Diyarbakır'da Demokratik Özgür Kadın Hareketi'nin (DÖKH) Diyarbakır'da düzenlediği 1. Orta Doğu Konferansı'nın “Ortadoğu'da kadına dayalı toplumsal tarih ve toplumsal cinsiyetçiliğin inşası” oturumunda DÖKH'ten Emine Özmen, Sosyalist Feminist Kolektif'ten (SFK) Filiz Karakuş, akademisyenler Rabab İbrahim Abdülhabi ile Rabab El-Mahdi konuşmacı olarak katıldı.
Toplantının moderatörlüğünğ yapan Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel dünyanın geleceğini Ortadoğu'nun belirleyeceğini, Ortadoğu'nunkini kadınların belirleyeceğini, bu yüzden kadınlar oladan devrimin olamayacağını söyledi.
Özmen'in Kürt kadın tarihine değindiği ve mitolojilerle ele aldığı konuşmasının ardından Karakuş Türkiye'deki feminist hareketin Kürt kadın hareketiyle ilişkilenme biçimini anlattı. Andülhadi toplantıdaki konuşmasında işgal altındaki Filistin'de cinsiyet rollerinin değiştiriğine dikkat çekti.
Özmen: Sorun 'Erkek Sorunu'
“Toplumsal hafızanın çeşitli girişimlerle biçimlendirilmesi eskinin unutturulması ile mümkündür. Bu günümüze kadar ataerkil sistem içinde gelişen ideolojik devletlerin yöntemidir. Ancak bastırılan hakikat anımasanarak geri döner. Bu aynı zamnda kadınların da dönüşüdür.
“Uygarlık tarihinde aile denen kurumun korunması iktidara verdiği güç nedeniyledir. Aile ve çok eşlilik İslam'la anılsa da aslında kökeni çok öncelere dayanır. Ancak bugün İslam üzerinden devam etmesi bunu İslam ile birlikte sorunsallaştırmıştır.
“Toplumsal sorunlara duyarsız kalamayan kadınlar aynı zamanda eşitlik vaad eden bu dinlerin ilk inankarıdır. Ancak iktidarı ele geçirenler ilk düzenlemelerini kadınlık ve erkeklik üzerinen yapar, kadını ihtiyatlı ve kontrol altında tutulması gereken nesneye dönüştürür.
“40 yıllık süren savaş ortamında şekilellenen Kürt kadın hareketi sınıf çelişkisinden ziyade, üretilerek ilerleyen ataerkil çelişkiyi esas alır. İnsanlık tarihinin sorununım ataekeklik sorunu olduğunu bu yüzden bu durumu 'Erkek Sorunu' olarak tanımlamanın daha doğru olacağını düşünüyorum.”
Karakuş: Feministler Türkleştirme politikalarını fark etmediler
“Feminist politika sadce kadın erkek ilişkiletine çözüm bulmaz, aynı zamanda erkek egemen iktidara karşı bir özgürlük arayışıdır. Bu yüzden de feminist hareket bir politik harekettir. Feminist hareket politikasını milliyet, sınıf, ırk politikalarını da dikkate alarak şekillendirir çünkü feminizmin yaşadığı siyasi gerilim böyle bir şeydir.
“Ancak bazen kadınların yaşadığı ezilme biçimleri üzerinde politika yapmak, kadınlar arasında köprü kurmaya yetmiyor çünkü patiyarkal kapitalist devletlerde kadınlara birebir aynı ezilme biçimini yaşamıyor.
“Biz muhalif hareketten gelen feminist kadınlar olarak sopamızı ilk kendi karma örgütlerimizdeki cinsiyetçiliğe, erkeklere ve erkek egemen sisteme çevirdik. Fakat bu bilhassa savaş sebebiyle yetersiz kaldı.
“Bazı kadın örgütleri Türklük üzerinden grliştirilen politikalarla eğitim ve aile planlamaları yaptılar. Türkiye'de Kürtçe ve Türkçe'nin beraber konuşulduğu diller ilk kadın mitinglerinde oldu ama feministlerin bu Türkleştirme politikalarına karşı farkında oldulkarı söylenemez.”
Abdülhadi: Filistin'de geleneksel feminizm işlemiyor
“Özel ve kamusal alan tarışmasında kadınlar sokağa çıkmalıdır bunu feminizm de söylüyor. Ama Filistin deneyimine baktığımızda bilhassa ikinci intifada günler süren sokağa çıkma yasağı yaşanıyor. Bu durumda sadece kadınlar değil toplumun tüm kesimi evlere kapatılıyor, kimse sokağa çıkamıyor. Peki bu durum, yani erkeklerin de eve kapanması toplumsal cinsiyet rollerini nasıl etkiliyor.
"Bu yasaklar sayesinde erkekler de kendi aralarında yemek tarifleri değiişmeye başlıyor. Sokakta hiçbir iş yokken kadın kendi evinin geçimini sağlamak için balkonunda sebze yetiştiriyor. Buradaki toplumsal cinsiyet rollerindeki değişimi geleneksel feminist argümanlarla anlayamazsınız. Bu durumda söz konusu Filistinli kadınlar olduğunda geleneksel feminist argümanalar sınıfta kalacaktır.
“Bu yüzden değişen kamusal alan özel alan ayrımı, değişen kadınlık erkeklik durumu göz önüne alındığında Filistinli kadınlara sanki uzaydan fırlatılmışlar gibi çevresinden soyut bir birey gözüyle bakmak yerine çevresi ve ailesiyle kurduğu ilişki ve ilişkisizlik hali üzerinden tartışmak gerekiyor. Aksi halde geleneksel feminizm argümanları yetersiz kalacaktır.”
El Mahdi: Arap ülkelerinde yaşanan bahar değil, devrimdir
“Biz hem kadınız hem de özgürlükçüyüz. Ortadoğu'da kadının toplumsa cinsiyet rolü değişim arifesinde. Arap ülkelerinde olan durum halklar arasındaki bir savaş değil, sonbahar ya da kış değil, bir devrimdir. Çünkü bu halkların özgürlüğü için yapılmaktadır. Henüz tamamlanmamış bir süreçtir ve gelişme gösterektedir.
“Tahrir Meydanı'ndaki kadınlar ile ilgili 'Kadınların rolü nedir?' diye soruyorlar. Çünkü bizi, bölge kadınlarını sadece haremlik selamlık bir sistemin parçası olarak görüyorlar, kapalı perdeler arkasında olduğumuz sanıyorlar. Ben de onlara 'Benzer bir durum Almanya'da yaşansaydı aynı soruyu soracak mıydınız?' diye soruyorum. Sadece gülüyorlar.” (EA)