"Ben farklıyım"
Kadınlarda genel olarak şöyle bir duygu oluyor; "Ben farklıyım". Bir erkeğin geçmişinde şiddet ya da aldatma varsa, "Bana yapmaz", "Ben baş edebilirim", "Beni daha çok seviyor," gibi gerekçelerle erkeğin geçmişteki sabıkası pek de önemsenmiyor. Perihan Savaş, onca dayağa "özel" bir kadın olmadığı için maruz kalmadı. Tatlıses onu, Derya Tuna'dan daha az cazibeli olduğu için aldatmadı. Derya Tuna, Tatlıses'in yaşamında en uzun süre kalan kadın oldu belki ama, Perihan Savaş'ın başına ne geldiyse Derya Tuna'nın da başına geldi. Tabii Asena'nın da. Çünkü bir erkek "erkekliği" nasıl algılarsa öyle davranır, karşısında hangi kadın olursa fark etmez.
Erkeğin kaçamaklarına ya da daha uzun süreli aldatmalarına adı geçen kadınları suçlayarak tepki verdiğinde, erkeğin adı bir tecavüze karıştığında "Onun kapısında onlarcası var, ihtiyacı yok" dediğinde, o şiddet gelir seni de bulur.
Değişmedi, yaşlandı!
Can Dündar, Tatlıses'le ilgili bir program yapmıştı ve onun değiştiğini iddia etmişti. İbo, yaşlandığından mıdır nedir, son yıllarda her şeye ağlar olduğundan "light" bir görünüm sergiliyor. Gözyaşları elbette onun değiştiğinin bir göstergesi değil. Perihan Savaş'a ağır dayak, Asena'ya tokat, Derya Tuna'ya kurşun... Şiddet aynı işte.
"Özel kadın", "Çocuğunun annesi", "Genç ve seksi sevgili" olmak bir kadını şiddetten kurtarmıyor. Kadınlar ancak "diğer" kadınları anladıklarında, onlarla özdeşleştiklerinde ve ancak onlarla dayanıştıklarında şiddete dur diyebilirler. Derya Tuna'yı da kurşunlanmadan ancak bu kurtarabilirdi. (BB/NK)