TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, Doğu Karadeniz bölgesi doğal yaşlı orman alanlarının odun ve kereste deposu olarak görülmemesi gerektiğini söyleyerek, doğal yaşlı ormanların acilen korunması gerektiğini açıkladı.
Özer, Doğu Karadeniz bölgesi ormanlarının biyolojik çeşitlilik bakımından Türkiye'nin en zengin ormanlarından birisi olduğunu belirterek, "Sahip olduğu binlerce bitki türü ve yaban hayatı ile uluslararası önemdedir" dedi.
Dünya Koruma İzleme Merkezi'nin "daha iyi korunmaya acil ihtiyacı olan 100 ormandan biri" olarak nitelediği ormanlarla ilgili olarak Dünya Doğayı Koruma Vakfı ve birçok saygın kuruluşun desteğiyle hazırlanan raporda da bu ormanlardan "dünyadaki savunmasız 200 önemli karasal bölgeden biri" olarak söz ediliyor.
Özer'e göre "Bu çok iyi korunması ve yönetilmesi gereken doğal ormanlar" son 20-25 yıldan beri dikkat çekici yanlış uygulamalara maruz kalıyor. Yöre ormanları ağırlıklı olarak "Karışık Orman" olmasına rağmen karışımı oluşturan türler arasındaki oran büyük ölçüde bozuluyor.
Özellikle yüksek bölgelerde orman sınırı ve üzerindeki alanlarda yapılan plansız yollar, son derece kontrolsüz işletilen taş ocakları ekolojik yapı içerisinde tahribata neden oluyor. Bölgede sayıları 500'ü bulan HES projeleriyle akarsular tünellere alınarak yıllarca hayat verdiği vadilerden uzaklaştırılıyor. Doğaya telafi edilemeyecek zararlar veriliyor...
Şimşir ağaçlarına dokunma!
Doğal yaşlı orman alanlarında şimşir ağaçlarının rolü büyük. Özer, şimşir ağaçlarının genetik bir rezerv olarak koruma altında olması gerektiğini söylüyor.
"Şimşirlerin ormandan çıkarılmasında sadece ekonomik gerekçelere göre hareket edildi ve gelecek vejetasyon mevsimleri beklenilmeden alelacele müdahale de bulunuldu."
Oysa doğa kendini uzun bir süre sonra onarabiliyor. Oysa bu ormanlar Amenajman Planı'nda bu yerler, arazi koşulları ve topografik yapı nedeniyle 'Muhafaza İşletme Sınıfı'nda yer almalı. "Çünkü" diyor Özer, "400 yıllık yaşam süresinde çok sayıda çevresel koşulların üstesinden gelmiş şimşir ağaçlarının değil kesilmesi, genetik bir rezerv olarak koruma altına alınması gerekirdi. "
Ölü ağaçlar doğanın yaşam kaynağı
Biyolojik çeşitliliğin korunmasının şimşirlerin kesilmemesi için yeterli ve daha önemli bir gerekçe olduğunu ifade eden Özer, doğanın kendi sistemini sürdürmesi için ölü ağaçların önemine işaret etti.
"Söz konusu şimşirlerin kuruması halinde bile ormandan çıkarılmaması veya önemli bir kısmının, özellikle kalın gövdeli ağaçların ormanda bırakılması gerekir. Bir ormanın biyolojik çeşitliliğine ölü ağaçların önemli katkıda bulunduğu ve ormanda yaşayan türlerin üçte birine yakınının, yaşamlarını sürdürebilmek için yaşlı ağaçlara ve ölü ağaç gövdelerine bağımlı olduğu bilinir."
Ölü ağaçların algler, mantarlar, likenler, yosunlar, böcekler, kuşlar ve küçük memelilerin özel yaşam alanlarını oluşturduğuna dikkat çeken Özer, Doğu Karadeniz Ormanları'nı yaşayan bir hazine olarak değerlendirdi. "Ölü ağaçlar orman verimliliği ve çevresel hizmetlerin sürdürülmesinde anahtar rol oynuyor, ki bu çevresel hizmetler arasında ekolojik dengenin devamı ve karbon depolanması da bulunuyor. Bu ve benzeri uygulamalardan artık vazgeçilmeli, adeta yaşayan bir hazine olan Doğu Karadeniz Ormanları'nın odun-kereste deposu olarak görülmemeli..." (UB/YY)