İsrail ordusu, Batı Şeria'da düzenlediği saldırıda İslami Cihad örgütünün askeri kanadının liderlerinden Velid Ubeydi'yi öldürdü.
İsrail, kendi topraklarına yönelik roket ve intihar saldırılarından sorumlu tuttuğu örgütün liderini tutuklamak istediklerini, Ubeydi'nin yaşanan çatışmada öldüğünü söyledi.
Hamas'ın kontrol ettiği Gazze Şeridi'ne İsrail'in Salı günü gerçekleştirdiği saldırıda da 19 kişi öldü. Saldırıda 50'ye yakın insan da yaralandı.
Lübnan'da saldırı, Suudilerle silah anlaşması
Saldırı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanı George Bush'un bölgeye yaptığı ziyaretin ardından geldi. İsrail ve Filistinli yetkililer Yahudi yerleşimleri, Filistinli mülteciler ve Kudüs'ün statüsü üzerine görüşmelere başlıyordu.
Görüşmelere katılmayan ve varılan anlaşmayı tanımayacağını açıklayan Hamas altı ay önce Filisitin yönetimi başkanı Mahmud Abbas'ın liderliğindeki El Fetih'i Gazze'den çıkartmıştı.
Öte yandan, Ortadoğu gezisine Suudi Arabistan'da devam eden Bush, Kral Abdullah'la 20 milyar dolarlık bir silah satışı anlaşması imzaladı.
Aynı gün Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Amerikan Büyükelçiliğine ait bir araca yönelik bombalı saldırıda dört sivil öldü. Altı kişinin de yaralandığı saldırıyı henüz üstlenen olmadı.
ABD'nin "demokrasi"den "dikatatörlüğe" dönüşü
The Independent'ın Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Bush'un ziyaretini "turistik" diye niteleyerek şöyle devam ediyor:
"ABD hükümetinin hayal dünyası ve gerçekler arasındaki fark daha vahşice ortaya konamazdı. Filistinlilere yıl sona ermeden ' bağımsız ve hakim bir devlet', İsraillilere de 'güvenlik' sözü veren –ama Filistin için güvenlik sorununu atlayan- Bush, petrol zengini kralları İran'a karşı korkutmak için Körfez bölgesine geçti."
Körfez'deki Arap ülkelerinin son 10 yılda 40 milyar dolara yakın petrol gelirini Amerikan silahlarına yatırdığını hatırlatan Fisk, bölgedeki diktatörlüklerin Bush'un neyi temsil ettiğini çok iyi bildiğini vurguluyor.
"Amerika'nın bölgede soyunduğu demokrasi havariliği ve 'yeni Ortadoğu' söylemini İran'da Şiilerin, Gazze'de Hamas'ın seçim zaferleri ve Mısır'da da Müslüman Kardeşler'in büyük güç kazanmasıyla sonuçlandı. Bir şeylerin yanlış gittiğine ikna olan ABD yönetimi şimdi 'eski Ortadoğu'ya dönüşü öncelikleri arasına almış görünüyor. Gizli polis teşkilatları, işkence odalarıyla maruf 'ılımlı' diktatörlükler ve monarşilerin Ortadoğu'su. Bu değişime hangi Körfez despotunun itiraz etmesi beklenebilir ki?" (EÜ/TK)
* Bu haberi BBC, the Guardian ve the Independent'tan derledik.