Gilmartin'in yaşadığı bunalımlar, depresyonlar ve uykusuz geceler, Irak savaşına katılan askerlerin çoğunun zihinsel ve ruhsal olarak ödedikleri bedelin sadece bir örneği.
Bu savaşta, 1991 Körfez Savaşından daha fazla asker daha fazla şiddete maruz kaldı. Savunma Bakanlığı'nın Sağlık Merkezi yöneticisi Charles Engel, "Bu son savaşın süresi ve şiddeti daha fazla psikolojik probleme neden olabilir" dedi.
ABD Ordusunun yüzde 35i dışarıda
Ordu, askerlerin yaşadığı gerginliği azaltmak için doktor ve psikologlarıyla büyük bir çaba harcıyor. Tedavinin travmatik stresleri, şiddet eğilimlerini ve boşanmaları azaltacağına inanılıyor.
Ordunun görevde olan asker sayısı 1980'den beri yüzde 40 azalırken, deniz aşırı ülkelerdeki görevlerde kullanılan asker sayısı büyük bir oranda arttı.
Yaklaşık 370 bin asker, ordunun yüzde 35'i,dünyanın 120 ülkesinde aktif görevde, bu da askerlerin ve ailelerin yaşadığı sorunların en büyük nedeni.
Batson hemen koştu
Baston suçluluk duyuyor, öfkeli ve hüsrana uğramış; normale dönebilmek için gittiği klinikte sırasını beklerken sürekli kurtaramadığı askerlerden söz ediyordu.
Nisan ayının 3'ünde gece yarısı aniden büyük bir patlama ile yer sallandı, bu bir düşman saldırısı değildi, bir Amerikan pilotu 250 kiloluk bir bombayı, yanlışlıkla, bölüğünden 500 metre kadar uzakta, Kabala'nın kuzeyinde düşürmüştü.
Batson hemen yaralı askerlere yardım etmek için koştu ama, üç asker kısa sürede hayatını kaybetti.
Batson "Bütün hayatım boyunca düşmanı yok etmek için eğitildim, askerlerim ordaydı, fakat yeteneklerimi kullanıp onları kurtarabilmek için hiçbir şey yapamadım, çok çaresizdim" diyor.
Batson hala bu trajik kaybı düşünüyor.
Soru sorma, dinle
Travma Sonrası Hastalıklar Ulusal Merkezi Müdür Muavini Brett Litz, "savaş masumiyetin bozulmasıdır diyor. Bir inanç ve ahlak meselesidir doğru ve yanlışla ilgilidir. Bazıları bunu gelişim olarak görürken bazılarında çok derin etkiler bırakır, bu gelecekle ilgili ne hissettiğinle, dünyanla ve insanlarla ilişkilerinle ilgilidir.
Stratejik Tertibat Müdürü Susan Wilder, askerlerin en çok ailelerinin olan biteni öğrenince haklarında ne düşünecekleri konusunda endişelendiklerini anlatıyor, dolayısıyla ailelere çocuklarını zorlamamaları için uyarıyor ve sadece gençleri dinlemelerini öneriyor.
Vietnam Savaşı gazisi ve savaş stresi uzmanı Spencer Campbellin anlatımı da Wilder destekliyor: "Savaşta daha önce düşünemeyeceğin bir çizgiyi geçiyorsun ve kendi kendine soruyorsun: Eğer karım burada yapabileceklerimi bilseydi beni hala sever miydi ya da ben tüm bunları yaptıktan sonra çocuklarımı nasıl yetiştiririm?"
Albay Cambell ekliyor: "Askerler öldürmekle görevliler; fakat ölümle birlikte yürürken bile hala hayatın bir anlamı olmalı."
Savaşta görev alan ve ölümle yüz yüze gelen askerler kişiliklerindeki değişimle ve artık kim oldukları sorusuyla baş etmek zorundalar.
Drago döndü, eşi orada
Irak savaşından dönen John Dragoonun derdi biraz farklı; çünkü, eşi Andrea hala savaş bölgesinde: "O eve geri dönünceye dek hiçbir şeyden zevk alamayacağım."
