Orhan Pamuk Alman Yayıncılar Birliği tarafından 1950 yılından bu yana verilen Barış Ödülünü Frankfurtta düzenlenen törenle aldı. Pamuk, Türkiyede bir yazarın Kürt sorunu, azınlıklar, kapalı kalmış tarihe değinmemesini eksiklik olarak gördüğünü söyledi.
Yazar Orhan Pamuk Alman Yayıncılar Birliği tarafından verilen Barış Ödülü'nü dün Frankfurt'ta düzenlenen törenle aldı.
Tarihi Paul kilisesinde gerçekleşen törende ödülünü birliğin başkanı Dieter Schormann'dan alan Pamuk, konuşmasında Türkiye'de bir yazarın Kürt sorunu, azınlıklar ve ülkenin kapalı kalmış tarihine değinmemesini eksiklik olarak gördüğünü söyledi.
Pamuk, sanıldığı gibi romancının siyasetinin, "romancının kendini siyasi davalara adamasıyla, cemaatlere, partilere, gruplara katılmasıyla ilgili bir şey olmadığını" belirtti.
Romancının siyasetinin romancının hayal gücünden kaynaklandığını kaydeden Pamuk, roman yazarının kendisini bir başkasının yerine koyma gücü olduğunu ifade etti.
Pamuk, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecine de değinerek, "AB rüyası görmeyen bir Türkiye hayal edemeyeceğim gibi, kendini Türkiye'siz tanımlayan bir AB'ye inanmıyorum" dedi.
Törene Türkiye'den hiçbir siyasi yetkili katılmadı.Orhan Pamuk kendisine bu yönde yöneltilen bir soruya, "Benim de zaten böyle bir beklentim yoktu. Kimsenin katılmamasından şeref duydum. Herkes yerini ve durumunu biliyor" dedi.
Alman Yayıncılar Birliği Başkanı Dieter Schormann da, "Pamuk'un, hafızası ne kadar inatla büyük Osmanlı tarihine kadar uzanıyorsa, o kadar korkusuzca, bugünün yakıcı konularını ele aldığını, insan ve azınlık hakları için çaba gösterdiğini" bunun Barış Ödülü'nün bu yılki sahibi olmasına neden olduğunu söyledi.
Birlik tarafından 1950 yılından bu yana edebiyat, bilim veya sanat yolunda barış fikrinin gerçekleştirilmesine önemli oranda katkıda bulunan kişilere verilen ödülü, beş yıl önce Yaşar Kemal almıştı. (KÖ)
75. Uluslararası Film Festivali’ne yönelik boykot kampanyası kapsamında İranlı oyuncu Erfan Shekarriz, festivale bir mesaj gönderdi: "İster queer ister Filistinli olun; hepimiz özgür olana kadar, hiçbirimiz özgür değiliz."
75. Uluslararası Film Festivali (Berlinale), 13 Şubat’ta Almanya'nın başkenti Berlin'de başladı. Bu seneki festivalde 19 film, büyük ödül "Altın Ayı" için yarışacak ve festival boyunca çeşitli kategorilerde 74 ülkeden toplam 240 film gösterilecek.
23 Şubat’a dek sürecek festival ile ilgili İsrail’e Akademik ve Kültürel Boykot için Filistin Kampanyası (PACBI), tüm uluslararası sinemacılara boykot çağrısı yaptı. Boykota katılanlar arasında On Strike Berlinale ve PALINALE gibi kuruluşlar var.
İsrail’e karşı boykot, yatırımların geri çekilmesi ve yaptırımlar hareketi BDS’nin de desteklediği boykot çağrısında “Sinemacılar, Filistin mücadelesine zarar vermemek ve İsrail’in soykırımı ile apartheid rejimini aklamaktan kaçınmak gibi temel bir etik sorumluluğa sahiptir. Berlinale, Alman hükümetinin Gazze'deki soykırımda İsrail ile ortaklığına suç ortağıdır ve Filistinlilerle dayanışma içinde olan sinemacıları koruyamamaktadır,” dendi.
