Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, yurt dışında bulunan sermaye piyasası araçlarını Türkiye'deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişilerin, bu varlıklarını serbestçe tasarruf etmesine imkan tanıyan düzenlemeye ilişkin konuştu.
TBMM Başkanlığına sunulan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ne ilişkin yazılı bir açıklama yapan Özel "İktidar, 12 yılda 6'ncı kez kara para düzenlemesi getiriyor. Daha bir yıl bile geçmeden benzer bir düzenlemenin getirilmesi, ekonominin içler acısı halinin göstergesidir" dedi.
"5 yılda yabancı sermayenin yatırımları yüzde 54 azaldı"
Teklifle, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçların 30 Haziran 2021'e kadar Türkiye'deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişilerin bu varlıkları serbestçe tasarruf etmelerinin mümkün hale getirildiğini anımsatan Özel açıklamasında, "Henüz Temmuz 2019'da, bu düzenlemenin aynısı 31 Aralık 2019'a kadar süre tanınarak TBMM'den geçirilmişti. İktidar, son 12 yılda 6'ncı kez kara para düzenlemesi getiriyor. Daha bir yıl bile geçmeden benzer bir düzenlemenin getiriliyor olması, Türkiye'de ekonominin içler acısı halinin göstergesidir" ifadelerini kullandı.
Bu tür düzenlemelerin sıklığı ve adeta bir alışkanlık haline getirilmesinin, ülkedeki vergi sistemine, kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye ve kara paranın aklanmasının önlenmesine zarar verdiğini öne süren Özel, ekonomideki sorunlara bu tür geçici düzenlemelerle çare bulunamayacağını ifade etti.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, şunları kaydetti:
"Kaçan yabancı yatırımların, kara paranın getirilmesini teşvik eden bu tür düzenlemelerle telafi edilmesi mümkün değildir. Son verilere göre son 5 yılda yabancı sermayenin Türkiye'ye doğrudan yatırımları yüzde 54 azalmıştır.
“2017’de 117 milyar dolar olan yabancıların Türkiye'deki portföyü, Ekim 2020'de 57 milyar dolara kadar gerilemiştir. Son 3 yılda 60 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım ülkeden kaçmıştır.
“Böylesi bir ortamda pansuman tedbirler yerine ekonomide yapısal reformlar ve adalete duyulan güvenin sarsılmadığı bir yönetim anlayışı şarttır." (HA)