Dragoo'lar gibi orduda görevli çiftlerin oranı yüzde 5i buluyor. Bu hem avantaj hem değil, sorunlar farklı özetle. Ayrılıklar daha da uzun sürebiliyor, çocuklar hem anne hem baba yolu gözlüyor. Çiftlerin benzeri şeyler yaşaması birbirlerini anlamalarını kolaylaştırıyor.
Sosyal çalışmacılar savaştan dönen aileleri 6 hafta, 10 hafta ve 4 ay sonra olmak üzere üç kez ziyaret ediyorlar.Bu danışmanlığın önemli bir nedeni askerlerin kariyerlerini riske atmaktan korktukları için problemlerini gizlemeleri.
Dönüşte iyi baba, iyi eş olabilmek!
Bayan Wilder "Askerlerimize savaşa gitmelerini söyleyip,döndüklerinde bir düğmeye basarak eskisi gibi iyi kocalar ve iyi babalar olmalarını bekleyemeyiz" diyor.
Bütün bu problemler beraberinde büyük bir utanç duygusu getiriyor, bazı askerler,kendilerini bu değişimlerin tehdidi altında hissederek,tedavinin özel hayatlarına girmek olduğunu ve gelecekte askeriyedeki durumlarını etkileyeceğini düşünüyorlar ve bu nedenle danışmanlığı reddediyorlar.
Eve dönüş hem askerler hem de aileleri için büyük bir mutluluk, umut ve gelecek beklentisi anlamına geliyor. Ne var ki; bir süre sonra çiftler hayatı yeniden kurmanın zorluklarıyla yüz yüze geliyorlar. Çoğu için normal olanın anımsanması çok güç ve zor oluyor.
Hofeller dua ediyor
Asker Christian Hofeller İkiz Kulelere yapılan saldırıdan beri görevde, Afganistan ve Irak'ta bulunmuş, "En zor olanı eve geri dönüş, başta aynen filmlerdeki gibi, havaalanında sizi kucaklayarak, sevinçle karşılıyorlar; fakat filmler karşılaşmanın sonrasında kapalı kapıların ardında ne olduğunu anlatmıyor" diyor.
Hofeller sorularını çözmek için danışmana başvurmuş; halen geride bıraktığı yerlerde olan biteni izliyor, ölü ve yaralıların görüntülerini bir türlü aklından çıkaramıyor: "Her gece yatmadan önce o yüzleri görüyorum; fakat artık onlara iyi uykular diyebiliyorum."
Karısıyla ilişkisini düzeltmek için bir şans daha diliyor, dua ediyor..
Askerler eve aç, yorgun, zayıflamış ve uyku problemleriyle dönüyorlar. Kadınlar da savaştan ve yalnız geçirdikleri günlerden yorgunlar. Bu gerginlik kavga ve boşanmalara yol açıyor.
Babam savaşta mı?
Laura, savaşın kocasını, evdeki kavgaların da kendisini etkilediğini ve değiştirdiğini anlatıyor: "Bir eş olarak siz de evde kendi küçük savaşınızı veriyorsunuz. Belki Irak askerleri, silahlar ve bombalar ile değil; ama dedikodular, korkular, onurunuz ve çocuklarınızla."
Kocası Batson Kuveytteyken oğlu William'ın gelip "Babam savaşta mı?" diye sorduğunu ve ona verebilecek bir cevabı olamayışının çaresizliğini, haberleri izlemekten çıldıracak gibi olduğu zamanları anlatıyor.
Çiftlerin sorunlarını aşmak için tekrar anlaşmanın yollarını bulmaları gerekiyor ama askerler hiçbir zaman eskisi gibi olamıyorlar. Onca riski atlatıp kurtulmuş olmak da askerin hayata verdiği önemi artırıyor ve hayattan daha çok zevk almasını sağlıyor. (AST/PT/NM)
*Ann Scott Tysonın Christian Science Monitora 9 Temmuz 2003te yayımlanan röportajını İngilizceden Pınar Tokur çevirdi.