"Almanya, soykırımda suç ortağı" yazılı bir döviz, Fotoğraf: Anadolu Ajansı.
“Filistin özgür olacak”
Filistin'in kurtuluşu için mücadele eden ve baskıya karşı küresel direniş üzerine diyaloğu teşvik eden film ve müzik festivali PALINALE, dün (16 Şubat) "Queerpanorama"nın yönetmeni Jun Li’nin, Berlinale'yi boykot eden İranlı oyuncu Erfan Shekarriz'in mesajını okuduğu videoyu paylaştı. Shekarriz’nin mesajı şöyle:
“Bu filmi izlerken, milyonlarca Filistinli, Batı tarafından finanse edilen İsrail’in acımasız yerleşimci sömürge devleti altında boğuluyor. Alman yönetimi, Berlinale de dahil olmak üzere kültürel kurumlarıyla, bir şekilde, apartheid soykırıma, Filistin halkının yok edilmesine katkıda bulunuyor.
“Alman halkını, Filistin hakkında konuşurken açıkça otoriter, faşist ve korkutucu bir politik iklimde ifade özgürlüğü için mücadele etmeye devam etmelerini çağırıyorum. Filmimiz özgürlük ve kurtuluş hakkında. İster queer ister Filistinli olun; hepimiz özgür olana kadar, hiçbirimiz özgür değiliz. Bu filmi izlerken, bu odadaki herkesi, 1948'ten bu yana Almanya destekli işgal altında hayatlarını ve geçim kaynaklarını kaybeden masum Filistinli çocukları, anneleri, babaları ve kardeşlerimizi onurlandırmaya çağırıyorum. Filistin özgür olacak.”
🎬 #bianetDetay 75. Uluslararası Film Festivali’ne yönelik boykot kampanyası devam ediyor.
İranlı oyuncu Erfan Shekarriz: "İster kuir ister Filistinli olun; hepimiz özgür olana kadar, hiçbirimiz özgür değiliz."
Boykot çağrılarına rağmen festivale katılan İskoç oyuncu Tilda Swinton ise 14 Şubat’ta yaptığı açıklamada kendisi açısından festivale katılmanın, katılmamaktan daha faydalı olabileceğini, düşündüğünü söyledi.
Swinton, oyunculuğa ara verme kararı aldığını da duyurdu. En az yıl sonuna kadar film çekmeyeceğini belirten Swinton, “Bildiğimiz gibi sinema, acımasız bir sevgilidir ve ben uzun süredir onun baskısı altındaydım,” dedi. Reuters’ta yer alan habere göre, Swinton, açıklamasına şöyle devam etti:
“Bir bakıma, şu anda hepimizin başa çıkmak zorunda olduğu en zor şey, çaresizlik ve zayıflık hissi. Bu yüzden yapabileceğimiz her güçlü eylem ya da jest, bana iyi bir seçenek gibi görünüyor. Boykot etmenin çoğu zaman elimizdeki en güçlü şey olmasını kesinlikle anlıyorum. BDS’ye büyük bir hayranlık ve saygı duyuyorum ve bu konuyu derinlemesine düşünüyorum.
Onursal Altın Ayı ödülünü alan İskoç oyuncu Tilda Swinton, Fotoğraf: Anadolu Ajansı.
“Bugün, dün, yarın ve ertesi gün burada olmamın nedeni, bunun bilinçli bir karar olması. Festivalin bana sunduğu platformun, kişisel bir değerlendirme sonucunda, daha faydalı olabileceğine inandım. Bu tamamen kişisel bir karardı ve tüm sorumluluğunu üstleniyorum.”
Swinton, Onursal Altın Ayı ödülünü alırken yaptığı konuşmada da ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’yi “Ortadoğu’nun rivierası” (bölgeyi turistik ve lüks bir tatil merkezi haline getirme) yapma planlarını ve savaş suçlularını destekleyen, “açgözlülüğe bağımlı” politikalar yürüten hükümetleri sert bir şekilde eleştirdi.
