Özel Harp Dairesi'ni araştıran dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı Savcı Doğan Öz'ün, 1978'de öldürülmesinden önceki dokuz yıl boyunca, görev yaptığı her yerde Emniyet Genel Müdürlüğü'nün takibinde olduğu ileri sürüldü.
Taraf gazetesinin haberine göre, Öz'ün tüm kişisel ilişkileri de inceleniyordu.
Evinin önünde otomobiline bindiği sırada ülkücü İbrahim Çiftçi'nin kurşunlarına hedef olan Savcı Öz hakkında emniyet birimleri tarafından "yasadışı örgütlerle ilişkisi vardır" şeklinde raporlar tutulduğu iddia edildi.
Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na gönderilen belgelerde de bu takipten söz ediliyor. Konya ve Denizli emniyetlerinin o dönem tuttuğu raporlardaki bilgilere göre; Savcı Öz'ün bütün görüşmeleri, eşi Sezen Öz ve evi takip altındaydı.
TBMM Komisyonu raporu; Doğan Öz'ün Başbakan Bülent Ecevit'e Özel Harp Dairesi ve kontrgerillayla ilgili bir rapor sunduktan sonra öldürüldüğüne dikkat çekiyor.
Raporda, 12 Eylül darbesine giden dönemde işlenen bu cinayetin darbeyle bağı üzerinde duruluyor.
Cinayet davası dosyasında; Savcı Öz'ü öldüren silahın başka bir cinayette de kullanıldığının belirlenmesine karşın cinayetler arasındaki bağın araştırılmadığına vurgu yapılıyor.
"Komünist Manifesto" okuması fişlendi
Komisyona gönderilen belgeler arasında Savcı Öz ile ilgili olarak Konya Emniyet Müdürlüğü'nün 06.07.1970 ve Denizli Emniyet Müdürlüğü'nün 02.11.1976 tarihli yazıları da yer alıyor.
Konya'da görev yaptığı sırada Doğan Öz'ün, yayıncı Süleyman Ege tarafından Türkçeye çevrilen ve Ankara Nöbetçi 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce toplatılan Komünist Manifesto isimli kitaptan üç tane istemek için mektup yazması, Emniyet kayıtlarında suçmuş gibi değerlendiriliyor.
Bir başka değerlendirmede ise şu ifadeler yer alıyor:
"24 Aralık 1969 tarihinde Atatürk Anıtı'ndan başlayıp Mevlana Meydanı'nda sona eren yürüyüş boyunca Doğan Öz'ün evinden ayrılmadığı, aynı gün Konya ilinde görülen Ankara Hukuk Fakültesi asistanlarından Doğu Perinçek'in Doğan Öz'ün evine giderek bir saat kalıp ayrıldığı, Öz'ün sol ideolojiye hizmet etme gayesiyle, eylemlerinden dolayı emniyetçe haklarında soruşturma başlatılan kimselerin bir an önce adliyeye intikal ettirilmeleri hususunda görevlilere sık sık telefonla emir verdiği, şahıslar hakkında adliyeye intikalden sonra devamlı olarak takipsizlik kararı verdiği, görevini yerine getirirken dahi ideolojik düşüncesinin tesiri altında bulunduğu hususunda İçişleri Bakanlığı'na bilgi verildiği..."
"Anarşistleri cesaretlendiriyor"
Savcı Öz'le ilgili Denizli Emniyeti raporu ise şöyle:
"Aşırı sol faaliyetlerinden dolayı durum ve temasları devamlı olarak kontrol altında bulundurulan Denizli Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz ve eşi avukat Hatice (Sezen) Öz'ün Denizli iline geldiği günden beri aşırı solcularla devamlı temasta bulunduğu, bunlarla TSİP binasında ve kendi evinde gizli toplantılar yaparak bunları bilinçlendirmeyi gaye edindiği, Savcılık sıfatından yararlanarak solcuları silahlandırdığına dair bir ihbarı değerlendiren ve yapılan operasyon neticesi Balaban Kitapevi'nde çok sayıda yasaklanmış kitap ve evinde ordu tipi ruhsatsız tabanca ile yakalanan Mürşit Balabanlılar'ın yakalandıktan hemen sonra Emniyet 1.Şube Şefi'ne telefonla emir vererek şahsın derhal Savcılığa gönderilmesini istediği, şahsı savcılığa götüren polis memurlarını da suçlunun huzurunda alenen tahkir ve tehdit ettiği, hukuka saygısı olmadığı, yaptığı işlerle suç işlemek istidadında ve eğiliminde olan anarşistlere de cesaret verdiği gerekçesi ile Denizli ilinden alınarak gerekli idare ve adli kovuşturma yapılması için hakkında Adalet ve İçişleri bakanlıklarına yazı yazılan Doğan Öz'ün 20 Temmuz 1977'de Ankara Savcılığı emrine tayin edildiği anlaşılmıştır."
"Esas tehlike Özel Harp Dairesi"
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan raporda ise Savcı Doğan Öz'ün neden öldürüldüğü şu sözlerle anlatılıyor:
"Savcı Doğan Öz ve Abdi İpekçi cinayetleri aslında Türkiye'de 12 Eylül askerî darbesini çözmek isteyenler açısından bütün malzemeleri içermektedir. Bu cinayetin dosyaları, gelişmeleri izlense, araştırılsa zaten her şey ortaya çıkacaktır."
"Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, öldürülmeden kısa bir süre önce Başbakan Bülent Ecevit'e Özel Harp Dairesi ve kontrgerillayla ilgili bir rapor sunuyor. Savcı olarak yaptığı yakalamalardan, aldığı ifadelerden, sorgulamalardan vardığı sonuçları içeren bir rapor sunuyor ve diyor ki: 'Türkiye'de esas tehlike Özel Harp Dairesi merkezli kontrgerilladır ve ben adımımı attığım her yerde bununla karşılaşıyorum'. Bu raporu yazmasından kısa bir süre sonra evinin önünde öldürülüyor."
Ne olmuştu?
Savcı Doğan Öz, Ankara Adliyesi'ndeki görevine gitmek üzere otomobiline bindiği esnada 24 Mart 1978'de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti.
Ankara Bahçelievler'de yedi TİP'linin katil zanlısı olarak yakalanan İbrahim Çiftçi, Doğan Öz suikastı tanıklarından Hayati Erdoğan tarafından teşhis edildi. Çiftçi, suikastı itiraf etti. Eylemi Hüseyin Demirel ve Hüseyin Kocabaş'ın emir ve talimatları doğrultusunda yaptığını söyledi.
Ankara 1 No.lu Askerî Mahkemesi, 3 Ağustos 1979'da Çiftçi'yi Öz cinayetinden idama mahkûm etti. Askerî Yargıtay Genel Kurulu, 1. Daire'nin onayladığı idam kararını bozdu. Yargılamayı yürüten Askerî mahkeme, defalarca idamına hükmettiği İbrahim Çiftçi'yi Yargıtay kararının ardından beraat ettirdi. (AS)