İstanbul’da yaşayan Suriyeli sığınmacıların ortak sorunları barınma, geçim, sağlık ve gelecek kaygısı. Tek odada bir aile kalan sığınmacılar ücretleri yardım isteyerek öderken, kimi sığınmacılar parklarda kalıyor.
Suriye’den gelenlerin statüleri, nerelere başvurabilecekleri, sorunlarının nasıl çözülebileceği ve onlar için yapılan çalışmaların neler olduğu ve neler yapılması gerektiği gibi sorular cevap arıyor.
bianet, Göç Edenlerle Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği’nden (Göç-Der) Gülay Kılıçarslan, İstanbul Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu’ndan Dr. Deniz Mardin, İnsan Hakları Derneği (İHD) İStanbul Şubesi Raportörü İhsan Kaçar, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Eş Genel Başkan Yardımcısı Erkan Karabay ve Suriye’den gelen sığınmacılarla ilgili koordinasyondan sorumlu kuruluş olarak belirlenen Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile görüştü.
Göç-Der, İTO, İHD ve BDP yetkilileri sivil toplum örgütleri ve partilerin çalışmalarının yetersiz kaldığını, hükümetin ve yerel yönetimlerin Suriye’den gelen göçmenler için harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
AFAD ise Türkiye’ye gelen 500 bin Suriyelinin, 200 bininin kamplarda kaldığını, kamp dışında kalan Suriyelilerin 200 bininin kaydının yapıldığını ve kayıt çalışmalarının devam ettiğini söyledi.
Göç-Der: “Sığınmacı” değil “misafir”
Suriyeli sığınmacıların statülerini, derneğin çalışmaları ve önerilerini Gülay Kılıçarslan anlattı. Suriye’den gelenler sığınmacı olabilmek için gittikleri ülkelerde valiliklere ya da yabancı şubeye kayıt yaptırmalı. Kayıt için pasaport ya da başka bir kimliğe ihtiyaç yok. Kayıt yaptırmadıkları takdirde “kaçak göçmen” oluyorlar.
Nisan 2012’de Başbakanlık Suriye’den gelen sığınmacılara “geçici koruma” statüsü tanıyan bir genelge yayınladı ve onları “misafir” olarak tanımladı. Sığınma talebinde bulunanlar bu statüde yer alıyor.
Kılıçarslan “sığınmacı” denilmemesinin “Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalardan doğan sorumluklarından kaçması”olarak yorumluyor.
Kayıtlı kişiler için sağlanacak haklar genelgelerle düzenleniyor. Özellikle kampa yakın alanlarda sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilmeleri için genelgeler çıkartılıyor. Kayıtsız olanlar ise hastanelerin inisiyatifleriyle karşı karşıya kalıyor.
“Yetkililer sorunları görmüyor”
Göç-Der, derneği tanıyan Kürtlerin aracılığıyla ulaştıkları Suriyeli Kürt sığınmacılarla iletişime geçmiş. İki kez yiyecek ve giyecek bir kez de çocuklar için oyuncak kampanyası düzenlemiş, Türk Tabipler Birliği işbilirliğiyle bir kez sağlık taraması yapmışlar.
Çeşitli sivil toplum örgütleriyle bir koordinasyon kurduklarını söyleyen Kılıçarslan bunun iyi işlemediğini söylerken sivil toplum örgütlerinin sorunlarına ve yerel yönetimlerin yaklaşımlarına değiniyor:
“Muhtar ve belediyelerle yaptığımız görüşmelerde gördük ki durumun farkında değiller. Gördüklerinde hizmet götürmeleri gerekiyor, sorumluluk almak istemiyorlar.
“Sivil toplum örgütleri ise özellikle İstanbul’daki Suriyelilerin kayıtsız olmasından dolayı yasal altyapıdan yoksunlar, kaynaklar ise sınırlı. Hükümetin ve yerel yönetimlerin ilgi göstermiyor, gelenlerin sayıları artıyor, sivil toplum örgütleri ve sendikalar yeterli desteği götüremiyor.”
“Kayıt masalarında Kürtçe ve Arapça tercümanlar gerekli”
Kılıçdaroğlu, önerilerini Göç-Der’in ile Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nin 13 Mart 2013 tarihli "Gözardı edilenler: İstanbul'da yaşayan Suriyeli sığınmacılar" raporunda da dile getirdiklerini hatırlatıyor:
“En azıdan kayıt altına alınabilmeleri için valiliklere masalar kurulabilir. Sosyal, ekonomik ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için kayıt işlemlerini belediyeler de gerçekleştirebilir. Kayıt merkezlerinde ve belirlenecek hastanelerde Kürtçe ve Arapça bilen tercümanlara ihtiyaç var.”
