Bursa Büyükşehir Belediyesi, yalnızca Türkiye'deki hak örgütleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerini değil, aynı zamanda İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW, Human Rights Watch) ve Uluslararası Af Örgütü, (UAÖ) (Amnesty International) gibi hak arama örgütlerinin temsilcilerini de davet ederek, çok sayıda insan hakları savunucusuna ev sahipliği yaptı.
İnsan hakları aktivistlerinden başka kamu çalışanlarının da izlemesi istenilen ve Kervansaray Termal Oteli'nde düzenlenen sempozyuma, Bursa'dan 100 kadar öğretmen, Bursa emniyetinden 50 - 60 polis ve diğer kamu görevlileri dinleyici olarak katıldı; katılımcı sayısı 750'ye ulaştı.
İnsan hakları örgütlerinin kamu otoritesi, hükümet ve devlet politikaları yanında kendilerine de eleştirel gözlüklerle baktığı sempozyumda İnsan Hakları Açısından Türkiye, Öncelikli Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Uluslararası Sistem ve İnsan Hakları - Sorunlar ve Yeni Araçlar -, İnsan Haklarının Geleceği konulu dört ana başlık çerçevesinde tartışıldı.
"Öteki"nin hakkına sahip çıkılmalı
İki gün süren tartışmalarda;
* Türkiye'de AB uyum paketleri çerçevesinde olumlu düzenlemeler getirilmekle birlikte, sorunların uygulamaya yansımadığı,
* Yasal reform sürecinin sürdürülmesi gerektiği,
* Yargıda köklü bir reform ihtiyacı olduğu,
* Yapılan yamalara karşın 82 Anayasasının insan hakları alanında en önemli engeli teşkil ettiği ve değişmesi gerektiği,
* Laiklik ve milliyetçilik kavramlarının kişi temel hak ve özgürlüklerini engellediği,
* Başörtüsü sorununun AB İlerleme raporları başta olmak üzere ihmal edilen bir sorun olarak devam ettiği,
* AB ülkelerindeki insan hakları ihlalleri,
sunulan tebliğlerde ve tartışmalarda üzerinde durulan en önemli konular oldu.
Toplumda polarizasyonun önlenmesi için "öteki"nin hakkına sahip çıkılması ve insan hakları örgütlerinin daha etkin bir işbirliği oluşturması gereği, katılımcı politikalar geliştirme ihtiyacı, insan hakları mücadelesinde demokratik devlet yaklaşımından çok demokratik toplum anlayışının yerleşmesinin önemi, tebliğlerde öne çıkan görüşlerdi.
İnsan Hakları Açısından Türkiye
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Başkanı Hikmet Şahin'in açış konuşması ile 11 Aralık Cumartesi günü başlayan Sempozyumun ilk oturumuna Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdoğan başkanlık yaptı.
Oturumda, İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Eski genel Başkanı Yılmaz Ensaroğlu "AB Uyum Paketleri/İnsan Hakları Reformları", Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Siyasi İşler Danışmanı Sema Kılıçer "AB İlerleme Raporu ve İnsan Hakları Sorunları", İnsan Hakları Örgütü (HRW) Türkiye, Avrupa ve Orta Asya Masası Şefi Jonathan Sugden "Uluslararası Alandan Türkiye'ye Bakışlar" adlı tebliğleri sundular.
UAÖ Türkiye Masası Şef Yardımcısı James Logan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Erdem Denk, ve gazeteci Ragıp Duran'ın müzakereci olarak katıldığı ilk oturumda, Ensaroğlu, Sugden ve Logan son yasal düzenlemelere karşın, insan haklarına ilişkin sorunların uygulamada devam ettiğini ifade ettiler.
Ensaroğlu, sorunlu yasa maddelerinin üzerinde, defalarca ve her uyum paketinde bir değişiklik yapıldığını, ancak sorunlu yasaların sorunlu olmaya devam ettiğini örneklerle açıklarken, mevcut paketlerin ciddi araştırma yapılmadan, geçekten sorunun çözülmesi yerine mevcut eleştirilerin nasıl bertaraf edileceği konusu dikkate alınarak hazırlandığını söyledi.
Sugden ve Logan, düşünce özgürlüğünü kısıtlayan 159 uncu madde üzerinde bazı değişiklikler yapıldığını ancak TCK 302 inci madde ile bu değişikliklerin dejenere edildiğini anımsattı.
AB İlerleme Raporlarının nasıl hazırlandığı konusunda arka plan bilgisi veren Sema Kılıçer, yoğun bir emek gerektiren ve bir çeşit röntgen çekme diye nitelendirilebilecek raporların yalnızca siyasi kriterleri değil aynı zamanda ekonomik kriterleri de içerdiğine dikkat çekti. Kılıçer, raporların gerek resmi kaynaklı bilgilerin, gerekse sivil toplum kuruluşlarının görüşleri temel alınarak hazırlandığını, bir yandan da sürekli değişen AB müktesebatıyla uyumun değerlendirildiğini anlattı.
Son AB ilerleme Raporunda başörtü sorununun yansıtılmadığı şeklinde katılımcılardan gelen bir eleştiriyi yanıtlayan Kılıçer, sorunun herşeyden önce Türkiye'de ve laik devlet tanımı içinde varolduğunu kaydetti ve başörtü konusunun Türkiye'de sorun halindeyken AB'den bu alanda çözüm beklemenin bir anlamda haksızlık olduğunu söyledi.
