasarı da"
Özel yetkili mahkemelerle ilgili bir düzenleme olup olmadığı sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Özel yetkili mahkemeler, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250., 251. ve 252. maddelerine yönelik dördüncü yargı paketi içerisinde hiç bir husus yer almıyor."
"Medyada, basında görüşlerini ifade edenler kendi kişisel düşüncelerini ifade ediyorlar. Sanıyorum Adalet Komisyonu'ndaki bazı görüşmeler sırasında ve bazı siyasetçilerin dile getirdiği bir konu olarak üzerinde tartışılmaya başlandı."
"Bunun üzerine Sayın Başbakanımızın da, bazı bakan arkadaşlarımızın da kişisel görüşlerini ifade ettiklerini biliyoruz. Ama bu maddelerle ilgili olarak bunları değiştiren, bunları sınırlandıran, bunların faaliyet alanlarına giren bir düzenleme şu anda taslak olarak da tasarı olarak da mevcut değil."
Basına sansür mü?
Arınç'a, üçüncü yargı paketine eklenen bir maddeyle ses kayıtlarını yayınlayan medya kuruluşlarına 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü hatırlatıldı ve bu maddenin basına sansür olarak yorumlanması soruldu.
"Bu konu toplantıda görüşülmedi ama ben konuyu yakından biliyorum. Çünkü seçimden önce bahsettiğiniz konu Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) değişiklik konusu olarak gelmişti. Adalet Komisyonu'nda ben temsil etmiştim ve komisyondan geçmişti. Orada iki farklı düzenleme vardı; birincisi kişilik haklarının ihlali, gizliliğin ihlali konusundaki TCK maddelerinin cezalarının artırılması. Yine adli görevi etkilemeye teşebbüs ve soruşturmanın gizliliğini ihlal gibi suçlarda da cezaların indirime tabi tutulması. Seçim ilan edildiği için onu Mart ayında Meclis'te görüşmek mümkün olmamıştı."
"Üçüncü yargı paketinde bazı suçların cezalarını indiren ve suçun unsurlarını daha da netleştiren bir madde var. Bazı maddelerde de özel hayatın gizliliğini ihlal etme konusundaki maddelerde cezayı ağırlaştırma var. Bu yeni bir olay değil. Bu, 'basına sansür' olarak nasıl algılanır onu da bilmiyorum."
"Çünkü herkesin özel hayatı çok önemlidir, kutsaldır ve bütün kanunlarda da özel hayatın gizliliğinin korunması amaçlanmıştır ama henüz bildiğiniz gibi Genel Kurul'da görüşülüp yasalaşmadı. Sadece komisyondan geçtiğini veya geçmek üzere olduğunu biliyorum. Çünkü çok maddeli bir kanun tasarısıydı."
"Basın özgürlüğü için tehdit"
Basın Konseyi, üçüncü yargı paketindeki değişikliklerin, basın özgürlüğü açısından "ciddi tehdit yarattığını" ifade etmişti.
Pakette, TCK'nın "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" başlıklı 9. bölümündeki "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" konulu 133. maddede değişiklik öngörülüyor.
Buna göre, aleni olmayan konuşmaları dinleyen ve kaydedenlerin cezası 2-6 ay hapisten, 2-5 yıl hapse çıkarılıyor. Verileri yayınlayanlara da 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
Basın Konseyi, tasarıdaki "İfşa edilmiş verilerin basın yayın yoluyla yayınlanması halinde aynı ceza uygulanır" hükmünün, doğrudan basın yayın organlarını hedef aldığını ifade etti.
"Daha önce bir şekilde ifşa edilmek suretiyle aleniyet kazanmış olan verilerin, haber değeri taşıması durumunda bu verilerin kamuoyuna aktarılması basın yayın organları için yalnızca bir hak değil ancak aynı zamanda bir görevdir." (AS)