Haberin İngilizcesi için tıklayın
İYİ Parti Antep Milletvekili Hüseyin Filiz, Milli Eğitim ile Ulaştırma ve Altyapı bakanlıklarının 2022 yılı bütçe görüşmelerinde üniversitelere ayrılan bütçeye ilişkin açıklama yaptı.
Filiz, “üniversitelerin bütçelerinden fiziksel imkanlarına, eğitimden araştırmaya, öğrencisinden öğretim üyelerine, asistanından rektörüne kadar sorunlar yumağı içinde olduğunu” belirtti.
TIKLAYIN-"Akademik niteliği düşük rektör üniversiteyi geriye götürüyor"
“Türkiye'de 127 devlet üniversitesinin toplam bütçesinin 57 milyar 740 milyon lira olduğunu” vurgulayan Filiz, "Bu miktar, İngiltere'de sadece Oxford Üniversitesi'nin bütçesinin üçte 2'si kadardır. Bu yoksulluk bütçesiyle üniversitelerimiz ne yapabilir, gelişmiş ülke üniversiteleriyle nasıl yarışabilir?" dedi.
- Oxford'un yaklaşık 25 bin öğrencisi var, 7 binden fazla da akademisyen bulunuyor. Oxford'un 2021 bütçesi 3.3 milyar dolar.
- Boğaziçi Üniversitesi'nde tüm kampüsleri dahil 15 bin öğrenci, 800 akademisyen bulunuyor. Devletin 2021'de ayırdığı bütçe, 45 milyon dolar.
TIKLAYIN-"Türkiye, Dünyadaki Üniversiteler Sıralamasında İlk 1000'e Bile Giremeyecek"
Türkiye'de öğrenciye en çok kaynağı özel üniversiteler ayırıyor. Mesela; YÖK'ün "Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu"nde "Öğrenci Başına Cari Gider" bölümünde ilk sırada Koç ve Sabancı Üniversiteleri yer alıyor.
Devlet üniversitelerinde öğrenciye ve akademik çalışmalara ayrılan bütçe gün geçtikçe düşüyor.
Bütçenin yanı sıra son yıllarda oldukça tartışma konusu olan üniversite rektörlerinin akademik performanslarına ilişkin de değerlendirme yapan Filiz, "Rektörlerin bir kısmının uluslararası yayını yok, bir kısmının hiç atfı yok. Üniversitelerde kurulların bir önemi ve yetkisi kalmadı, rektör birçok fakülte dekanlığına vekalet ediyor veya aynı kişilere sayısız görev veriliyor" dedi.
"Rektörlerinin 68'nin uluslararası hiç yayını yok"
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi-Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı (ÜNİAR) Direktörü Prof. Dr. Engin Karadağ, 2019 yılında "Türkiye'deki Üniversitelerin Gelişimi" başlığı altında yaptığı araştırmada "Türkiye'nin dünya üniversiteleri sıralamasından ilk 500'ünden düştüğünü ve böyle devam etmesi halinde ilk binde dahi yer alamayacağını" ifade etmişti.
Karadağ, çalışmasına ilişkin 2019 yılında bianet verdiği röportajda, "Türkiye'de yükseköğretim eğitim zaten kötü bir noktada daha da çok korkunç bir noktaya gidecek" vurgusu yapmış ve şöyle demişti:
"Türkiye'de üniversite rektörlerinin 68'nin uluslararası hiç yayını yok. Yayınlarını sadece Türkiye'de yapmışlar. 71 rektörün ise; yaptıkları araştırmalara hiç atıf yapılmıyor. Bunun nedeni liyakatın olmaması. Siyasi yapı kendine yakın insanları rektör olarak atıyor ama bari akademik kariyeri olan nitelikli insanları atasınlar.. Bugün 68 rektörün yayını olmadığını söylüyoruz; buna 10'ar yirmişer eklenerek katlanacak".
Üniversitelerin kalitesi düşüyor
Bilim Akademisi'nin 2019-2020 yılı Akademik Özgürlükler Raporuna göre ise; rektörlerin ve dekanların liyakata göre atanmadığı vurgulanmıştı. Raporda bu durumun üniversitelerdeki eğitim kalitesini düşürdüğü ve beraberinde ifade edilmişti.
Raporda, "Akademik nitelikleri düşük olan rektörler tarafından yönetilen üniversitelerin istisnasız tümü, bu rektörlerin göreve gelmesinden itibaren iki yıl içinde hem URAP (Akademik performansa göre üniversite sıralaması) sıralamasında hem de genel olarak bilgi üretiminde aşağı sıralara düşmüştür.
Yani, akademik nitelikleri yetersiz rektörlerle beraber bu üniversiteler hem ulusal hem de uluslararası sıralamalarda kötü değerlendirilmiş ve bilgi üretimi niteliksel ve niceliksel olarak azalmıştır." (RT)