Eskişehir'deki Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde yaşanan silahlı saldırı sonrası yapılan olay yeri inceleme çalışmalarının ilk sonuçları açıklandı. Olay yerinde tam 18 kurşun bulundu.
Dün yaşanan olayda üniversiteye elinde tabancayla gelen araştırma görevlisi Volkan Bayar, dört kişiyi öldürmüştü. Volkan Bayar, fakülteye gelen polislere elindeki tabancayla teslim olmuştu.
Saldırıda hayatını kaybedenler Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Mikail Yalçın, Fakülte Sekreteri Fatih Özmutlu, Dr. Öğr. Üyesi Serdar Çağlak ve Arş. Gör. Yasir Armağan'dı.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, yaptığı açıklamada Bayar'ın akademik personel hakkında daha önce "FETÖ'cü" diyerek sözlü tacizde bulunduğunu ve hakkında soruşturma sürdüğünü söyledi.
Basına yansıyan haberlerde üniversite yönetimlerinin bu tür ihbarları işleme koyduğu, soruşturmalar açtığı, bu nedenle ihraçlar yaşandığı biliniyor. Tüm kamu kuruluşlarında olduğu gibi bu ortam akademiyi de etkiliyor.Kutuplaşma ve çatışma artıyor.
"Muhbir vatandaş kültürü"
Bu olay özelde akademik dünyada genelde ise Türkiye’deki bu temel sorunları bir kez daha gündeme getirdi. Bunlardan birincisi özellikle 15 Temmuz darbesi sonrası gelişen “muhbir vatandaş kültürü”. Darbe girişimi sonrası iktidarın Fetullahçı Terör Örgütü / FETÖ olarak adlandırdığı daha önce Paralel Devlet Yapılanması olarak adlandırılan Fetullah Gülen Cemaati’ne yönelik yürütülen operasyonlar, ihbar mekanizmasını hareketlendirdi. OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile tüm kamu kuruluşlarında ve özelde üniversitelerdeki sorgusuz sualsiz yapılan ihraçlar, bu kurumların iç işleyişlerinde büyük sorunlara neden oldu.
Pelin Tuştaş, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, sosyal Bilimler Enstitüsü’nden 8 Şubat 2017’de yayınlanan KHK ile ihraç edilmişti. Araştırma görevlisi olarak çalıştığı üniversitesinin artık tanıyamadığı bir eğitim kurumu haline geldiğini söylüyor.
Pelin Tuştaş: "Bu düzeyde bozulma yeni bir şey"
Silahlı saldırının yaşandığı Osmangazi Üniversitesi’nde daha önce akademisyen, idari personel ya da öğrencilerin silah taşıdığına tanık olup olmadığını sorduğumuzda Tuştaş, “Hayır” diyor.
“Akademik personelin artık silahla okula geldiğini, silahlarını araçlarında bırakıp, hatta yanlarında taşıdığını duyduğumda dehşete düştüm. Osmangazi Üniversitesi benim görev yaptığım dönemde çok demokratik, her şeyin düzgün işlediği bir kurumdu diyemem. Mesela sağcı bir grubun üniversitede demokrat öğrencileri ellerinde bıçaklarla kovaladığı bir olayı hatırlıyorum. Daha sonra saldırganlar hakkında üniversite soruşturma açmamıştı. Bu protesto edilmişti. Ama bu düzeyde bir bozulma yeni bir şey.”
İhbar mekanizması
Tuştaş ihbar kültürünün tüm topluma olduğu gibi üniversitelere de sirayet ettiğini söylüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “FETÖ’cüleri ihbar edin” çağrısını hatırlatıyor Tuştaş, “Ben ihraç edilmeden önce çoktan başlamıştı çalışanların diğerlerini ihbar etmeleri. Ben Barış İmzacısı olduğum için ihraç edildim. FETÖ’cü ihbarıyla karşılaşmadım. Ancak oda arkadaşım için yapılmıştı. Tümüyle asılsız, soruşturmaya bile gerek duyulmadı. Ama biz böylece ihbar mekanizmasının işlediğini öğrenmiş olduk.”
Çaycı neden işten çıkarıldı?
Osmangazi Üniversitesi’nin bugün geldiği durumu bilip bilmediğini sorduğumuzda ise “Çaycıyı işten çıkartmışlar” diyor.
