Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçları bir kez daha eğitim sisteminin eşitsizliklerini göz önüne serdi. Mevsimlik haberler medyada yer aldı: kaç kişi "sıfır çekti", en başarılı/başarısız iller hangileri, "birinci"ler ne dedi... Tepeden bakınca manzara her sene hemen hemen aynı; dershaneye para yatırabilenler, kişiliklerini bir kenara koyup çoktan seçmeli sorular denizine en uzun zaman gömülenler üniversiteye girecek, diğerleri ya şansını seneye deneyecek ya da üniversitenin etrafından dolaşacak. Biz de yere indik, bundan 4-5 sene önce ÖSS cenderesinden geçip üniversite havasını koklayıp taze diplomalarını alanlarla konuştuk. IPS İletişim Vakfı'nın bu hafta İstanbul'da düzenlediği Okuldan Haber Odasına programına katılan beş genç anlatıyor...
Ankara Üniversitesi mezunu Hatice Kaya, ÖSS'yi kazanmakla bir şey başarmadığını düşünmeye başlamış:
"Üniversitenin ilk yıllarında kendimi başarılı görüyordum. Son senelere doğru bir şey kazanmamış gibi hissetmeye başladım. İş kaygısı, bitmeyen bir sınavda olma hali, bir şey başarmamış olduğumu gösterdi bana."
Kocaeli Üniversitesi Sinema-TV mezunu Çetin Ak, ÖSS'nin "eşitsizlikleri derinleştirerek sahte bir iş imkanı vaat ettiğini" düşünüyor:
"Bana göre ÖSS, milyonlarca işsiz gence, o işsizlik dinamiğini, psikolojisini bastırmak, dizginlemek için üniversiteyi kazan, iş bul ümidi vermekten başka bir şey değil. Tabi bunun doğrudan sonucu bu olmuyor. Diğer yandan sınav öncesinde müthiş bir sömürü sistemi işliyor, dershanelere, özel okullara maddi gücü olanlar gidebiliyor ve buna rağmen sınavda düşük puan da alsa özelde okuma hakkı var; ÖSS'nin bu konjonktürde belirleyiciliği kimden yana?"
"İki ÖSS deneyimi de para etmedi"
Kocaeli'den önce Muğla'da tarih okuyan Çetin, tarih öğretmeni olma "hayaliyle" sınava girmiş fakat o dönem formasyon derslerinin kalkması ve maruz kaldığı tarih anlayışının da "hayallerindeki gibi" olmaması onu yeniden sınava itmiş:
"Şimdi sinemadan mezunum, bu yıl yaz-kış staj yaptım ve güvencesiz, kölelik koşullarında çalışmanın zorlukları, sektörün kalbinin İstanbul'da atıyor olması ve haliyle İstanbul'da barınma koşulları dolayısıyla böyle bir şansa sahip olmayışımız beni medya-gazete sektörüne savurdu. Açıkçası, ÖSS deneyimini iki kez yaşamış olmak da -hayallerimi gerçekleştirmekten vazgeçtim- pek para etmedi."
Erciyes Üniversitesi'nden Ali Şaylığ, dönüp bakınca, sadece ÖSS'nin değil, tüm eğitim sisteminin tek yönlü, amaçsız ve dogmatik olduğu görüşünde:
"Teorik birikim, tabiri caizse etiket adına üniversiteye girdim, üniversiteyi de gözümde büyütmüyorum. Paranın hakim olduğu bir düzende işliyor sınav sistemi, ki artık ortaokullara kadar yayıldı, dershaneler daha çok para kazansın, yoksul kesimler okumasın isteniyor."
"ÖSS, parayla kariyer satın almak..."
Gazi Üniversitesi'nden Gülşah Güneş, ÖSS'nin insanları "parayla kariyer satın alan bir sisteme" ittiğini düşünüyor:
"Meslek edinmemiz gerekiyor ve zaten idealden, yeteneklerden yola çıkarak değil, mecburiyetten bir şeyler okumaya çalışıyoruz, dershanelere, özel okullara tonlarca para harcanıyor ve sınav sonrasında en başarılıların reklamları yapılıyor."
İzmir Ekonomi Üniversitesi mezunu Koray Yaşar ise, sorunu ÖSS'de değil, öncesi ve sonrasında aramak gerektiğini düşünüyor:
"Eğer 30 bin kişi sıfır çektiyse sorun liselerde demektir. ÖSS bana aksayan sistemin değneği gibi geliyor, kadrolaşma ve torpil de bunun bir parçası. Sorun değnekte değil, sistemde."(CU/EÜ)