"En çok özlediğim, tabii eşimle birlikte evimde olmak. Tahliye oldum derken tekrar tutuklandığımdan ve hâlâ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılandığımdan, fazla hayal kurmamaya çalışıyorum…”
Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı- iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala 1112 gündür tutuklu.
Silivri Cezaevi’nden t24'ten gazeteci Şirin Payzın’a konuşan Kavala, “Casusluk suçlamasında adı geçen Henri Barkey ile benim özel bir görüşmem olmadı ama Sayın Arınç’ın dediği gibi AKP’li siyasetçilerle yakın ilişkisi vardı” diyor.
"Zaman dilimi telafi edilmesi mümkü olmayan bir kayıp"
Söyleşinin bir kısmı şöyle:
Üç yıldan fazla bir süredir tutuklusunuz, cezaevinde bu kadar kalacağınızı tahmin eder miydiniz?
İlk tutuklandığımda bunun bir değerlendirme hatası olduğunu ve hatanın kısa süre içinde düzeltileceğine inanıyordum. Ancak gelişmeler, yapılanın hukuki bir tasarruf değil, paralel bir cezalandırma uygulaması olduğunu idrak etmemi sağladı. Yeni iddianame zaten tüm bu hukuksuzluğu ve arkasındaki anlayışı aleni hale getirilmiş.
Öyle anlaşılıyor ki yargı mensuplarının bir kısmı, siyasi önceliklerin, evrensel hukuk normlarından ve insanların özgür yaşama hakkının korunmasından daha önemli olduğu anlayışını içselleştirmişler. Üç yıl kısa bir süre değil. Özellikle de belli bir yaşın üzerindeyseniz hayatınızdan alınan bu zaman dilimi telafi edilmesi mümkün olmayan bir kayıp haline geliyor.
Tek bir cümle ile yazılan bu iddianameyi tarif etmenizi istesem ne dersiniz?
Bu, temel hukuk normlarına uygun, suç olan eylemin failini ortaya çıkartmak için hazırlanmış, delil içeren bir iddianame değil, siyasi suçlar işlediğime dair algı oluşturmak amacı ile kaleme alınmış kurmaca türünde bir metin. Tek kelimeyle bir iftiraname.
Üç kez ağırlaştırılmış müebbet nerdeyse darbe girişiminde bulunanlara bile istenmedi; nasıl karşıladınız bu talebi?
İddianamede anayasal düzeni değiştirmek (darbe girişimini desteklemek), hükûmeti devirmek (Gezi’yi organize etmek) ve casusluk suçlamaları birlikte olduğu için bu böyle. Bunun da bir iç mantığı var. Delil yokluğunda her suçlama bir diğerinin kanıtı gibi kullanılmış. Suçlamalar birbirine dayandırılarak benim karanlık işler çevirdiğim algısı yaratılıyor.
"Hukukla inatlaşma tavrı"
İddianamenin ayrıntılarına bakalım. Beraat ettiğiniz Gezi davasında size yöneltilen ve aslında net delilleri olmayan suçlamalar bu iddianameye de girmiş. Nedir cevabınız?
Bu, Gezi duruşmasında verilen beraat kararını boşa çıkarma, bertaraf etme gayreti, hukukla inatlaşma tavrı. Gezi iddianamesini değerlendiren İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komitesi’nin raporunda şöyle bir tespit yapılmış: “Ya iddianameyi hazırlayan savcılar siyasal kuramlaştırmaya o kadar kapıldılar ki kendi kanıtlarını objektif bir şekilde değerlendiremeyecek duruma geldiler ya da bu iddianame dürüstlük kuralı çerçevesinde hazırlanmış bir iddianame değil.”
Yeni iddianame de Gezi iddianamesini hazırlayan iddia makamının elinden çıkma. Gezi iddianamesindeki dış komplo teorisi canlandırılmaya çalışılmış. İlginç olan husus şu:
Gezi iddianamesinde benimle ilgili kurguyu hazırlayanların, hukuksuz biçimde telefonlarımı dinleyenlerin FETÖ üyeliği ile suçlanan emniyet ve yargı mensupları olduğu ortaya çıktı, bu olgu Gezi davasının mahkeme kararında yer aldı. Buna rağmen yeni iddianamede benim FETÖ sorumlularıyla irtibatta olduğum söyleniyor.
"Arınç da ifade etti, Henri Barkey AKP’liler ile yakın diyaloğu olan biri"
İddianamede, darbe teşebbüsü öncesi Henri Barkey ile telefonlarınız Elmadağ ve Taksim civarı aynı baz istasyonlarından sinyal verdiği için, sık sık görüştüğünüz iddia ediliyor? Henri Barkey ile ilişkinizi tam olarak anlatır mısınız?
Benim çalışma ofisim Divan, Hilton, Ceylan, Grand Hyatt otellerinin ortasında, Talimhane’deki oteller adasına adeta bitişik konumda. Yurt dışından şehrimize gelen sayısız insanla telefonlarımız aynı baz istasyonlarından bağlanıyor. Malum, ilk tutuklandığımda bu bilgiye dayanarak 90 saat telefon görüşmesi yaptığımız iddiası ortaya atılmıştı. Bunun gerçek olmadığı anlaşılınca karşılıklı görüşmeler yaptığımız kurgulandı. Çevir kazı yanmasın durumu.
