Fotoğraf: Zafer Partisi, prpoganda videosundan
Zafer Partisi, Türkiye'deki sığınmacıların dışlanması üzerine kurulu ayrımcı seçim stratejisinin ilk uygulamasını başlattı.
Parti, yurttaşların yalnızca "sığınmacıların" değil, varlığına katlanamadıklarını düşündükleri herhangi birinin de ülkeden kovulması için adlarına sanal otobüs bileti almaya çağrıldıkları bir "dışlama" kampanyası yürütüyor.
|
Partinin Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın Twitter hesabından da yayınlanan prpoganda videolarında mültecilerin ve "istenmeyen" yurttaşların "Zafer Turizm" otobüslerine bindirilerek "deport" edilmeleri için adlarının kendilerine bildirilmesi ve belirtilen IBAN numarasına bağış yapılması istendi.
"Zafer Turizm'in tek yönlü Şam seferleri için bilet satışlarımız başlamıştır. Göndermek istediğiniz ismi eft açıklamasına yazın, rezervasyonunu yapalım."
Ümit Özdağ hedef gösteriyor
Ümit Özdağ Twitter hesabından yayınlanan videoda başlangıç olarak, kendi mülteci ve göçmen siyasetini eleştiren, Nagehan Alçı ve Abdurrahman Uzun'un adlarını ortaya attı. Söz konusu kişiler için "alınan" biletlerde de otobüsün kalkış noktası Ankara ve varış noktası Suriye'nin başkenti Şam olarak gösterildi.
Partinin "Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Avukat Sevdagül Tunçer"in de yer aldığı görüntülerde, "Vatanını seven ve sahiplenen Türk evlatları. Siz Zafer Partisi'ne destek olun ülkemizi hep birlikte kurtaralım" denildi.
Bu paylaşımı onaylayan ya da yeniden paylaşan hesaplarda da pek çok kişinin, "gönderilmesi istenenler" olarak adlarının anıldığı ve örgütlü bir nefret kampanyasının hedefi haline getirilmekte oldukları görülüyor.
TCK 122 ve "gri alan"
Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 122. Maddesi "nefret suçu"na karşı bir güvence gibi görülmekle birlikte yasa "nefret" ve "ayrımcılık" saikini etraflı olarak tanımlamadığı gibi kişilerin " Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle" alış verişten, ticaretten, çalışmaktan, ekonomik etkinliklerde bulunmaktan engellenmelerini cezalandırıyor. Ancak, kişilerin, örneğin, Ümit Özdağ ve partisinin yaptığı şekilde, kökenleri, milliyetleri, siyasi tutumlarından veya tercihlerinden ötürü "istenmeyen kişi" ilan edilmeleri ya da "ülkeden çıkarılmaları" için hedef gösterilmelerini bir müeyyideye bağlamıyor. Zafer Partisi'nin kampanyası da bu gri alan üzerine yerleştiriliyor.
Mülteciler ve "istenmeyen kişiler"
Özdağ, kampanyasına yurttaşlardan "sınır dışı edilmesini istedikleri Suriyelilerin adlarını vermelerini" isteyerek başladı. "Mültecilerin ülkelerine gönderilmeleri" için IBAN numarası verip "bağış" talep ederek kampanyasını sürdürüyor. .
Özdağ, ekonomik ve siyasal nedenlere dayanan hayat pahalılığı ve yoksulluğu ülkedeki mültecilerin varlığına bağladığı temel propaganda tezlerinde de "Ülkemize 13 milyon sığınmacı ve kaçak geldiği"ni, "bu kişiler[in] barınma, ulaşım, sağlık ve gıda talebini arttırdı[ğını], sığınmacılara ve yabancı ülkelere her yıl 17 milyar dolar yardım yapıl[dığını]" ileri sürüyor.
Oysa Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin tespitlerine göre 2022 yılında Türkiye'deki Suriye'li geçici koruma statüsündeki kişi sayısı 3,7 milyon dolayında. Türkiye'deki ekonomik krizin sorumluluğunun "geçici koruma statüsü"ndeki kişilerin varlığına bağlanması, bu nüfusun önemli bir bölümünün üretimde yer alması dolayısıyla da gerçeklerle örtüşmüyor. Türkiye'nin 2022'de sağladığı dış yardım miktarı da iddia edilenin yarısı kadar.
Özdağ'ın başlattığı kampanya, toplumu Türkiye'ye mülteci akınının gerisindeki temel dış politika, savunma ve güvenlik tercihlerinin arkasındaki gerçeklerden uzaklaştırıyor. Ancak, Zafer partisi, bu gerçeklere ve başka tercihlerin mümkün olduğuna dikkat çekenlere "Şam otobüsü"nü işaret ederken, başka bir gerçeği, anketlerde görünen desteğinden çok daha büyük bir sorunu, bir seçim güvenliği sorununu temsil etmeye başladığını ortaya koyuyor.
(AEK)