İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı tarafından Said'in anısına düzenlenen Uluslararası Oryantalizm Sempozyumu, yerli ve yabancı bilim insanlarının katılımıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gerçekleşti. Sempozyumun hedefi, Said'in bıraktığı mirası devam ettirip oryantalizmin daha derinlikli analizlerini yapabilmek ve Türk aydınına konu ile ilgili bakış açılarını tartışıp paylaşabileceği bir zemin oluşturabilmek.
Sempozyum, önceki gün Feshane'de Prof. Dr. Şerif Mardin'in konuşmasıyla başladı. Mardin, özellikle oryantalizmin, Edward Said'den sonraki gidişatı üzerinde durdu. Said'in, Batı'nın içinde yaşayan bir Doğulu olarak Doğu hakkındaki düşüncelere yeni bir ışık tuttuğuna değinen Mardin, bunun asla küçümsenemeyeceğini ve düşünen insanın buna kayıtsız kalamayacağını söyledi.
CRR'deki sempozyumun açılış konferansını ise Edward Said'in yakın arkadaşı olan ve oryantalizm konusunda ortaya koyduğu fikirlerle tanınan Prof. Dr. Gayatri Chakravorty Spivak yaptı. "Şu anda konuşan Said'in eski bir arkadaşıdır" cümlesiyle sözlerine başlayan Spivak, "Günümüzde oryantalizm: Doğu-Batı tartışması" başlıklı konuşmasında oryantalizmden Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine, din ve kamusal alandan Said'in düşüncelerine kadar birçok konuya değindi. Said'in görüşlerinin, Doğulu olan tüm insanlarda bir tesir bıraktığını söyleyen Spivak, Türkiye'yi de "Avrupa'ya yakınlığı dolayısıyla tarihsizleştirilen bir İslam ülkesi" olarak tanımladı. Türkiye'nin AB ile ilişkilerine de farklı açılardan yaklaşan Spivak, "Avrupa ile özel bir ilişkiye sahipsiniz. Onun bir parçası olmak istiyorsunuz. O size yeteri kadar Avrupalı olamadığınızı söylüyor. Avrupa kendi önyargıları ile sizi inşa ediyor. Fakat Müslümanların Avrupalı olamayacağı kötülemesinden kurtulabilirsiniz" diye konuştu. Sekülerizmin anlamının yeterince kavranamadığını da öne süren Spivak, sekülerizm yerine Said'in ortaya koyduğu "dünyevi" kavramını önerdi. Adil bir dünya çözümü ararken dinin özel bir alana itilmesinin doğru olmayacağını savunan Spivak, basit bir şekilde "devlet kamusaldır, din özeldir" demenin yanlış olacağını vurguladı.
"Şarkiyatçılığın Sınırlarında Dolaşmak" oturumunda konuşan Prof. Dr. Fuat Keyman'a göre ise Doğu-Batı ilişkilerini anlamada Said'in düşünceleri gitgide önem kazanıyor. Keyman, özellikle 11 Eylül olaylarından sonra Batı'da artan yabancı düşmanlığı konusunda Said'in düşüncelerinin yol gösterici olacağını savundu. 11 Eylül'den sonra demokrasi ve özgürlük adına yapılanlar sonucunda ortaya çıkanın sadece insan trajedisi olduğunu söyleyen Keyman, "Dünyadaki medeniyetler arası çatışma, İslami kimliği potansiyel bir ötekiye, teröriste indirgemeye çalışıyor. Oryantalizm de Batı dışındaki özneyi değişme kapasitesi olmayan bir nesne olarak gösteriyor. Bütün bu sorunlar kapsamında oryantalizmi yeniden sorgulamak ve Edward Said'i anlamaya çalışmak daha fazla önem arz ediyor" diye konuştu.
Dr. Pervez Manzoor ise medeniyetler arası çatışmanın tez olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştüğü günümüzde, Said'i çok özlediğini söyledi. Manzoor, "Terör İslam'la özdeşleştirilmeye çalışılıyor. Bu tamamen yanlış. Bugün dünyada ortaya çıkan tamamen bir oryantalizmdir. Müslümanların Said'i okuması siyasi anlayışın ötesine geçmelidir." diye konuştu.
Mehmet Genç'in yönettiği oturumda, Prof. Robert J.Young, Doç. Dr. Mahmut Mutman ve Yard. Doç. Dr. Uğur Kömeçoğlu da bildirilerini sundu. Prof. Dr. Jale Parla'nın yönettiği "Şark neredir; Şarkiyatçı kimdir?" başlıklı ikinci oturumda ise Prof. Dr. Meyda Yeğenoğlu, Dr. Boby S.Sayyid, Yard. Doç. Ensar Nişancı, Emre Bacadurmuş ve Yard. Doç. Aslı Çırakman konuştu.
Sempozyum kapsamında CRR fuayesinde "Oryantalist Gravürler" sergisi de açıldı. (AP-SK/TK)