Sanatçı dostlarının Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı, insan hakları aktivisti, iş insanı Osman Kavala için başlattığı vardiyalı açık atölyeyi ziyaret ettik.
Tütün Deposu’ndaki bu dayanışma ve üretim alanında sayısı 150’yi bulan sanatçı 9 Şubat saat 16.00’dan beri dörder kişilik ve iki saatlik vardiyalarla birlikte üretip birlikte vakit geçiriyorlar.
* Kırık bir sandalye üzerine "Ben kırılsam da kimseyi kırmam" yazan bir gazete kupürü yapıştırılmış.
Bu yazının yayınlandığı sırada 74 saatlik vardiya tamamlanmış olacak. Bizim 2 saatlik vardiyasına şahitlik ettiğimiz çalışma dört gün üç gece boyunca hiç aksamadan devam etti.
Sanatçılar neden 24 saat boyunca atölye gerçekleştirdi sorusuyla girdiğiniz sergi alanı, ilk bakışta yanıtı veriyor. İçerisi bir cezaevi görünümüne bürünmüş. Sergi bir bütün olarak da 104 gündür hapishanede olan Osman Kavala'ya bir selam yolluyor.
Her vardiya mekanı, ortaya çıkan anonim işleri, süreçleri ve eylemleri kendilerinden sonra gelenlere teslim ediyor. Bugün aslında vardiyanın son günü ama gidip üretim yapmak ve gezmek isteyen herkese 16 Şubat Cuma gününe kadar 11.00-19.00 saatleri arasında açık olacak.
Mülteci bir çocuğu güldürmek için Osman Kavala'dan sürpriz
Depo’da sadece dört gün geçmesine rağmen çok fazla iş üretilmiş. Duvarlar, yerler ve hatta tavan bile şiirden çizime birçok eserle dolu. Vardiyası olan grupta ressam Eda Gecikmez var. Üç arkadaşıyla beraber yoga atölyesi yapıyorlar. Vardiyasını daha önce yapan ama bir işi nedeniyle orada bulunan güncel sanatçı Gül Kozacıoğlu ile sergideki işleri gezerken Osman Kavala ile hikayelerini de dinleme fırsatı buluyorum.
* Gül Kozacıoğlu
İki kolonun arasına gerilen perdeye bir doğum günü resmedilmiş. Etrafında balonlar ve mandalinalar var. Projeksiyondan da çizimin gerçek resmi üstüne yansıtılmış. Kozacıoğlu hikayesini şöyle anlatıyor:
“Ben çocukken Danimarka'ya mülteci olarak gitmiştik. Osman Bey aileme 'Gül kendini yalnız hissetmesin, oraya adapte olsun. Ben para yollayayım doğum günü partisi yapın' demiş. Annemler bir doğum günü yaptı ve orada Danimarka'ya dünyanın farklı yerlerinden gelen mülteci çocuklar vardı. Ben o partinin böyle bir hikayesi olduğunu bilmiyordum. Seneler sonra Depo’da Osman Kavala destekli bir proje yapacağımı anneme anlatınca 'O, çocukken de senin doğum gününü destekledi' diye anlatmıştı.
“Benim geldiğim vardiyada biri ressam diğeri dansçı iki kişi vardı. Onlarla beraber yaptık bu işi. Burada özellikle planlama yok herkes birbirinin içine kaynaşıyor.”
Kozacıoğlu: Osman Kavala Türkiye'de çok büyük iş başardı
Kozacıoğlu Osman Kavala ile dayanışma fikrinin hep olduğunu, hapishaneye ziyarete gittiklerini de söylüyor. Ancak farklı bir dayanışma göstermeye ihtiyaçları olduğunu da ekliyor:
“Biz politikacı değiliz; işimiz demeç vermek ya da fotoğrafla poz vermek değil. Çok güçsüz ve bir şey yapamaz hissediyorduk. Geçen hafta 100. gün için toplandığımızda bu fikir çıktı ortaya. Toplantıda 30 kişiydik ama mıknatıs gibi herkes çekildi ve çok kalabalık olduk. Duyan herkes ziyarete geliyor, gelemeyenler, yurtdışında olanlar Skype üzerinden bağlanıp dayanışmayı çoğaltıyor.
"Osman Kavala Türkiye'de çok büyük bir iş başardı. Çünkü burada Amerika'da ya da Avrupa'da olduğu gibi sanat için devlet desteği yok. Bağımsız organizasyonunu şeffaflık ve özveriyle yürüttüğü için, yurtdışı fonlarıyla getirdiği paraları bağımsız bir şekilde etnik kültürün korunması adına yaydığı için göze battı zaten."
* Gezi direnişi sırasında duvarlarda gördüğümüz bir cümle: "Yok anne biz arkadayız zaten."