Öncelikli Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbaş başkanlığında yapılan Sempozyumun 2. oturumunda, MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Öncelikli İnsan Hakları Sorunları, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş İnsan Haklarının Geliştirilmesi için Gerekli Yasal Düzenlemeler ve Ankara Üniversitesi'nden Vahap Coşkun, İnsan Haklarının Korunması ve Yargı konularında birer tebliğ sundu.
Coşkun, Türkiye'de insan haklarının korunmasında yargının en fazla direnç gösteren kurumların başında geldiğine dikkat çekerek, yargının yürütmeden ve devletten bağımsız olmadığını kaydetti.
Ayhan Bilgen, Türkiye'de neyin hak olduğunu belirleyebilmenin neyin suç olduğunu belirlemekten daha zor olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında, insan hakları mücadelesi önündeki öncelikli sorunun "tehdit tanımlamaları" olduğunu ifade etti.
Av. Yusuf Alataş da Anayasadan başlayarak, siyasi partiler yasası ve yargı sisteminin değişmesi gerektiğini vurguladığı konuşmasında kültürel hakları azınlık haklarını engelleyen düzenlemelere dikkat çekti; Terörle Mücadele Yasası'nın tamamen kalkması gerektiğini söyledi.
Düşünce Suçuna (!) Karşı Girişim'den Şanar Yurdatapan, İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı Orhan Kemal Cengiz 2. oturumun müzakerecileriydi.
Uluslararası Sistem ve İnsan Hakları - Sorunlar ve Yeni Araçlar
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği sempozyumun 12 Aralık Pazar günü, Dr. Ali Bayramoğlu başkanlığında devam edilen 3. oturumunda ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan D. Dağı İnsan Hakları, Küreselleşme ve Uluslararası Politika, Av. Orhan Kemal Cengiz Bir Koruma Mekanizması Olarak AİHS ve AİHM, UAÖ Avrupa ve Orta Asya Program Müdür Yardımcısı David Diaz-Jogeix AB ve İnsan Hakları başlıklı birer tebliğ sundu.
Av. Orhan Kemal Cengiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) mülkiyet, yaşam hakkı, işkence yasağı, kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, cezaların geriye uygulanamazlığı, özel hayata müdahale gibi çok çeşitli hak alanlarında bugüne dek son derece güvenilir kararlar aldığını, ancak AİHS'nin din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 9. ve örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesine geldiğimizde aynı güvensizlik duygusunun başladığını anlattı.
AİHM'nin Leyla Şahin ve Refah Partisi'nin kapatılmasına ilişkin kararlarında oryantalist bir bakış sergilediğini düşünen Cengiz, AİHM'nin, Türkiye'deki siyasi kültürü anlayamamasından kaynaklanan isabetsiz kararlar aldığını söyledi.
Oturumun tartışmacıları,Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Günal Kurşun, TESEV Araştırmacısı, hukuk doktoru Dilek Kurban ve hukukçu Salih Efe idi.
İnsan Haklarının Geleceği
İkinci günün dördüncü ve sempozyumun son oturumu, İnsan Haklarının Geleceği, yine Dr. Ali Bayramoğlu başkanlığında tartışıldı.
Hacettepe Üniversitesi'nden Dr. Levent Korkut Devlet-İnsan Hakları İlişkisi/İnsan Haklarının Kamusal Örgütlenmesi başlıklı tebliğinde Türkiye'de oluşturulması son günlerde gündeme gelen Ombudsman ve Ulusal İnsan Hakları Kurumu'na ilişkin bilgi verdi. Dr. Korkut, adı geçen kurumların devletten ve yürütmeden bağımsız, özerk yapıda olması gereğine işaret ederek, bu ilke dışında yapılacak her türlü deney ve girişimin geri adım olacağını ifade etti.
İnsan Hakları Örgütleri bundan sonra Ne Yapmalı? başlıklı tebliği sunan, İHD Eski genel Sekreteri Feray Salman, insan hakları meselesinin 8 saatlik bir iş değil, ama bu alanda mücadele edenler için bir yaşam biçimi olduğunu anlattı. Salman, insan hakları kuruluşlarının mağduriyetler üzerine kurulu hiyerarşik ilişkiler yapısından çıkıp, mücadelede ortak kesenler üzerinde işbirliği yapması gerektiğine dikkat çekti. Salman toplumdaki şiddet kültürün ortadan kaldırılması ve ortak mücadelelerin stratejik biçimde belirlenmesi gereğine işaret etti.
Yine aynı başlık çerçevesinde sunum yapan Helsinki Yurttaşlar Derneği Proje Koordinatörü Emel Kurma, "benim için insan hakları meselesi siyasetin ta kendisidir" diye başladığı konuşmasında insan hakları meselesinde en büyük meydan okumanın meseleyi toplumsal ve sürekli bir talep olarak içselleştirmek olduğunu ifade etti. Hak ihlallerinin yalnızca dikey anlamda devlet toplum ilişkisinde değil, aile içi şiddet gibi yatay düzeyde de gerçekleştiğine dikkat çeken Kurma, "tüm bu alanları görmek ve yüzlemek zorundayız" dedi.
Aynı oturumun konuşmacılarından Sakarya Üniversitesinde Yard. Doç.Dr. Hamza Al, Katılımcı Demokrasi ve Yerel Yönetimlerin İnsan Haklarına Katkıları başlıklı tebliğinde, Türkiye'de insan hakları mücadelesinde yerel yönetim sisteminin zayıflığından kaynaklanan sorunlar olduğunu savundu. (YS/EÜ)