Cumartesi Anneleri/ İnsanları adalet arayışlarının 894. haftasında Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için adalet istedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) mahkumiyetle sonuçlanan ancak iç hukukta cezasız bırakılan Örhanlar dosyasını Cumartesi İnsanlarından Ayşe Tepe paylaştı.
"Askerler camiden anons yaptırdı"
Tepe, adaletin sağlanmadığı Örhanlar dosyasıyla ilgili şunları söyledi:
"20 Nisan 1994 tarihinde Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlik Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan köyü civarında kamp kurdu.
"Bölgede operasyonlar yapan birliğe bağlı askerler, 6 Mayıs 1994 tarihinde Deveboyu Mezrası’na da baskın yaptı. Askerler, imama minareden köylülerin cami önünde toplanması için anons yaptırdı.
"Cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği söylendi. Eşyaların taşınması tamamlanamadan evler ateşe verildi. Askerler, köyün boşaltılması için üç gün süre vererek Deveboyu’ndan ayrıldı.
"Rehberlik edecekler diye götürdüler"
"24 Mayıs 1994 tarihinde askerler köye tekrar geldi. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı gözaltına aldı. 'Onları nereye götürüyorsunuz?' diye soran ailelerine 'Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin' dediler.
"Salih Örhan ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir'i sordu. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş Kulp'a götürüldüklerini söyledi. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüştü. Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisi olmadığını söyledi.
"İşkenceye götürüldüğüne tanık olanlar var"
"Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'na Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular yaptı.
"Salih Örhan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verdi. Salih Örhan’ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı 'Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?' diyerek onu azarladı.
"Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı.
AİHM Türkiye'yi mahkum etti
"Ancak Kulp Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi.
"Tüm girişimleri sonuçsuz kalan Örhan Ailesi, İHD avukatları aracılığıyla AİHM’e başvurdu. 6 Kasım 2002 tarihinde AİHM, “Mahkeme, Örhanların güvenlik güçleri tarafından teyit edilmemiş bir şekilde tutuklanmalarından sonra ölmüş olduklarının varsayılması gerektiği görüşündedir. Bunun sonucunda davalı Devlet'in onların ölümü konusundaki sorumluluğu söz konusudur' tespitinde bulundu ve Türkiye’yi Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak mahkum etti.
Toplu mezarda kemikler bulundu
"Ailenin ve İHD’nin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulundu. Cezayir Örhan’a ise hala ulaşılamadı.
"İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda kimliklendirme çalışması yapılan Mehmet Selim ve Hasan Örhan’a ait kemikler 16 Temmuz 2004’te postayla Kulp Savcılığı’na gönderildi. Ancak defnetmek için kemikleri isteyen aileye Savcılık kemiklerin kaybolduğu bilgisini verdi. Aile ve İHD bu sefer de kaybedilen kemiklerin peşine düştü. Altı yıllık arayışın ardından Örhanlara ait kemiklerin, aynı toplu mezardan çıkan 6 kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşıldı.
Dosya zamanaşımına uğradı
"Örhanlar dosyasının zamanaşımı uygulanarak kapatılmasını kabul etmiyoruz. Yargı makamları zamanaşımı kurumunu cezasızlığın bir aracı olarak kullanmaya son vermelidir. AİHM kayıtlarında da isimleri geçen sorumlular hakkında derhal etkin soruşturma ve kovuşturma süreci başlatılmalı, Örhanlar dosyasında adalet sağlanmalıdır.
"Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 195 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."
(RT)