AFAD: Kayıt alma çalışmaları sürüyor
AFAD İstanbul özelinde Suriyelilere özel bir çalışması olmadığını belirtirken İstanbul’daki Suriyelilere yardım ve kayıt altına alma çalışmalarının AFAD koordinasyonunda devam ettiğini söyledi.
Kayıt alma çalışmalarının gezici birimlerle sağlandığını söyleyen AFAD, kayıt alma ve yardımların sığınmacıların çok olduğu Güneydoğu’da yoğunlaştığını belirtti. Kayıtlı kişiler sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilirken, kayıtsızlar için bu geçerli değil.
Tabip Odası: “Pasaport olsa dahi hastane ücretleri çok yüksek”
Sığınmacıların sağlık hizmetlerinden yararlanması konusunu ise Mardin ile konuşuyoruz. Türkiye’ye gelen Suriyeliler sığınmacı statüsünde olmadıkları için sağlık hizmeti başvurularını AFAD düzenliyor.
Mardin, illere göre çıkarılan genelgelerle kamplara yakın yerlerde kayıtlı sığınmacıların sağlık giderlerini valiliklerin ödediğini söylerken ödenek konusunda sorunlar olduğuna işaret ediyor. Sorunun büyük şehirlerde arttığını, kayıtsız sığınmacıların yok sayıldığını söylüyor:
“İstanbul’da pasaportları olmayanlar sağlık hizmeti alamıyor, olanlar için fiyatlandırma ise sağlık ve turizm genelgesine göre yapılıyor ki bu da yüksek ücretlere neden oluyor. Kimi hastaneler ise pasaport gösterdikleri takdirde ücret almıyor.”
“Sığınmacıların sağlık ücretleri için ödenek ise Nisan’da çıkartılan yasaya göre kurulacak Göç-İdaresi kurumunca sağlanacak. Ancak kurulması bir seneye varacak.
Mardin, İTO olarak sığınmacılar ile ilgili çalışmalarını ve yapılması gerekenleri anlattı:
“Sağlık hakkı insan hakkıdır. Kimin pasaportunun olup olduğuna bakmadan sağlık hizmeti verilmeli. Sağlık hakkı kimlik, milliyet etnik grup gözetilmeksizin sağlanmalı.
“İTO olarak Suriyeliler ile ilgili sağlık taraması yapacağız. Bunun sonucunda sağlıksız şartlar ve yaşam koşullarının tespit edilmesi durumunda hazırlayacağımız raporla İl Sağlık Müdürlüğü’ne sunacağız.”
BDP: “Hükümet ve yerel uzantıları devreye girmeli”
Erkan Karabay Rojova’dan gelenlere ilçe örgütlerinin enformal şekilde yardımda bulunduklarını, Kadın Meclisi’ni ise Rojovalı kadınlara sosyal ve hukuki destek sağlamak için çalışmalarda bulunduğunu söyledi.
“Ana eksenimiz Rojova’daki ambargo. Bunun için 19 kamyon yiyecek ve içecek yardımı gönderdik. İstanbul’da ise ilçe örgütlerimiz kendilerine ulaşanlara Göç-Der ile birlikte yarımda bulunuyor ancak sayı artıyor ve kaynaklarımız kısıtlı.”
Suriye’den gelenlerin sorumluluğunun hükümet ve yerel uzantılarında olduğunu belirten Karabay sivil toplum örgütleri ve sendikaların bir dayanışma koordinasyonu kurulması ve BDP’nin de bu koordinasyonda yer alması çalışmalarından bahsetti.
“Bu koordinasyonla hükümetin ve yerel yönetimlerin devreye girmelerini sağlamaya çalışacağız.”
İHD: “Kampa git, demek çözüm değil”
İhsan Kaçar, sığınmacılar ve mülteciler ile ilgili son beş yılı kapsayan bir raporun yanı sıra Mülteciler Komisyonu’nun da İstanbul’daki Suriyelilerle yaptıkları görüşmeler sonucu bir rapor hazırlamaya başladığını söyledi. Rapor ile İstanbul Valisi ile görüşmeyi planladıklarını belirten Kaçar şunları söyledi:
“Kişisel olarak karşılaştığımız Suriyelilere yardımda bulunmaya çalışıyoruz ancak genel bir politika üretilmeli. Sığınmacılara yönelik gerçekçi çözümler bulunmalı. Kamplara gidin demek bir çözüm değil. Kamp dışında kalanlar için bir an önce çözümler üretilmeli.” (BK/HK)