Sergi ve dayanışma ümidi yeşertiyor
Sergideki eserler arasında yere yapıştırılmış yuvarlak mavi iki bez var. “Çöldeki vahalar ya da Osman Kavala’nın gözleri” olarak tanımlamış yapan sanatçı. Adalardan bir sanatçının da ada fotoğraflarından yapılmış gemileri var o gözlerden birinin içinde. Kozacıoğlu’nun da dediği gibi sanatçılar hep başka bir dilde ve ümit vererek cevap veriyor yaşananlara.
Yoga atölyesi biten ressam Eda Gecikmez da bu umudu dinç tutmak adına böyle bir katkı vermek istediğinden söz ediyor:
"Hem mekanın enerjisinin içselleştirmek hem de hukuksuzca hapishanede olan Osman Kavala gibi, Zehra Doğan, Fatoş İrwen gibi arkadaşlarımıza o enerjiyi bir nebze olsun gönderip hissiyatı ve bağı kurabilmek niyetiyle ördük yoga atölyesinin içini. Depodan yıllardır aldığımız enerjiyi yoga pratiğinde yeniden birlikte paylaşalım niyetindeydim. Kişisel barışımızı kuralım diye çıktı ortaya ve arkadaşlarımı davet ettim.”
* Eda Gecikmez ve Özgür Çimen
Gecikmez: Burada sesimiz hiçbir zaman sansürlenmedi
Gecikmez 2009’dan beri Depo’da birçok serginin içinde bulunmuş. Neredeyse 10 yıllık tanışıklığının kıymetini “Biz burayı hiçbir zaman kurum gibi görmedik, aksine bize ait bir yer olarak kaldı. Çünkü hiçbir zaman sesimiz sansürlenmedi. Sesini duyuramayanların yeri oldu” sözleriyle anlatıyor.
Depo’daki işler için her bir sanatçı ayrı üretim yapsa da bir şekilde ortaklaşılıyor ve her an bir yenilik dayanışmayla örülüyor. Vardiyası bitenlerin bile tekrar ziyarete geldiği bu bütünleyici mekan için Gecikmez “Su damlası gibi halka halka büyüyor. Herkes bunu severek yapıyor” diyor ve ekliyor:
“Yaratıcılık ve uyanıklıkla kendine alan açarak o sıkışmışlıktan sıyrılıyor sanat. Biz burayı da bu şekilde kendi ifade özgürlüğümüzü, kendimizi gerçekleştirdiğimiz bir yer olarak gördük. Umarım en hızlı şekilde bu haksızlıklar giderilir ve özgürlüğü elinden hukuksuzca alınmış herkes özgürlüğüne kavuşur.”
Ne olmuştu? Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, 18 Ekim akşamı Antep’te Goethe Enstitüsü ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin toplantısından döndüğü sırada İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı. Sabah Gazetesi, 24 Ekim tarihli sayısında Kavala’nın tutuklu ABD Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’la aynı dosya kapsamında sorgulandığını iddia etti. Aynı gün AKP Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kavala için şunları söylemişti: “STK temsilcisiydi, medya mensubuydu, güzel vatandaştı gibi güzellemelerle hedef saptırmaya çalışılıyor. “Başkonsoloslukta çıkan da o. STK mensubu dedikleri, Türkiye’nin Soros’u denilen kişinin havası çıktı meydana. Bağlantılar çıktı ortaya. Siz kime neyi yutturuyorsunuz ya? “Ve Taksim olaylarının arkasında bakıyorsunuz aynı kişi var. Bakıyorsunuz belli yerlere kaynak aktarımının arkasında bunları görüyorsunuz. Neyi yutturuyorsunuz?” İki haftalık gözaltı süresince Kavala’nın serbest bırakılması için aralarında İletişim yayınları, Tarih Vakfı, Yurttaşlık Derneği’nin de aralarında olduğu pek çok kurum, sivil toplum örgütü basın metni yayımladı. Kavala 1 Kasım'da tutuklandı. Osman Kavala hakkında 1957’de Paris’te doğdu. Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu. 1982’den sonra Kavala Grubu’nda yönetici olarak çalıştı. Murat Belge’yle birlikte Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden İletişim Yayınları’nın kuruluşunda yer aldı. Türk-Polonya İş Konseyi, Türk-Yunan İş Konseyi, Center For Democracy in Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa’da Demokrasi Merkezi) gibi çeşitli iş ve toplumsal kuruluşların Yönetim Kurulu üyeliklerinde bulundu. TESEV Yönetim Kurulu üyesi, Açık Toplum Enstitüsü'nde Danışma Kurulu üyesi, Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesi, Tarih Vakfı ve Diyarbakır Kültürevi'nin destekçisi. |
(TP)