Festival yönetiminden açıklama
Festival yönetimi ise tüm bu tartışmaların ve boykot çağrılarının önünü almak için, henüz festival başlamamışken, 6 Şubat’ta yaptığı açıklama ile “festivalin ifade özgürlüğü konusundaki duruşunu netleştirdiğini” öne sürdü.
Diyalog ve fikir alışverişine odaklanan bir SSS (Sıkça Sorulan Sorular) metninde, Tricia Tuttle’ın sanat yönetmeni olarak ilk kez görev yaptığı festivalin organizatörleri, festivalin Almanya’daki kritik genel seçimlerden hemen önce gerçekleşmesi nedeniyle gündemde olması muhtemel konulara değinerek şu açıklamayı yaptı:
“Misafirlerimizin, yasal çerçevede ifade özgürlüğü hakkı bulunmaktadır. Aynı zamanda, sinemacılarımızın eserlerinin ardındaki itici güçler ve dünyaya dair deneyimlerini paylaşma hakkını da destekliyoruz. Berlinale, farklı bakış açılarını memnuniyetle karşılar –bu durum gerilim veya tartışma yaratsa bile.
“Birbirimizi dinleyip öğrenebileceğimiz bir ortam yaratmayı hedefliyoruz ve saygılı bir diyalog ile belli bir kültürel hassasiyet talep ediyoruz. Ayrıca, misafirlerimizin ifade özgürlüğü kapsamında konuşmalarına izin verildiğinde, başkalarının da aynı özgürlük çerçevesinde onlara katılmayabileceğini anlamalarını bekliyoruz. Bu da ifade özgürlüğünün bir parçasıdır.” (TY)
"Das Licht" (Işık) filminin ekibi, Fotoğraf: Anadolu Ajansı.
bianet muhabiri. "1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/1 Mayıs 1977 ve Cezasızlık" dosyasını hazırladı. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü mezunu. 2019 yılından beri "Küba"...
bianet muhabiri. "1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/1 Mayıs 1977 ve Cezasızlık" dosyasını hazırladı. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü mezunu. 2019 yılından beri "Küba" isimli köpekle ev arkadaşı.
"Hatırla Sevgili" ve "Elveda Rumeli" gibi dizilere yaptığı film müzikleriyle tanınan besteci ve kaval sanatçısı Kemal Sahir Gürel, yeni teklisi "Leyhâ"yı dinleyicilerle buluşturdu.
Balkanlardan Ortadoğu’ya uzanan geniş bir coğrafyada icra edilen ve geleneksel bir nefesli enstrüman olan ve kaval, Gürel’in özgün yorumu ve bestecilik yaklaşımıyla modern bir anlatıya kavuşuyor.
Kemal Sahir Gürel, yeni çalışmasında geleneksel kalıpların dışına çıkararak film müzikleri ve enstrümantal formlarda kendine has bir üslup kullanıyor. "Leyhâ", bu arayışın ürünü olarak dinleyiciye hem tanıdık hem de yepyeni bir müzikal atmosfer sunuyor.
Kemal Sahir Gürel film ve dizi müzikleri
Binbir gece masalları (çizgi film), Bir aşk hikayesi (tv filmi), Kurşun yarası, Sultan makamı, Aşka sürgün, Hasret, Hatırla sevgili, Elveda Rumeli, Bu kalp seni unutur mu?, Benim babam bir kahraman Gecenin nakaratı (2024 sinema filmi)
Yayınlanmış albümleri:
Son Osmanlı- Yandım ali (2007) Film Müzikleri (2007), Hatırla Sevgili (2007) Yemin (2007) Elveda Rumeli (2008) Asi Ruh (2008) Çınar Ağacı (2011) Moskova’nın Şifresi (2012) Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz (2016) Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz- II(2018) Film Music 2 Film Music 3 Benim Babam Bir Kahraman (soundtrack 2023)
İsimsiz (2021 single) Senza di te (2023 single), Leyhâ (2025 Single),