Bunun ne anlama geldiğini anlattığında durum aydınlanıyor. Çaycı FETÖ’den ihbar edildiği için çıkartılmamış; artık çalışanlar birbirleriyle çok konuşmadığı, çalışanların birbirlerinin odasını ziyaret edip sohbet ettiği ortamın kalmaması sonucu çay servisi çok azalmış. Özel bir işletmeya ait olan çay ocağında küçülmeye gidilerek eleman çıkartılmış.
"Mülkiye'de öğrenciler ihbar ediyor"
Tuştaş’a diğer üniversitelerde durum nedir diye sorduğumuzda çok farklı değil diyor. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde benzer bir iklimin oluştuğunu daha yakından bildiğini söylüyor. Diğer verdiği örnek doktora programını sürdürdüğü Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi yani Mülkiye.
“Mülkiye’deki hocalarımız derslerde anlattıkları konular üzerinden baskı altında daha çok. Öğrenciler arasında muhbir olma eğilimi var anlattıklarına göre.”
Devrim Yay: Anadolu Üniversitesi'nde durum farklı değil
Osmangazi Üniversitesi’ne coğrafi olarak yakınlığı dolayısıyla Anadolu Üniversitesi’ndeki durumu ise Çevre Mühendisliği bölümünde 20 yıl görev yapan Yrd. Doç. Dr. Ozan Devrim Yay'a sorduk. Devrim Yay Barış İmzacısı olduktan sonra sözleşmesi yenilenmememişti. Açtığı işe iade davasını kazandı ama 8 Şubat KHK’sıyla ihraç edildi.
Yay, Anadolu Üniversitesi ile ihraç edilişi sonrası çok bağlantısı kalmadığını belirtiyor. “Üniversite’de ihraçlar sonrası iklim tümüyle değişti. Birbirlerini ihbar eden, bırakın konuşmayı selamlaşmaktan korkan bir akademik çevre var. Böyle bir ortamın sorunlu olduğunu söylemeye bile gerek yok.”
20 yıllık Anadolu Üniversitesi kariyeri boyunca hatırladığı tek adli olayın bir öğrencinin dersini aldığı bir hocayı bıçaklaması olduğunu söylüyor Yay, “Tabanca filan aklıma gelmezdi. Mesela bir haberde Osmangazi’de öldürülen dekan yardımcısının da silahlı olduğu ve saldırı sırasında silahını çekemediğini okudum. Bu yaratılan kutuplaşmanın nerelere kadar geldiğini gösteriyor.”
Yüzde 15'i ruhsatsız 25 milyon bireysel silah
Bireysel silahlanma sorunun başka bir yönü. 2017 rakamları silahlanmanın arttığını gösteriyor.
Türkiye'de silah sahibi olmak çok kolay. Yasal olarak 21 yaşını dolduran her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, geçmişte 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanununa muhalefetten ceza almamış olması şartıyla, sağlık muayenesinden de geçip beş yıl silah bulundurma ya da taşıma ruhsatı alabiliyor.
Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın soru önergesini yanıtlayan İçişleri Bakanlığı 2017 yılının ilk üç ayında siviller tarafından kullanılan silah sayısının yüzde 10’luk bir artışla 338 bin 52 olduğunu açıklamıştı.
Bireysel silahlanmaya karşı 1993'ten bu yana mücadele yürüten Umut Vakfı, son raporunu Ocak 2018’de açıkladı.
Umut Vakfı'nın basına yansıyan silahlı şiddet olaylarından derlediği rapora göre 2017'de bir önceki yıla göre yüzde 28, son üç yılda ise yaklaşık yüzde 61 artışla 3 bin 494 bireysel silahlı olay yaşandı.
Türkiye’de bireysel silah sayısı için ise resmi bir veri yok. Umut Vakfı Eylül 2017’de hazırladığı raporda tahmini rakam verdi: Türkiye’de yüzde 15’i ruhsatsız 25 milyon bireysel silah bulunuyor. Bu silahlardan biriyle dün bir üniversitede bir akademisyen dört arkadaşını öldürdü. (HK)
* Fotoğraf: Deniz Açık - Eskişehir / AA