Çorum Hitit Üniversitesi’nden Eylül 2014’te işten atılan akademisyen Oya Yağcı, bir buçuk yılı aşan hukuki mücadelesi sonucu göreve iade hakkını kazandı.
bianet’e konuşan Oya Yağcı, bu süreci dayanışma ile atlattığını anlattı. Üniversitelerdeki sorunlara ve benzer durumda çok sayıda insan olduğuna dikkat çekti.
Akademisyenlerin bildirisine gelen tepkilerle zorlu bir sürecin daha başladığını, bu süreçte çok daha fazla mücadeleyi büyüterek hareket etmek gerektiğini söyledi.
Bir buçuk yıl sonra gelen karar
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğretim görevlisi Oya Yağcı Eylül 2014’te isimsiz bir ihbar mektubuna dayanarak altı yıl çalıştığı üniversiteden atanma kriterlerine uygun bulunmadığı gerekçesiyle işten atıldı.
Çorum İdare Mahkemesi Oya Yağcı’nın açtığı davada “yürütmeyi durdurma” istemini reddetti.
Oya Yağcı İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti. İtirazı değerlendiren Kırıkkale Bölge İdare Mahkemesi dosyayı esastan görüşülmek üzere Çorum İdare Mahkemesi’ne iade etti.
25 Şubat 2015 duruşma görülen duruşmada Mahkeme işe iade talebini gerekçesiz reddetti. Danıştay’a taşınan dosyada yanıt 12 Ocak 2016’te geldi. Danıştay 8. Daire dosyayı inceleyerek göreve iade kararı verdi. Kararın ardından gelen atanma yazısıyla Yağcı, 15 gün içinde işe başlayacak.
Bu sırada oluşan hak kayıplarına karşı hukuki mücadelesi sürüyor.
“Bir anda işsiz ve niteliksiz sayıldım”
Oya Yağcı, işten çıkarılma sürecinde yaşadıklarını şöyle aktardı:
“İşini yapan, akademik görevlerini yerine getiren bir insandım. Çorum’dayım, kira ödüyorum, borçlarım var. Yıllarca emek sarf ettiğiniz bir alanda bir anda ‘Sen niteliksizmişsin, işimize yaramıyorsun’ diye kapı ön konuyorsunuz. Neden, niçin, nasılın açıklaması yok.
“Bir anda işsiz ve niteliksiz sayılıyorsunuz. O yüzden davayı çok önemsedim.”
“Dayanışmanın önemini gördüm”
İşe iade için geçen yargı sürecinde de haklılığına inanmasına rağmen hukuki açıdan tedirginlik yaşadığını anlattı. Davanın sonucunun kendisi için önemli olduğu gibi benzer durumdakiler için de moral olacağını söyledi.
“Davanın sonucu sadece işe dönmek açısından değil yapılan haksızlığın tespiti açısından çok önemliydi. Hakkımın iade edilmiş olmasına maddi koşullardan ziyade duygusal olarak tatmin oldum.
“Benimler benzer durumu yaşayan çok insan var. Zaman içinde insan neredeyse haksızlık haline inandırılıyor. Bu süreçte Deniz Kimyon’un ve diğerlerinin iyi haberleri bana moral oldu, benim davayı kazanmam da benzer süreci yaşayanlara moral olacak.
“Dava sürecinde sendikadan, arkadaşlarımdan çok büyük dayanışma gördüm. Dayanışma ile çok fazla yara almadan beklediğim sonuca ulaştım, bu açıdan şanslıyım.
“Savunduğun hayat, var olma biçimimiz neyse, ödünsüz biçimde yola devam etmek lazım. Belli aşamalarda yeniliyoruz belki yolumuzdan dışlanıyoruz ama bir şekilde sonuç alıyoruz.”
“Üniversiteler F tipine dönüştü”
İşe iade davasını kazandı ancak başta iş güvencesi olmak üzere üniversitelerdeki sorunlar sürüyor. Yağcı’nın da imzası olduğu “Bu suça ortak olmayacağız” adlı bildirinin ardından YÖK’ün “gereği yapılacak” açıklaması da bu sorunu gündeme taşıdı.
Yağcı, üniversitelerdeki mevcut durumu ve son yaşananların etkisine dair şöyle dedi:
“Artık üniversiteye bilim üretilen, özgür tartışmaların olduğu yer olarak bakmıyorum. Tecrit, yoksunlaştırma, izolasyon, standardizasyon ve büyük bir gözaltı var. Üniversite her anlamda F tipi yapıya dönüştü.
“Performans sistemi uygulanıyor, Üniversite kanunu ile devlet memurları kanunu arasında çalışanın lehine değil aleyhine olacak işlemler yapılıyor.
“Böyle bir ortamda değil bilim üretme, makale bile yazmıyorsunuz. Yapacağın araştırmaya bile performans niteliği ile bakıyorlar. İşten atıldığım dönemde tezimi bitirdim. Çalışırken ders yükü, danışmanlıklar, idari görevler bir de çok ciddi örtük bir mesaiye zorlama var her yerde. Akademianın özerklik unsuru hükümsüz bence bu koşullarda.
“Taşra akademilerinde buna ek olarak yoğun bir baskı var, şehirdeki varoluşunuzla da gözaltındasınız. Son yaşananlardan sonra özellikle taşra üniversitelerine daha çok ilgi göstermek gerekli. İnsanlar orada çok yalnızlar. Metne imza atmak isteyen ama yoğun baskıdan dolayı atamayan bir sürü insan biliyorum. Orada mücadelenin rengi farklı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nden imzacı arkadaşlar yerel basında hedef gösterilmesi buna örnek.
“Zorlu bir süreç başlıyor ama bu süreçte mücadeleyi büyüterek hareket etmek gerekiyor.” (BK)