Türkiye’nin ilk kadın üniversitesinin (İnas Darülfünunu) 1914’te Osmanlı döneminde açıldığını biliyor muydunuz?
Peki kadınların yükseköğrenim hakkını, feminist dergilerin büyükannesi sayılan Kadınlar Dünyası dergisinin başlattığı kampanya ve lobi çalışmaları sayesinde kazandığını biliyor muydunuz?
Ya da dünyada en çok kadın akademisyen oranına sahip ülkenin Türkiye olduğunu?
Erkeklerin gözünden ve kaleminden yazılan tarih anlatısında bu verilere yer yok. Bu eksikliği tamamlamaya karar veren İstanbul Kadın Müzesi ve Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu, Osmanlı’dan günümüze akademide kadın tarihini araştırdı. Tarih anlatılarında kendilerine yer bulamayan kadınlara ve akademik alandaki yüzyıllık mücadelelerine ilişkin verileri sergi haline getirdi.
21 Aralık’a kadar İstanbul’daki Yunanistan Başkonsolosluğu Sismanoglio Megaro’da ziyarete açık olacak “Kadınların Üniversitede 100 Yılı - İnas Darülfünunu / Kadın Üniversitesi 1914 – 1919” sergisi, daha sonra Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu’nun üniversite kampüsündeki merkezine taşınacak.
Ama çalışmayı yapanların tüm üniversitelere bir çağrısı var. İstanbul Kadın Kültür Vakfı kurucusu Gülümser Yıldırım ve İstanbul Kadın Müzesi küratörü Meral Akkent, “Türkiye’de kadınların üniversiteye giriş hakkını elde etmelerinin 100. yılında, bu sergi tüm üniversitelere armağanımız olsun istiyoruz” diyor. Sergiyi kampüs koridorlarına taşımak isteyen üniversitelerin İstanbul Kadın Müzesi’yle iletişime geçerek, sergide yer alan parçaların baskıya gidebilecek boyutlarda pdf’lerini edinmesi mümkün.
Bir kadın tarihi sergisi
Sergide Osmanlı’da Kadınlar Dünyası dergisiyle başlayıp, karma eğitime geçiş ve ardından Türkiye’de akademide yüzde 47,5 kadın oranına ulaşan kadın mücadelesini anlatan, infografik olarak adlandırılabilecek parçalar yer alıyor.
1779’dan günümüze kadın dergilerinden örnekler, Kadınlar Dünyası’nın hikayesi, yazarları, yayın politikaları, talepleri, lobi çalışmaları ve Kadın Üniversitesi’nin nasıl açıldığı ve kapandığıyla ilgili detaylı bilgilerin yanısıra ilk kadın inşaat mühendisliği mezunu Türkan Örs Baştuğ, hukuk fakültesi mezunu ilk Türk Yahudi avukat Fani Kohen Motola, tıp fakültesindeki ilk kadın asistan Müfide Küley, ilk kadın dekan Nüzhet Gökdoğan, ilk kadın Ermeni göz hastalıkları profesörü, Osmanlı İmparatorluğu dışında üniversite tahsili yapan ilk kadınlar…
Türkiye’de akademi alanında hem öğrenci hem öğretmen olan kadınların tarihi bu çalışmayla belki de ilk defa hatırlanıyor.
bianet de sergiyi bu Cumartesi biamag sayfalarına taşıyacak.
İlk Ermeni, Rum, Yahudi, Kürt kadın mezunlar, akademisyenler…
Meral Akkent, bir buçuk sene süren çalışmayı şöyle anlatıyor:
“Türkiye’de Kadın Üniversitesi üzerine yapılmış çalışmalar var ama hepsi üniversitenin acıkmasında rol oynayan erkek aktörleri inceliyor. Ama, Serpil Çakır’ın çalışmaları sayesinde, biz biliyoruz ki Osmanlı’da bir feminist hareket vardı. Bu çalışmayla, kadınların yükseköğrenim hakkını kazanma yolunda kadınların bizzat hazırladığı bir tarih süreci ve lobi çalışmalarına değinerek, bize yeni bir perspektif sunacak bir sergi hazırlamak istedik.
“Odaklandığımız diğer bir nokta ise mevcut tarih çalışmalarında kadınlarla ilgili ilklerin Türk ve Müslüman kadınlar üzerinden anlatılmış olmasıydı. Sergi ilk Ermeni, Rum, Yahudi, Kürt kadın üniversite mezunları, akademisyenlerin kim olduğuna da bakıyor. Yapılan seçki çeşitlilik konusunda düşünmeyi ve konuşmayı öneriyor.”
Akademide eşitlikte dünya örnekleri tartışılacak
Kadınların üniversiteye adım atmasının 100. yılını kutlama amacıyla düzenlenen sergiye bir de uluslararası sempozyum eşlik ediyor.
6-7-8 Kasım’da Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek “Akademide Toplumsal Cinsiyet Eşitliği - Uluslararası İyi Örnekler Sempozyumu”nda İtalya, Avusturya, Almanya İsviçre, Norveç, İngiltere, İsveç, Fransa ve ABD’deki üniversitelerden toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve çeşitliliği üniversitenin politikası yapmak için geliştirilmiş programlar, strateji konseptleri ve uygulama örnekleri tartışılacak.
Sibel Irzık ve Ayşe Yüksel, Türkiye’de akademide, alt kademelerde de olsa, yüksek kadın oranlarına rağmen, böyle bir sempozyumun ilk defa düzenlendiğine dikkat çekiyor. Eşit temsile ulaşmak için mücadele verilen diğer ülkelerdeki deneyim ve bilgi birikimin, Türkiye’ye taşımayı amaçlayan konferansta, hem başarılı hem başarısız olmuş örnekler tartışılarak, yol gösterici deneyimler de başarısız uygulama örnekleri de incelenecek.
Örneğin Almanya 2004’te üniversitelerde kadın profesör oranını arttırmak için 15 milyon Avro bütçe ayırmış. Ancak 10 senelik proje tamamlandığında kadın profesör sayısında düşüş olduğu gözlemlenmiş. Oldukça çarpıcı bir örnek. Bu sorunun nedeni, girişimin nasıl engellerle karşılaştığı gibi sorular da sempozyumda cevaplanacak. (ÇT)