Gençler yapılan törenlerin kendileri için anlamlı olmadığını düşünen pek çok gencin öne çıkan düşünceleri şöyle:
* 19 Mayıs törenleri demek "genç olanların genç olmayanlara gösteri yapması" demek.
* Dindar ve laik kesimi İslamcı ve Kemalist diye cepheleştirerek uzlaşmayı yok ediyorlar.
* Farklılığın bölünme olarak algılandığı Türkiye'de gençler korkuyor. Bayram kutlamak içinse korkmamak gerek.
"Arkadaşlarıma -ülkeyi koruyacaklarına dair- yemin ettirdim"
Hayriye Çelikbilek ortaöğretim 8. sınıf öğrencisi. Bu sabah okuluyla birlikte bayram törenlerine katılmış. Öğleden sonra üniversite öğrencisi kardeşi Ayça Çelikbilek'le birlikte alışveriş yapmak için gezinirken karşılaştık Hayriye'yle.
törene "sesi arkadaşlarına göre daha gür çıktığı için" zorla katılanlardan olduğunu söyleyen Hayriye töreni şöyle anlatıyor:
"Her zamanki gibi klasik bir şekilde kutlandı. Ben 'Gençliğin Atatürk'e Cevabı'nı okudum. Okul arkadaşlarıma 'ülkeyi ne şartlarda olursa olsun koruyacakları'na dair yemin ettirdim. Ama bayram havasına giremedik. Bunun nedenlerinden biri bahsedilen içtenliği hissetmememizden olabilir."
Hayriye Atatürk'ü "siyasi deha" olarak tanımlıyor ancak okulda ezbere eğitim sistemi olduğunu düşündüğü için bu "siyasi deha"yı anlamanın ve öğrenmenin zor olduğu kanısında.
"Sınavda öğretmenimiz 'Cumhuriyetin kuruluş tarihi'ni sordu. Bazı arkadaşlarım sınıfta büyük bir Atatürk posteri olmasına ve posterde Cumhuriyetin kuruluş tarihinin yazılı olmasına rağmen doğru cevabı bilemediler. Hatta bazıları '19 Mayıs 1919' cevabını vermişler. Zaten 19 Mayıs bayramdan çok ezberlenecek bir bilgiden ibaret."
"Gençlere fikrini soran yok"
Ayça İktisat Fakültesi öğrencisi. "Biz artık bayram kutlamıyoruz" dediğinde genç olduğunu hatırlatıyoruz.
Ayça "Genç olabilirim ama bu durumu değiştirmez. Hatta yıllarca bu bayram törenlerine katıldığımız için de bugün bayram kutlayacak havada değilim. Benim için formaliteden ibaretti" diyor.
Gençlerin sesini duyurabilmesinin güç olduğunu düşünen Ayça, Türkiye'de ne karar alınırsa alınsın, hangi olay yaşanırsa yaşansın kimsenin genç kesimin fikrini sormadığını düşünüyor.
"'Neyse ki ordu var' bile diyemeyiz"
Lise son sınıf öğrencisi Çisem Ecer, "AKP'li hükümetten rahatsız olduğunu ve Cumhurbaşkanının da "onlardan" olabileceği ihtimalini bile aklına getirmek istemediğini söylüyor.
"'Neyse ki ordu var' demek isterdim ama ordunun yönetime müdahale etmesi demek zaten geri kamış bir ülkenin sonsuza kadar geri kalmaya mahkûm olması demek."
"Doğuda gençlik işsiz, göçü çözüm olarak gösteriyorlar"
Hikmet Gezici 19 yaşında, lise mezunu. Taksim'de bir gümüş takı tezgâhı var. "Ben okula giderken de 19 Mayıslar'da törenlerden kurtulmanın bir yolunu bulur, katılmazdım" diyen Hikmet 19 Mayıs'ın kendisi için sıradan bir gün olduğunu ve çok önemli bir anlam taşımadığını söylüyor.
Hikmet, İstanbul'a sekiz yıl önce Bingöl'den gelmiş. Gençlerin doğuda daha fazla sorun yaşadığını söyleyen Hikmet, "Metropolde gençlerin sorunları daha bireysel olabiliyor. Ama orada hayat çok zor ve metropele göçmekten başka çözüm yok. Orada işsizlik ve eğitimsizlik sorunları bu kadar yoğun olmasaydı, metropolde de kapkaç ve hırsızlık bu kadar çok olmazdı. İnsanlar aç kalamazlar. Bu en önemli sorun" diyor.