Henri Barkey akademik formasyona sahip, Türkiye ve Ortadoğu üzerine çalışıyor. Kendisi birçok defa hükûmet temsilcilerinin, hükûmete yakın sivil toplum kuruluşlarından konuşmacıların katıldığı konferanslara davet edilmiş. Akademik çevrelerin yanı sıra, Sayın Arınç’ın da ifade etmiş olduğu gibi, AKP’li siyasetçilerle de yakın diyaloğu olan birisi. Ben kız kardeşini tanırım, ama kendisiyle tanışmamız böyle bir konferansta oldu. En son da Ekim 2012 tarihinde yapılan İstanbul Forumu Konferansı’nda karşılaşmıştık. Bunların dışında sürekli irtibatımız vaki değil, ortak bir çalışmamız, hatta özel bir görüşmemiz dahi olmadı. Anadolu Kültür’ün herhangi bir etkinliği ile ilgilenmiş de değil.
İddianamede ileri sürüldüğü gibi, 15 Temmuz darbe girişiminin aktörlerinden birisi olduğundan ve casusluk faaliyeti yürüttüğünden gerçekten şüpheleniliyor olsaydı, devlet kurumları hakkında kritik bilgi edinebileceği kaynakların araştırılması, diyalog içinde olduğu kişilerin ifadelerine başvurulması gerekirdi. Benden temin edebileceği özel bilgi, olsa olsa, Anadolu şehirlerinde sanatçıların faaliyetleri ve risk altında kültürel mirasın durumu olabilir. Üç yıllık soruşturma sonucunda Barkey’in darbe girişimi ile ilişkili olduğuna dair bulunan tek somut delilin otelde bıraktığı öne sürülen Pennsylvania armalı küçük çan olması da soruşturmanın ve iddianın ciddiyeti hakkında fikir veriyor.
Daha önce Gezi eylemlerini düzenlemekle suçlanıyordunuz şimdi de 15 Temmuz darbe girişimini… 15 Temmuz’da ne yapıyordunuz? Bir gün önce ve darbeden sonraki günler ne yapıyordunuz?
Evet, iddia makamı daha mütevazı suçlamaları bana yakıştırmamış. 10-15 Temmuz arasında UNESCO Kültür Mirası Komitesi’nin İstanbul’da büyük bir uluslararası toplantısı vardı, ona katılmıştım. Kültür Bakanlığı Ani’yi Dünya Kültürel Mirası listesine aday göstermişti, biz de bunu destekleyecek çalışmalar yapıyorduk. Henri Barkey ile 18 Temmuz’da Karaköy Lokantası’nda karşılaştığımda, ben kültürel miras konusunda çalışan yabancı konuklarla birlikteydim.
Ne olmuştu? Antep'ten uçakla dönmekte olan iş insanı ve hak savunucusu Osman Kavala 18 Ekim 2017'de Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alındı. 1 Kasım 2017'de de "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma" iddiasıyla tutuklandı. İddianamesi tutukluluğunun 16. ayında 19 Şubat 2019'da hazırlandı. 4 Mart'ta da mahkemece kabul edildi. Osman Kavala'ya birlikte 15 Gezi Direnişi'nden yargılandı. Savcının hakkında müebbet hapis istediği Kavala Silivri Cezaevi'ndeki 840. gününüde beraat etti. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020'deki son duruşmada Kavala'nın tahliyesine hükmetti. Fakat kararın ardından Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması gerekçe gösterilerek yeni bir gözaltı kararı çıkartıldı. 24 saatlik gözaltı süresi dolan Kavala savcılık ifadesinin ardından çıkarıldığı Nöbetçi 8. Sulh Ceza Hakimliği'nce TCK 309 'Anayasayı ihlal'den yeniden tutuklandı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, mahkemenin verdiği beraat kararına istinaden, "Gezi'yi karıştıran malum kişi içerideydi, bir manevrayla beraat ettirmeye çalıştılar" dedi. Karar öncesinde Kavala'nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı dosyadan 11 Ekim 2019'da "Tutuklama tedbiri ölçülü değil" denilerek resen tahliye edildiği ortaya çıktı. Kavala 9 Mart 2020'de bu sefer TCK'nin 328. Maddesi'nden "Siyasal veya askerî casusluk"tan tutuklandı. 20 Mart 2020'de ise 18 Şubat'ta cezaevinden çıkamamasına neden olan 'Anayasayı ihlal'den tahliye edildi. Ancak "casusluk" suçlamasıyla da tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamadı. Osman Kavala'nın tutukluluğunu 10 Aralık 2019'da görüşen AİHM, Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine karar vermişti. Fakat aradan geçen sürede Osman Kavala cezaevinden hiç çıkamadı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Kavala'yla ilgili kesinleşen AİHM kararıyla ilgili Türkiye'ye çağrıda bulundu ve kararın uygulanarak Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi. |
(EMK)