Türkiye’de özellikle son yıllarda Akdeniz ve Ege bölgesinde artış gösteren yangınlar, orman ekosistemlerini ve çevreyi ciddi şekilde tehdit ediyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay ve Kaliforniya Kamu Politikası Enstitüsü İklim Araştırmacısı Gökçe Şencan, yangınların çıkış nedenlerini ve sonuçlarını anlattı.
Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Türkiye’de 2024 yılının yedinci ayına dek yaklaşık 2400 yangında 11 bin hektardan fazla ormanlık alanın zarar gördüğünü söyledi.
Tolunay, “Türkiye’de 2000'li yıllarda yılda ortalama 2200 orman yangını yaşanırken, bu yangınlar yaklaşık 9 bin hektar orman alanını etkiliyordu. Ancak 2019-2023 yılları arasında yaşanan toplam 13 bin 619 orman yangını, 200 bin hektardan fazla orman alanının yok olmasına neden oldu. 2024 yılında ise bugüne kadar yaklaşık 2400 yangında 11 bin hektardan fazla ormanlık alan zarar gördü; bu rakam, geçtiğimiz yılın aynı döneminde 8 bin 500 hektar civarındaydı,” dedi.
“İklim değişikliği daha sıcak yazlar oluşturuyor”
Tolunay, yangınlarla mücadelede kullanılan ekipmanların sayısındaki artışa rağmen yangın sayısındaki ve yanan alan miktarındaki artışın bazı eksikliklere işaret ettiğini vurguladı. Tolunay, bu eksikliklerin başında iklim değişikliğinin orman yangınları üzerindeki etkilerinin göz ardı edilmesinin ve yangın öncesi tedbirlerin yetersizliğinin geldiğini söyledi.
Tolunay, yangınların yaklaşık yüzde 90'ının insan kaynaklı olduğunu, buna rağmen yangınların yarısının çıkış nedeninin tam olarak belirlenemediğini ifade ederek şöyle dedi:
“İnsan ihmali, araçlardan atılan izmaritler, söndürülmeden bırakılan mangal ve anız yakma gibi nedenler, yangınlara sebep oluyor. Son yıllarda elektrik nakil hatları da önemli bir yangın nedeni haline geldi. Son beş yılda yanan ormanların yüzde 20’sinin bu hatlardan kaynaklandı.”
Ormanların kendini yenilemesi
Tolunay, kamuoyunda orman yangınlarının otel yapımı için çıkarıldığı yönündeki iddiaların çoğunlukla asılsız olduğuna değinerek “Bugüne kadar yanan orman alanlarına yapılan tek bir otel örneği bulunuyor,” dedi.
Tolunay ayrıca, yanan ormanlık alanların ağaçlandırılması konusunda kamuoyunun yarattığı baskıya da dikkat çekti. Özellikle kızılçam ormanları ve makiliklerin yangına karşı doğal bir uyum sağladığını belirten Tolunay, yangın sonrası bu alanların kendiliğinden yeniden yeşerdiğini ifade etti.
Yangınların büyüklüğüne göre maddi zarar gören yurttaşlara devlet tarafından çeşitli destekler verildiğini belirten Tolunay, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Orman yangınlarının büyüklüğüne göre zarar gören vatandaşlara destek olunmaktadır. Örneğin 2021 yılında evleri yanan Manavgat’taki köylülerin evleri devlet tarafından yenilenmişti. Yine Manavgat’ta traktörleri yanan köylülere traktör verilmişti. Zarar gören köylülere maddi destek yanında küçükbaş hayvan desteği, kovan temini gibi yardımlarda yapılmakta.”
“Doğal bir döngü”
Kaliforniya Kamu Politikası Enstitüsü'nde iklim araştırmacısı olarak görev yapan Gökçe Şencan ise Akdeniz ekosistemlerinde orman yangınlarının doğal bir döngünün parçası olduğuna dikkat çekti.
Şencan, orman yangınlarının bu bölgelerde bitki örtüsünün yenilenmesinde ve gelişiminde önemli bir rol oynadığını belirtti.
Şencan, “Özellikle bazı bitkiler, tohumlarını açabilmek ve filizlenmek için yangına ihtiyaç duyabiliyor. Yangın sonrası ölü gibi görünen birçok bitki, köklerinden yeniden filizlenebilir. Bu nedenle orman yangınları, bu ekosistemlerin doğal bir parçasıdır,” dedi.
Şencan, konuşmasını “İklim değişikliği nedeniyle yazları daha uzun, kuru ve sıcak geçiyor. Bu durum yangın sezonunu genişletiyor ve yangınların daha hızlı yayılmasına neden oluyor” diye sürdürdü.
Şencan, son olarak orman yangınlarının önlemekten daha çok bu durumun yönetilmesi gerektiğini vurgulayarak “Yangınlar ekosistemin bir parçası olarak kabul edilmesi gerekiyor. Bu süreçte daha bilinçli ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenmeli,” dedi. (AK/TY)