Hikmet bütün gün çalıştığı için gündemi takip edemediğini söylüyor. 19 Mayıs ve Atatürk konusunda Hikmet'in aklına gelen tek şey başörtüsü sorunu. Hikmet "Tezgâhıma gelen türbanlı müşteriler beni rahatsız etmiyor" diyor.
Ayrılırken "gençlik bayramını kutlamak istiyoruz ama" diyor Hikmet, "Eğer bu bir bayramsa, devletin, hükümetin bayramı, gençlerin ellerinden çoktan alınmış."
"Kimse kimseyi ötekileştirmesin"
Salih Kekeç İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci. Matematik bölümü öğrencisi olan Salih, son zamanlarda yaşananları şöyle değerlendiriyor:
"Danıştay'a yapılan saldırı, ondan önce Cumhuriyet Gazetesine yapılan saldırı... Bütün bu olaylar şoven, ulusçu, faşist, milliyetçi yapının eseri ve Ulusalcı, milliyetçi refleksin yükselmesi tedirgin edici."
Salih, gençlerin belki de bu olaylardan en çok etkilenen kesim olduğunu düşünüyor. Çünkü Salih'e göre dindar ve laik kesim İslamcı ve Kemalist kılıfına sokulmaya çalışılıyor. Cepheleşmenin üniversitelerde daha katı olduğuna dikkat çekiyor Salih: "Halbuki biz bir arada sorunsuz yaşayabiliyoruz. Kimsenin aslında cepheleşmek istediği yok."
Laik kesimin son dönemde yaşadığı saldırılar karşısında düşünmeden tepki verdiğini söyleyen Salih, bu durumu "tehlikeli" olarak yorumluyor.
"Bu saldırıların karşısında askerli, bayraklı gösteriler yapmak anlamsız. Laik kesim karşı taraf için 'tehlikenin farkında mısınız, İslami rejim kapıda?' diyor ama sözü edilen ve tehlike diye tanımlanan radikal kitle azınlık. Bu demeçle ılıman ve muhafazakâr kitleyi de bahsettikleri radikalliğim içine sokacaklar."
"Yan yana mücadele edebiliyorsak..."
Terörün, şiddetin yanlış bir şey olduğunu savunan Salih, çözüm olarak "farklılıklarla bir arada yaşamayı öğrenmek" gerektiğini söylüyor ve Savaş karşıtı hareketin içinde İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum Der) ile sosyalist bir örgütün yanyana mücadele edebildiği örneğini veriyor.
"Ben seni ötekileştirirsem, sen beni ötekileştirirsen uzlaşamayız. Uzlaşma da toptan tüfekten değil sivilleşmeden geçer."
"Genç siviller rahatsız"
İlhan Döğüş üniversite öğrencisi ve "Genç siviller rahatsız" metnini hazırlayanlardan. Amaçlarının milliyetçi otoriteye karşı daha barışçı bir yol aramak olduğunu söyleyen İlhan, "empati kurmanın" önemli olduğunu savunuyor.
19 Mayıs Gençlik Bayramı'nın devletin kendini meşrulaştırması için bir fırsat olarak tanımlayan İlhan, "Gençlerin sorunları çözülmeden ve barış olmadan bu bayramın kutlamaktan yana değiliz"
İlhan, gençliğin sorunlarını kendince şöyle anlatıyor:
"Gençlik işsiz, gençlik gelecekten umutsuz, gençliğin kültürel sorunları var. Gençliğin ifade sorunu var. Farklılığın bölünme olarak algılandığı Türkiye'de gençler korkuyor. Bayram kutlamak için korkmamak gerekiyor"
"Şeriat düşüncesi kaygılandırıyor"
Burcu Atalaysoydan ve Senem Aydıner lise öğrencileri. Sabah okulda İstiklal Marşını okuyarak tören yaptıklarını söyleyen Senem ve Burcu kendilerini "Atatürkçü gençler" olarak tanımlıyor.
"19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor bayramında Atatürk'ü anmak dışında her şey yapılıyor" diyen Senem sabahki törende İstiklal Marşını türbanlı bir öğrenci okudu. Öğretmenimiz de 'kalpten söylüyorsa sorun yok' dedi. Bu nasıl iş anlamıyorum" diyor.
"Başörtüsü beni rahatsız etmiyor ama meclis başkanı hala laikliğin tanımını yapamıyorsa ortada bir sorun vardır" diyen Senem başörtülü insanların her geçen gün çoğaldığını gözlemlediğini ve bu durumun şeriat rejimini aklına getirdiği için onu kaygılandırdığını ifade ediyor. (EZÖ/EK)