Nikaragua'da ABD elçisi Paul Trivelli ve kötü şöhretli Oliver North dahil birçok ABD'li görevli Ortega'nın seçilmesini önlemeye çalıştı ama başarılı olamadı. Bu bakımdan Ortega'nın kazanması, ABD'nin seçimlere burnunu sokmaya çalışmasına karşı kazanılmış bir zafer sayılabilir. Ortega'nın geri dönüşü, seçim sonucunu etkilemek isteyen North, Trivelli ve ABD'li öteki muhafazakarları gücendirmiştir. Nikaragualı seçmenleri korkutarak yönlendirmeye çalışanlara, ülkenin kendini yönetenleri kendi seçmeye hakkı olduğunu göstermektir. Bir asırdan beri ABD'nin sürekli iç politikasına karıştığı bir ülkenin bu zaferi önemsenmelidir.
Bununla beraber, Ortega'nın seçim zaferini neo-liberal politikalara karşı duyulan hoşnutsuzluğun bir göstergesi olarak algılamak ne kadar doğrudur? Solda bunu bir gösterge olarak görenler var. Tarık Ali "A Beacon of Hope for the Rebirth Of Bolivar's Dream" (Bolivar'ın Düşünün Yeniden Doğuşunu Müjdeleyen Ateş) adlı makalesinde Ortega'nın galibiyetini Latin Amerika'da Venezüella, Bolivya gibi ülkelerde esen değişim isteklerine benzeterek tanımlıyor. Gerçi neo-liberalizme duyulan yaygın hoşnutsuzluk kesinlikle bir faktördü ama Ortega'nın kazanmasında başka faktörlerin oynadığı rolü de anlamak gerek. Ortega toplumsal-muhafazakarlığı desteklemeye başladı; hiçbir ayırım yapmadan her çeşit kürtajın yasaklanmasını onadı ve bu onama Katolik kilisesi ile karşılıklı desteği sağlamlaştırdı. Yüzyıldan beri geçerli olan kürtaj yasasının en can alıcı kısmının çıkarılması kadın hakları açısından değerlendirildiğinde; Ortega'nın kazanması, geriye atılmış bir adım oluyor.
Ortega'nın zaferi aynı zamanda, kısmen, eski başkan Arnoldo Alemen ile yaptığı ikinci anlaşma (birinci anlaşma Ortega ve Alemen'e senatör dokunmazlığı verilmesi içindi) sayesinde oldu. Ortega ve partisi FSLN, Alemen ve partisi Liberal Constitutionalists (Liberal Anayasacılar) ile anlaşarak anayasa maddesinde öngörülen birinci turu atlamak için gerekli oy yüzdesini yüzde 45'ten yüzde 35'e indirdi. Karşılık olarak, yolsuzluk suçundan tutuklu olan Alemen'in cezası "belediye hudutları içinde tutuklu"ya çevrildi ve zengin çiftliğine dönmesine izin verildi. Anayasa seçim maddesinde yapılan değişiklikle Ortega barajın üstünde oy alarak ve kendisinden sonra gelen adayla arasında fark çok olduğundan birinci turda kazandı. Bazı analistlere göre eğer ikinci tura kalsaydı seçimi kaybedebilirdi.
Son olarak, Ortega ve diğer solcu aday Sergio Ramirez'in aldığı oy oranı birleştirilince, toplam oyların yüzde 44'ü ediyor. En yüksek oy alan iki sağcı adayın oy toplamının altında; aynı zamanda yaklaşık yüzde 80'i yoksul olan bir ülkedeki oyların yüzde 50'sinin altında. Ortega'yı iktidara getiren güçleri değerlendirirken, bu değişik faktörleri de göz önünde tutmak önemli.
Seçim kampanyasında Ortega'nın Nikaragua'nın yoksullarına yardım sözünün yarattığı beklentiyle oy verenlere gelince, umdukları nedir? Ortega'nın hesaplı politik davranışları ve verdiği ödünler onu karmaşık bir politikacı yapıyor. Bir taraftan Nikaragua'nın şu anda "istikrarlı" diye tanımladığı ekonomisini sürdürmek istiyor. Nikaragua'nın iş çevrelerine daha şimdiden "ekonomide dramatik, radikal değişiklikler yapmayı düşünmediği" güvencesini veriyor. Ortega'nın ekonomiyi "istikrarlı" diye tanımlamasına rağmen, birbiri ardına gelen neo-liberal başkanların eseri, Nikaragua Batı Yarıküresi'nin en yoksul ülkelerinden biri; Haiti'den sonra ikinci en yoksul ülke.
Öte taraftan Ortega, kampanyasında, Papa John Paul II'yi kopya ederek, "vahşi kapitalizm"i kötüledi. Ortega neo-liberal ekonominin temeline ciddi bir şekilde dokunmadan sosyal programlarla yoksullara yardım etmek istiyorsa, Fidel Castro ve Hugo Chavez'den yardım istemek zorunda kalacak. Yarıkürede bazı politik sorunlarla karşı karşıya olan Chavez, Ortega'nın kazanmasından çok hoşnut. Venezüella televizyonunda yayınlanan telefon görüşmesinde Ortega'yı tebrik etti ve "Eskiden hiç olmadığı gibi, şimdi Sandinista devrimi ve Venezüella devrimi geleceğin 21. Yüzyıl sosyalizmini kurmak için birleşiyor", dedi. Chavez'in sözleri gerçekten gösterişli ama Ortega ile ortaklığa benzer herhangi bir şey ABD'nin Venezüella'yı bölgede yalızlığa itme politikasına ters düşer. Ortega karşısındaki bu çelişkileri nasıl dengeleyecek, zaman gösterecek.
Nikaragua'nın neo-liberal ekonomisine ciddi bir şekilde karşı çıkmayınca, umutlarını onun adaylığına bağlayan yoksullaştırılmış yığınlar hayal kırıklığına uğrayıp gözlerini açacak mı? Eğer öyle olursa, bazı solcu yorumcuların Ortega'yı iktidara getiren itici güç olarak gördüğü neo-liberalizme karşı hoşnutsuzluk Ortega'nın başkanlığına duyulan kızgınlığa dönebilir. (GSR/EK/TK)
* San Ramon'un Znet'te yayınlanan yazısını Emine Kunter Türkçeleştirdi.